REKLAMI GEÇ

YARGI SEÇİMİNİ YAPIYOR

4 Ekim 2010 Pazartesi

Bilindiği gibi referandum ile anayasa değişiklikleri kabul edildi ve yargıda yeni bir dönem başladı. Buna göre Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değişti ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yeniden düzenlendi. Yargının yapısı ve yönetim biçimi her zaman sorun olarak karşımıza çıkmıştır. 1960’dan önce Hakimler ve Savcılar Kurulu yoktu. 1960’tan sonra Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu diye iki ayrı kurul getirildi. 1982’den sonra farklı bir Hakimler ve Savcılar Kurulu oluşturuldu ve şimdi o kurum da kaldırıldı ve düzenleme ile sil baştan düzenlenerek Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu sistemine geçildi.
Bu yapı malum olduğu üzere Cumhurbaşkanınca dört, adli yargı yedi, idari yargı üç, Adalet Akademisi’nden bir ve Yargıtay’dan üç, Danıştay’dan 2 üye gelerek, Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı ile birlikte 22 kişiden oluşacaktır.
Şimdi bu anayasa değişikliğine uygun yeni HSYK ile ilgili yasal bir düzenleme ve kanun çıkarılması mecburiyeti bulunmaktadır.
Yasa taslağının ana hatları belli olmuştur. Tasarı incelenince Anayasa değişikliği sırasında en çok eleştiri alan hakimler ve savcıların yürütmeye bağımlı hale geleceği endişesinin biraz giderildiği anlaşılmaktadır. Bu konu da oylama öncesinde hukukçular, akademisyenler, siyasetçiler ve gazeteciler birçok eleştiriyi kamuoyuna açıklamışlardı. Bunların o keskin eleştirisi endişesi biraz meyvesini vermiş gibi görünüyor. Çıkacak kanun fazla bir endişe yaratmayacak şekilde düzenlemeler getirdiği görülmektedir.
Bu tasarıya göre;
Adalet Bakanı, kurulun başkanıdır. Kurul 22 üyeden meydana gelecektir. Başkanlık üç daireye ayrılacak ve her daire 7 üye ile çalışacaktır. Ayrıntıya şimdilik girmiyoruz. Anlaşıldığı kadarı ile eğer kanun TBMM’de kabul edilirse ;
Kurul idari ve mali özerkliğe kavuşacak,
Kurulun kendi genel sekreteri ve teftiş kurulu olacak,
Hakim ve savcıların özlük işleri HSYK tarafından yerine getirilecek,
Adalet Bakanı dairelerin çalışmasına katılmayacak sadece genel kurul çalışmalarına başkanlık edecek,
Teftiş kurulu başkanı, başkan yardımcıları, müfettişler genel sekreter yardımcıları, tetkik hakimleri genel kurul tarafından atanacaktır. Bunlar tasarının bazı başlıklarıdır.
Bundan sonra ilk ne yapılacak?
Şartlar ne olursa olsun artık seçim süreci başlamıştır. Hakim ve savcılar da birer seçmen olarak oy kullanacaklardır.
Seçim tarihi 17.10.2010 olup adli ve idari yargıdan gelecek 10 asil ve 6 yedek üye anayasa değişikliği gereği seçilecektir. 12 bin dolayında hakim ve savcı üyeleri seçmek için sandık başına gidecektir. Seçim ise Yüksek Seçim Kurulu’nun denetim ve idaresinde olacaktır.
BAROLARIN SEÇİMİ
Yargının bir başka ayağı olan barolarda bugünlerde organ seçimleri başlamıştır. Avukatlık Kanunu gereği her iki yılda bir ekim ayının ilk haftasında barolar yönetim, disiplin, denetleme kurulları ve ayrıca başkan ve Barolar Birliği delegeleri seçilmektedir. Anlaşılan yaprak dökümü olan bu sonbaharda hakimler, savcılar ve avukatlar kendilerini idare edecek yöneticilerini seçecek ve değiştirecektir.
Anlaşılan bu seçim ve değişiklikler Türk yargı sisteminin geleceğini de etkisi altına alacaktır. Bu bir demokrasi sorunudur. Sadece yasalarla demokrasinin yaşanması mümkün olmadığına göre, insanların kültürü ve eğitimi, kafalardaki bilinci demokrasiyi yaşanabilir hale getirecektir.
Toplumlarda yaşam ancak adaletle ve hukukla düzenli hale gelebilir… Adalet milletlerin ve devletlerin varlık sebebidir. Adaletini gerçekleştiremeyen devletler yıkılmış ve hep yok olup gitmişlerdir. Hukuk devletinden eğer adalet varsa söz etmek mümkündür. Yargı erkinin işlemesi tarihi süreç içinde tüm devletler ve toplumlar için kolay olmamıştır. Başka ülkeler gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti de dört defa yargı sistem ve yönetim biçimini değiştirmiştir. Şu anda sisteme yeni giren hakimler ve savcılarla ilgili düzenlemenin nasıl işleyeceğini ileriki günlerde göreceğiz.
Temenni ederiz ki;
Siyaset yargıyı etkisi altına alamaz,
Hukuk eğitimine önem verilir ve bir mühür ve bir dekan ile her yerde hukuk fakültesi açılmaz,
Hakim ve savcı alımında objektif davranılır,
Hakim ve savcıların hizmet içi eğitimi, terfi ve nakillerinde çalışma ve başarı ölçüsü nazara alınır,
Yargının üzerindeki iş yükü için çare aranır,
Bu yeni dönemde sorunların giderilmesi konusunda beklemekten başka bir seçeneğimiz yoktur.
Yargının çok ağır ve kangren olmuş;
Kanunu düzenlenmiş istinaf mahkemeleri işlemeye başlayacak mı?
Hakim ve savcı sayısı artırılıp iş yükü azaltılacak mı?
Davalar makul bir sürede bitirilip sonuçlanacak mı?
Yargıtay’da bir milyonu aşan dosyaların temyiz incelemeleri zamanında yapılacak mı?
Yerel mahkemelerde süren milyonlarca dava özlenen sürede bitirilecek mi?
Tutuklamalar hakkaniyete ve evrensel hukuka uygun olacak mı? İnsanlar neden tutuklandığını bilebilecek mi?
Ülkemizin sorunlarına bakıldığında çare hiç de kolay değildir. Yeni oluşan kurul ve üyelerine ve yeni baro yöneticilerine başarı dilemekten başka yolumuz yok. Olacağı ve geleceği bekleyeceğiz ve göreceğiz….

İsmail AĞAR

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı