REKLAMI GEÇ

“Sorunların çözümü için adım atılmadı”

“Sorunların çözümü için adım atılmadı”

Türk Eğitim-Sen Denizli Şube Başkanı Necati Özbek, 2008-2009 Eğitim-Öğretim Yılı’nın sona ermesiyle nedeniyle yaptığı açıklamada, “u dönemde de eğitim alanında ileriye yönelik adımlar atılamadığı gibi, mevcut sorunlar çözümlenemedi, eğitim çalışanları yine sahipsiz kaldı” dedi.

/ DENİZLİHABER / 12 Haziran 2009 Cuma, 18:28

Okulların en büyük sorunlarından birisinin derslik ve öğretmen açığı olduğunu belirten Özbek,  2008-2009 Eğitim-Öğretim Yılı’nda okul öncesinde 26 bin 653 okul, 804 bin 765 öğrenci, 29 bin 342 öğretmen ve 39 bin 481 derslik olduğunu, ilköğretimde ise 33 bin 769 okul, 10 milyon 709 bin 920 öğrenci, 453 bin 318 öğretmen ve 320 bin 393 derslik bulunduğunu anımsattı. Ortaöğretimde ise okul sayısının 8 bin 675, öğrenci sayısının 3 milyon 837 bin 164, öğretmen sayısının 196 bin 713, derslik sayısının ise 109 bin 42 olduğunu belirten Özbek, “Buna göre ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı 33.4, ortaöğretimde 35.1’dir. Ancak bu rakamlar Büyükşehirler ile Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde çok daha fazladır” dedi. Öğretmen açığı sorununun da hala çözümlenebilmiş olmadığının altını çizen Özbek, atama bekleyen öğretmen sayısının 220 bin olduğunu açıkladı. Buna karşılık 2009 yılının ilk atama döneminde 8 bin 141 kadrolu öğretmen 6 bin 323 sözleşmeli öğretmen alındığını belirten Özbek, “Böylece Bakanlık bu süreçte 14 bin 464 öğretmen istihdam etmiştir. Ancak emekli olan öğretmenleri de hesaba kattığımızda, her yıl 20 bin, 30 bin öğretmen alınarak açığın kapatılamayacağı bir gerçektir” dedi. Yeni yapılan derslik sayısının ise yıllara göre düşüş gösterdiğine değinen Özbek, AKP iktidarıyla birlikte, kadrolu istihdam türleri dışında öğretmen alımı uygulamasının başladığını belirtti. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 31 Aralık 2008 tarihinde yayınladığı kılavuzla özür grubu atamalarında il emrine atanma tercihleri kaldırılarak, binlerce öğretmenin ailelerini parçaladığını kaydeden Özbek, sendika olarak özür grubu atamalarına dava açtıklarını anımsattı. Özbek, “Ancak bu süreçte kimi eşler birbirlerini göremedikleri, aile kuramadıkları, aile bağı oluşturamadıkları gerekçesiyle ya boşanma noktasına gelmiştir ya da boşanmıştır. Ayrıca eşinden, çocuğundan ayrı bırakılan, devlet eliyle aile bütünlüğü parçalanan öğretmenlerden verim beklenmesi mümkün değildir. Bu uygulamada iddia edildiği gibi ne kamu yararı, ne de birey yararı vardır. Dolayısıyla kendisi de bir anne olan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun böylesine hassas bir konuya seyirci kalmaması gerekmektedir” dedi. Özbek, eğitim çalışanlarının ekonomik açıdan da sıkıntı içinde olduğunu belirterek ekonomik krizin etkilerinin eğitim camiasında ciddi anlamda hissedildiğini ifade etti. Borçla yaşayan eğitimciler için ekonomik krizin “sinir” etkisi yaptığını söyleyen Özbek, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın ise tüketici kesiminde para olduğunu söylediğine değindi. Özbek,  “Başbakanın tüketici olarak nitelendirdiği kesim sanıyoruz ki, memur, işçi, işsiz, emekli değildir. Çünkü bu kesimlerin tüketim yapabilmesi için önce üç bilinmeyenli denkleme dönen para meselesini çözmesi gerekmektedir. Bu nedenle hükümetin parası olmayan ve dolayısıyla tüketemeyen eğitim çalışanlarının ücretlerine hatırı sayılır bir oranda zam yapması zorunludur. Tedavi yollukları bile ödenmeyen eğitim çalışanları artık gözden çıkarılmış hissine kapılmaktadır” diye konuştu.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı