REKLAMI GEÇ

AYNI YÖNTEMLERDEN FARKLI SONUÇ ÇIKMAZ

8 Şubat 2011 Salı

DEMEK Kİ TAŞERON İŞÇİ KULLANMADAN DA İŞLER ÇÖZÜLÜYOR…
İzmir Büyükşehir Belediyesi Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek post modern kölelik olarak da değerlendirilen belediyede taşeron işçi çalıştırma modelinden vazgeçti ve tüm işçileri kadrosuna aldı. Aynı işi yapmalarına karşın kıdem tazminatı, sendikal üyelik ve sosyal haklardan mahrum bırakılan bu çalışan kesimi de artık emeğinin onurunu yaşayabilecek. Demek ki iş yapmak için illaki emeği sömürmek gerekmiyormuş, umarım iş verimliliği ve kalitesiyle bu işçi kardeşlerimiz de kendilerine güvenin hakkını verirler ve emekten yana sosyal demokrat belediyeciliğin en güzel örneklerini İzmir’de gösterirler.

Taşeron sistemi 21. yüzyıl’da olmaması gereken bir sistemdir. İşini yönetmeyi bilmeyen taşeroncular işin kolayına kaçıp çalışanlarına kümesteki kazlar muamelesi yapmaktadırlar. Taşeroncular kendi yönetme becerisizliklerini görmezden gelip işçisinin karnına girecek 2 lira fazla paraya tamah etmektedirler. Halbuki verimlilik, ölçeklendirilebilirlik, hedeflerle yönetim ve ölçme teknikleriyle işin daha verimli yapılabilmesi sağlanabilir, dünya bunu 20 yıl önce başarmıştır.

TÜRKİYE’DE EMEKÇİNİN ADI YOK !
Türkiye’de insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu en son yitirdiğimiz emekçi kardeşlerimizle bir kez daha yaşadık. Ergenekon davasında kaplan olan hükümet, iş emekçiye geldi mi kedi oluyor. 2008 yılında İstanbul Davutpaşa’da yaşanan ve 21 kişinin ölümüyle sonuçlanan ve bilirkişi raporuyla devletin suçlu bulunduğu faciadan sonra 2. facia Ankara Ostim’de yaşandı ve 20 canımızı da burada kaybettik. Gariban edebiyatında Nobel alacak kadar yetenekli olan muhteremlerin cipli, uçaklı, eskortlu, korumalı, mavi kırmızılı konvoylardan başlarını şöyle bir etrafa çevirmelerini ve yaşanan dramlara sahip çıkmalarını bekliyoruz.

DENİZLİ’DE AKP’NİN İDDİASI
AKP’nin mitingini izleme fırsatım oldu. Sanırım AKP tarafından bu zamana kadar Denizli’de yapılan en büyük mitingdi.

Denizli’deki yaşam koşulları ve Türkiye ile ilgili istatiklerin durumu ortada. Bir taraf iyiyi gösterirken diğer taraftan da mağdurlar artıyor. Örneğin Türkiye Dünya’da 16. büyük ekonomiyken eğitim kalitesinde 35 ülke arasında 33. veya Birleşmiş Milletler’in gelişmişlik endeksinde 160 ülke arasında 84. Rasyolara baktığınızda topyekün bir iyileşme ne yazık ki yok. Gelir dağılımındaki uçurum daha da artıyor, gelir tabana yayılamıyor, zenginlik dikine yönelmiş durumda. Fakat tüm bunlara rağmen AKP ciddi bir kan kaybı yaşamıyor, en son kanıtı da referandum’da kimsenin paylaşamadığı HAYIR çıkaran il olması sebebiyle Ege’de dikkat çeken ilimizde yapılan son AKP mitingi.

Türkiye demokrasisi sağlıklı bir yapıya kavuşacaksa bu tek AKP’nin mutlak başarısıyla ve sürekliliğiyle olamaz. Çok güçlü iktidarın yanında çok güçlü muhalefetin de olması şart. Zaman içinde bu partiler yer değiştirerek ülkenin yönetimini sağlıklı bir yapıya kavuşturmalıdırlar aynı Amerika Birleşik Devletlerinde olduğu gibi.

Peki iktidara en namzet parti olarak görülen CHP ve yönetim ekipleri bu misyonu üstlenebilecek sorumluluklara sahip mi? Genel merkez yönetimi iktidar olmak için başta genel başkanı olmak üzere günde 16 saat çalışırken yerelde il ve ilçe binalarının ışıkları acaba sabahlara kadar açık kalıyor mu? Herkes kim milletvekili olursa olsun fakat partim iktidar olsun mu diyor? Mahalle aralarında 3’erli 5’erli partililer Denizli’nin adım adım yollarını türküsünü söyleyerek çalışmaları başlattılar mı? Meslek örgütleri ve STK’lar CHP ile omuz omuza vermiş bol bol proje mi hazırlıyor?

Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen AKP gibi toplumla bağını sürekli canlı tutan bir partiye karşı iktidar mücadelesi yapmak kolay değil. Ayak oyunlarıyla, dar saha ve dar kadro siyasetiyle bu işler çözülemez. Mücadele edeceksen bildiğin terminoloji ve methodları bir kenara bırakıp bambaşka bir bakış açısıyla yola koyulacaksın ve bu azme sahip olacaksın.

Einstein’in çok sevdiğim bir sözünü paylaşmak istiyorum:
“En büyük aptallık, aynı yöntemleri deneyip farklı sonuç beklemektir.”

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı