REKLAMI GEÇ

GÖZYAŞI AÇILIMI

25 Haziran 2012 Pazartesi

Gözyaşı dökmek ne kadar içten, ne kadar insanca bir şey değil mi aslında. “İnsan” olan sevinir, hüzünlenir, boğazı düğümlenir ve göz yaşları dökülür. Bu insanca duyguya olan sempatim giderek azalıyor, bugünlerde.

Bay Arınç’ın ıvır zıvır mevzulara gözyaşı dökmesine alışmıştık. Bülent bey gözü yaşlı bir siyasetçi. Özellikle başbakan kürsüde konuşurken çok gözyaşı döküyor.

Bugünlerde Genel Kurmay başkanı Necdet Özel’in gözyaşlarına tanık olduk. Defalarca saldırıya uğrayan, her seferinde şehitlere malolan ve bir türlü önlem alınmayan Dağlıca karakolu yine saldırıya uğradı. 8 fidanımızı şehit verdik.

Dağlıca şehitlerine dair yorumlar son derce dramatik. Bülent beyin yorumu çok anlamlıydı; “PKK’lılar çok kalabalıktı ve silahlı gelmişlerdi” Nasıl geleceklerdi? Üç beş kişi sapan lastiğiyle mi basacaktı karakolu?

Ülkenin güvenliğinden ve PKK terörüyle silahlı mücadeleden sorumlu TSK’nın başındaki isim Necdet Paşa cenaze töreninde göz yaşlarına boğuldu. PKK hakkında açıklamalarını da kendisi siyasetle ilgili olmadığı için bir siyasetçi, BBP’nin genel başkan yardımcısı, aracılığı ile kamuoyuna duyurdu.

Paşa’nın sözleri (yalanlanmadığına göre, doğru kabul etmek gerek) yaşadığımız dramın itirafı.
Ne diyor Paşamız?
Biz bu PKK sorununu çözeriz, hatta Kandil’i de ayıklarız, diyor.
Yalnız üç şart var, diyor.
Bir, arkamızda siyasi irade olacak, diyor.
İki, ABD izin verecek, diyor.
Üç, çok kayıp (şehit) veririz, göze alalım, diyor.

İşte çıplak gerçek. PKK ile 30 yıldır dövüşen TSK’nın gerçeği bu. ABD’niz izni, siyasi iradenin desteği lazım. Bir de çok şehit vermeyi göze aldık mı tamamdır.
Gülelim mi ağlayalım mı? Ağlayalım.
Millet yıllardır şehitlerine ağıt yakıyor zaten. O milletin işi, peki ya sizinki ne paşam?
Göz yaşı dökmek mi? Yoksa bu yeni bir açılım mı?

İki yıl önce hükümet önce analar ağlamasın, dedi. Sonra Beşir Atalay’ın “açılım” politikasını ortaya attı. PKK sorununu “açılım”la çözeceklerdi. Hani, Habur’dan gelen teröristleri davul zurna ile karşılayıp, çadır mahkemeleri kurmuşlardı. Çadırda yapılan acil yargılamalarla serbest kaldılardı. Sonra unutuldu “açılım” hikayesi.

Bugünlerde AKP’nin projesi el değiştirdi. Kılıçdaroğlu önce anaların gözyaşı dinsin, dedi. Sonra kalktı, Başbakanı ziyarete gitti. Gelin bu işi birlikte çözelim, dedi. Genel başkanlığıma mal olsa bile bu projenin arkasındayım, dedi. Bülent bey, Apo’yu ev hapsine alalım dedi. Kılıçdaroğlu, dört parti kabul ederse başım üstüne, dedi.
O onu dedi, öbürü bunu dedi.
Sonuç Dağlıca’da 8 şehit. Düşürülen uçağımızın iki pilotu kayıp.
Suriye ile savaşın eşiğine geldik mi?

Ne yapalım? Gözyaşlarımızı içimize akıtalım.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Leyla Yıldız   -  Bağlantı 26 Haziran 2012, 13:19

Paşaların bile ağlamaktan başka yapacakları bir şey kalmamışsa, iş millete düşüyor…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı