REKLAMI GEÇ

Kılıçdaroğlu Denizli’den hükümete seslendi

Kılıçdaroğlu Denizli’den hükümete seslendi

Denizli’de Cumhuriyet Halk Partisi İl Örgütü tarafından düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de örtülü bir faşizim olduğunu söyledi.

/ DENİZLİHABER / 8 Kasım 2009 Pazar, 16:56

CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Denizli İl Teşkilatı’nın davetlisi olarak geldiği Denizli’de, EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde, ”Yolsuzluk ve Yoksulluk Kıskacında Türkiye” konulu bir konferans verdi. Konferansa yaklaşık 2 bin kişi katıldı.

Türkiye’de yargı bağımsızlığının mutlaka sağlanması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, yargının bağımsız olmadığı bir durumda, savcıların harekete geçemediğini, hakimlerin karar veremediğini söyledi. Son dönemde yaşanan olaylarla bunun görüldüğünü dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: ”Deniz fenerini biliyorsunuz. Bekliyoruz sonuçlanacak diye, davetiye ile aramaya gidiliyor neredeyse. Bu anlayış demokrasilerde olmaz. Biz göreve geldiğimizde, yargı bağımsızlığını 3 temel eksende sağlayacağız. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nda Adalet Bakanı ve Müsteşar olmayacak. Yetmez, kurulun ayrı bütçesi olacak. para için Adalet Bakanına dilenmeyecek. Yetmez, Adalet Bakanının Teftiş Kurulu, Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna bağlanacak. O zaman Türkiye’de yargı bağımsızlığı olur. Yargı bağımsızlığının olmadığı bir yerde demokrasi tatildedir, demokrasi yoktur. Biz sanıyoruz ki, Türkiye’de demokrasi var, oy kullanıyoruz. Türikye’de şu anda örtülü faşizm var. Açık ve net” dedi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye’de kimsenin hükümeti eleştiremediğini savunarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: ”Televizyon patronuysanız ergenekondan içeri. Gazete sahibiyseniz, dünyanın en ağır cezası. Hadi buyur yaz bakim diyor. Hani bu ülkede demokrasi vardı?. Düşünün şimdi, gazeteciler bir haber almışlar yazmışlar. Başbakanın tepkisi. O 6 bakanı kapının önüne koyarım. Hani demokrasi vardı. 6 bakanı kapının önüne koyacak bir demokrasi anlayışı var. Böyle bir demokrasi anlayışı olabilir mi?. Sayın Başbakan bir ara şehitlere kelle değiği için bir şehit ailesi tazminat davası açtı. Sembolik bir dava. Kartal adliyesinde dava görüşüldü. Hakim, evet, Başbakanı tazminata mahkum etti. Vay, senmisin Başbakanı tazminata mahkum eden. Oraya bir müfettiş ordusu. Hakim nefes alamayacak. Hani demokrasi, güçler ayrılığı vardı. Bunlar yok. Sendikalar, sivil toplum örgütleri odalar bunların hepsi ele geçirilmeye çalışılıyor. Kimse TÜSİAD Başkanı olmak istemiyor. Ya başımıza birşey gelirse diye. Siz buna demokrasi diyebilirmisiniz?. Peki hükümeti kim özgürce eleştirecek?. Sivil toplum eleştirmeyecek. Üniversitelerin haline bakın” dedi.

Türkiye’de son zamanlarda bir ”Avrupa Birliği yalakalığı” başladığını iddia eden Kılıçdaroğlu, CHP iktidara geldiğinde, parti programına koyduğu madde gereğince, ”Bizi AB’ye tam üye olarak alıyormusun?, tarih veriyormusun?, vermezsen kusura bakma, bende Gümrük Birliği anlaşmasını askıya alıyorum. Türkiye kimsenin sömürgesi olamaz” diyeceklerini ve Gümrük Birliği anlaşmasını askıya alacaklarını ifade etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, zaman zaman kendisine, ”CHP neden iktidar olamıyor” diye sorulduğuna işaret ederek, bunun sebebinin kendileri olduğunu ve yeterince halka gidemediklerini belirtti.
Bundan böyle, halka daha fazla gideceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
”En büyük güç halktır. Halkın üstünde bir güç yoktur. Halkın sağduyusuna güveneceğiz. Bana, ‘CHP neden iktidar olamıyor’ diye soruyorlar. Birinci neden bizim yüzümüzden. Halka yeterince gidemiyoruz. Halkın terini koklayacağız, sorunlarını dinleyeceğiz. Çözüm önerilerimizi de söyleyeceğiz. Öğrenci yurtları, siyasi ahlak yasası ve yargının bağımsızlığını söylediğim gibi, bunları da söyleyeceğiz. Halk neleri yaptığımızı da bilmek zorundadır. Açık ve net olarak söyleyeceğiz.”

Türkiye’de yardım yapan 16 kuruluşun kimlere yardım yaptığının şu anda kimse tarafından bilinmediğini ileri süren Kemal Kılıçdaroğlu, ”AKP iktidar olduğunda acil eylem planı çıkardı. Orada bir madde vardı. İlk 3 ay içerisinde Türkiyede bir yoksulluk envanteri çıkarılacak diye. 2002’den şimde 2009’dayız. Hala yoksulluk haritası çıkarılacak. Türkiyede yardım yapan 16 kuruluş var. Bu 16 kuruluşun kime ne yardım yaptığını şu anda kimse bilmiyor. Bu paraların yandaşlara gitmediğini kim söyleyebiir?” diye konuştu.
Bir kaç gün önce kömür yolsuzluğu açıkladığını, ancak Başbakan da dahil, AK Parti’li hiç bir yetkilinin ve Bakanın bir cevap vermediğini belirten Kılıçdaroğlu, birilerinin çıkıp ” sen yalan söylüyorsun” demesini beklediğini söyledi.

Bu suskunluk devam ettikçe, AK Parti’ye ” kara parti” demeye devam edeceğini savunan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: ”Bakın kömür yolsuzluğunu açıkladık geçen gün. Fakirlere kömür veriliyor. Güzel, verilebilir. üzerinde yazıyor 25 kilo. Adana’da birisi tartmış 14-15 kilo. Bakın siyasi anlayışa. Fakirin sırtındın bile yolsuluk yapmayı kendilerine şiar edinenler, bu ülkeyi yönetenlerdir. Kömür veriyorsun. Verdiğin kömürü bile çalıyorsun. Sömürü aracı haline getiriyorsun. İnsanda biraz yüz olur, vicdanı kızarır. Ne diyor Sayın Başbakan, ‘milleti edebe davet ediyoruz, bazıları bize neden AKP diyor’ diye eleştiriyor. Bu kömür yolsuzluğunda, Sayın Başbakan suskunluğunu korursa, konuşmazsa, ona AK pardi değil, kara parti demeye devam edeceğim. O dosyayı da kapatamayacaklar. Ben söylüyorum, açıklıyorum. Biri çıkıp yalan söylüyorsun, böyle bir rapor yok demesi lazım. Dut yemiş bülbül gibi, bir AKP kadrosu var. Hiç kimse konuşmuyor. Suskunluk, onu kabul etmek demektir. Şimdi medya yazamıyor. Meraklanmayız, yolsuzluk yapanların burnundan fitil fitil getirmek bizim namus borcumuzdur” dedi.

Kemal Unakıtan’ın görevini devralan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kız kardeşinin yeşil kartlı olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, ”Kemal Unatıkan’dan sonra şimdi bir bakan dağa var. İngiliz Mehmet. İngiliz Mehmetin kız kardeşi de yeşil kartlı. Biz yeşil kartı kime veriyorduk. Geliri düşük ailelere vermiyormuyduk. Peki biz sormayacakmıyız İngiliz Mehmet’e, bu ne tablo demeyecekmiyiz. Soracağız, Sormak zorundayız. Soracağız ki, gerçekler ortaya çıksın. O yoksulların sırtından birilerinin doymasına izin vermeyeceğiz. Yoksulluğun sömürü aracı haline gelmesine de izin vermeyeceğiz. Bunu yaptığımız zaman demokrasiyi Türkiye’de kökleştirmiş olacağız. Yolsuzluk yapana af yok” dedi.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı