REKLAMI GEÇ

HALİFE-İ RUY-İ ZEMİN, ZİLLULLAH-I RUY-İ ZEMİN

17 Aralık 2012 Pazartesi

Başlıktaki Osmanlıca sözlerin anlamını bilen var mı? Yavuz Selim, Mısır seferinden sonra halifeliği de alıp gelmişti ya. Ondan sonra (ecdad-ı muhteşem) padişahların kullandığı iki unvan bunlar. Biri yeryüzünün halifesi, ikincisi Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, demek.  İlkini tekrar kullanmaya hazırlananlar çoğaldı. İkincisi için henüz erken. Neden mi? Buyrun cenaze namazına…

Sonradan eren, değerli filozof Serdar Turgut iki yıl öncesinden bakın neler yazmış; “Birçoğumuz Türkiye’de Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle birlikte halifeliğin kaldırıldığını sanırız. Ama halifelik hiçbir zaman kaldırılmadı. Sadece aktif bir kurum olarak çalışmaları askıya alındı. Benim tahminim, bu ülke 2023 yılına denk gelecek şekilde halifeliği tekrar aktif hale getirir. Bu AKP’nin üzerinde fazla düşünmeden üstlendiği bir tarihi misyon. Bu komplike planın detayları AKP tarafından düşünülmedi, bu plan AKP’nin kucağına bırakıldı bir anlamda. AKP tarihi misyonun bir becerikli taşıyıcısı sadece…”  Bu sözleri halife adayını açıklayarak bitiriyor; Gülen halife olur.

Yalanın bini bir para! Hilafet Kaldırılmamış, askıya alınmışmış.  Hilafetin İlgasına ve Hanedanı Osmaninin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanun’u neremize koyduk acaba? Yoksa bir gece yarısı torba kanunla yürürlükten kalktı da haberimiz olmadı mı?  Adam, halifeliğin kaldırılması konusunda düpedüz sallamış. Fakat diğer tesbitleri yerli yerinde. Yalnız  halife adayında sıkıntı var. Durum Turgut’un kehanetinden farklı gerçekleşiyor.

Başka bir hikayeye dalalım. Dolmabahçe Sarayının bugünkü adı nedir? Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi. Nasıl, gösterişli isim değil mi?

Sarayın müze olarak halka açık kısımlarının adı saray, öbür tarafları çalışma ofisi. 2002 ye kadar 58 hükümet geldi geçti. Hepsi yan gelip yatmış. Hiçbirinin aklına Dolmabahçe’yi çalışma ofisi yapmak gelmemiş. Arkadaşlar onu da hallettiler.

Sayın Başbakan çoğu hafta sonunda burada çalışıyor. Hafta içi  kullandığı da oluyor. Putin hafta içinde geldi mesela, Dolmabahçe’de ağırlandı. Ankara’ya uğramadan gitti. Başkentimiz İstanbul sanki. Cumhurbaşkanı Gül’ün mekanı şimdilik Ankara. İstanbul’daki Huber Köşkü, ona tahsisli. O da orada çalışıyor zaman zaman. Ama sarayların temsil gücü başka.

Atatürk ömrünün son döneminde İstanbul’a geldikçe Dolmabahçe’de kaldı. Ondan sonra hiçbir cumhurbaşkanı sarayları kullanmadı, hiçbir başbakan sarayları çalışma ofisine dönüştürmedi.Yabancı devlet başkanlarını misafir ettiler, zaman zaman.

Halife-i ruy-ı zemin ecdadımız  Topkapı’da ve Dolmabahçe’de saltanat sürdü. Hem zillullah hem de halife sıfatıyla bu saraylarda yaşadılar. Son Osmanlı Sultanı Vahidettin kaçtıktan sonra, TBMM’nin seçtiği halife, Sultan Abdülaziz’in oğlu Abdülmecid, halife sıfatıyla 1922-1924 arasında Dolmabahçe’de yaşadı

O günleri geri getirmek hayal mi sizce? Bakın bir çok şey hayaldi gerçek oldu. Tayyip Beye 19.YY mimarisinin bütün ihtişamını yansıtan bu saray yakışmaz mı? Elbet yakışır, az bile.

Sarayın topu topu 285 odası ve 43 salonu varmış, yetecek mi bakalım? Şurada 2023’e ne kaldı? Söyleriz Bayraktar’a, TOKİ’ye görev verir. Saray, ailenin ve yakınlarının yaşayabileceği bir hale getirilir. Şimdiden başlarsa anca yetişir. Hadi başlayın.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

ender   -  Bağlantı 17 Aralık 2012, 16:21

Emperyalist sömürücü katil ABD himayesinde padişahlık ve halifelik nasıl kurulur, saçma değilmi?

Cengiz   -  Bağlantı 17 Aralık 2012, 13:33

Osmanlı padişahları “Halife-i ruy-ı zemin” ve “Zillullahi fil arz” (Allahın yeryüzündeki gölgesi) olarak anılırlar.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı