REKLAMI GEÇ

Konuştuklarımız ve konuşamadıklarımız

20 Ekim 2010 Çarşamba

Bugünlerde siyasetin ve kamu oyunun gündemi, terör, HSYK ve Anayasa Mahkemesi üye seçimleri ve türbanla dolup taşıyor.

Alıştırıldık artık terör örgütünün yaptıklarına, patlayıcı atanlara, otomobil yakanlara, barikat kuranlara. Abdullah Öcalan ise özel dinlenmeyen telefon istiyor, ayağına gidiliyor, yasa dışı talimatlar verebiliyor ve kendisini de ilgilendiren af talepleri dillendiriliyor. Eskiden ağza alınınca ağzını yakan sorunlar şimdi sıradanlaştı ve normal hale getirildi.

Kanıksadık artık türbanı .Her gün bu konu konuşuluyor tartışılıyor Birileri zamanı ve zemini yokken,bu sorunu gündeme getirdi.Bize göre bu tartışmanın ucunun nereye varacağını kestirebilmek çok zor.Devleti idare edenler ve muhalefetin bu konuda duygusallıkla değil soğukkanlılıkla hareket etmesi mecburiyeti vardır.Bunları yatıp kalkıp konuşuyoruz ancak konuşulması gereken önemli konuları gözden kaçırıyor ve hiç konuşmuyoruz.

Ülkenin sorunları ise her gün dağ gibi birikiyor. Bunları hiç tartışmıyoruz.

Yargı ile ilgili gerçekleri bilmiyoruz. Kanunlar en iyi şekilde yapılsa ve yazılsa bile bunun sonucunun uygulamadan geçtiğini bilmek gerekir. Ülkede işsizlik varsa ,işçiler işten çıkarılıyorsa mahkemelerin yükü artar, yüz binlerce dava mahkemelerde ve Yargıtay’da elbette bekler ve geç sonuçlanır.

Toplum ve gençler kültürel çelişki içinde yaşarsa,tüketici ve bedavacı olmayı arzularsa ,kolay kazanç ve zengin eş peşinde koşulursa elbette yüz binlerle ifade edilen boşanmalar ,cinnet geçirmeler, öldürmeler, pompalı tüfek kıyımları,intiharlar,alkol uyuşturucu ile talih oyunları hepsi kaçınılmaz olur. Yalan üzerine kurulan yaşam biçimi ,cinayet ve yaralama suçları ,kaçakçılık suçları karşılıksız çıkan çekler ve milyonlarca icra takibi elbette kaçınılmaz olacaktır.Cezaevleri doludur,her gün açılan icra daireleri ve kurulan mahkemeler işe yetişemez durumdadır.Bu ekonomik ve sosyal sorunları çözmeyi biz konuşmuyoruz.

Yargı kötü iyi işlemiyor dedik ama sebebini sorgulamadık. Almanya’da aynı işi 40 000 hakim savcı yaparken ülkemizde 10500 hakim savsı ile bu işin üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Hakimlerin ve savcılarında birer insan olduğunu unutuyoruz

Her an temel yasalarla oynarsanız ,uyarlama ve tekrar inceleme derken iş yükünü ikiye katlarsınız,İnsanlarımız ekonomik sıkıntı içinde ise,davalarda icralar da çoğalacak,suçlar da diz boyu katlanarak artacaktır.Bunları hiç konuşmuyor ve tartışmıyoruz.

İstanbul borsası 70 000 ni buldu ,bunu söylemek güzel.her bir milyonun 60 000 lirasının yabancı ülkelere gittiğini ,cari açığı ,olabilecek finans krizini.

Devlet sınav yapıyor ,soru çalınıyor,kopya çekiliyor ,kul hakkı yeniyor bunları hiç konuşmuyoruz.

Pahalılığı ,reel anlamda fakirliği yabancılara verilen imtiyazları ,ülkenin iç ve dış borçlarını ,orta sınıfın yok edilişini ,dilimizin yozlaştırılmasını ,cari açığı ,öz kaynaklarımızın elden çıkarılışını hiç mi hiç konuşmuyoruz.

Anayasa değiştiriyoruz,demokrasi ve katılım diyoruz;seçim kanunlarını değiştirmiyoruz,darbe yasası diyoruz barajları indirmiyor,YÖK’ü değiştirmiyoruz ve dokunulmazlıkları düzenlemiyoruz.

Hayvancılığı ve tarımı neden öldürdüğümüzü,işsizliği ,adil yargılamayı ,yolsuzluk ve yoksulluğu, gelir dağılımını ve basında tekelleşmeyi konuşmuyoruz tartışmıyoruz.

Bunların konuşulması ve tartışılması gereğine inanıyoruz. Hukuku ve adaleti sosyal devleti ve mutluluğu arıyoruz.

Cumhuriyetin ilk yıllarında bayındırlık Bakanı olan İsmail izzet paşa İtalya’ya DDY na parça alımı için iki memur gönderir. Mecliste tartışma açılır.Bizim İtalya da memurlarımız var onlar halletsin ülke zengin değil bu müsrifliği ne gerek var diye bakan bakanlıktan düşürülmüştür. Biz böyle bir siyaset ve kamu yönetimi arıyoruz. Yine kurtuluş savaşı büyük taarruzda albay Reşat tepenin alınması için emir verir Yunanlılar tepeye çok iyi tahkimat yapmışlardır. Albay Reşat yarım saat içinde tepeyi alacağını Atatürk’e söyler. Ancak alamaz.Atatürk tekrar arar telefona bir asker çıkar .Askere sorar Asker Albay Reşat’ın intihar ettiğini söyler. Söz verdiği sürede alamadığı için Albay Reşat intihar etmiştir.

Bu anlayışın bu günde var olduğunu görmek istiyoruz. Her konunun konuşulmasını ve tartışılmasını istiyoruz.

İsmail Ağar

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı