REKLAMI GEÇ

HALİFE

21 Kasım 2015 Cumartesi

Neredeyse üç yıl önce 14 Aralık 2012 de yayınlanan yazımızın başlığı HALİFE-İ RUY-İ ZEMİN, ZİLLULLAH-I RUY-İ ZEMİN idi. Okurumuzla anlamını paylaşmıştık.  Osmanlı padişahlarının  kullandığı iki unvan olduğunu,  yeryüzünün halifesi ve Allah’ın yeryüzündeki gölgesi demek olduğunu açıklamıştık.

AKP’ye yakın, sonradan olma düşünürlerden Serdar Turgut’un, Hilafet kanunla kaldırılmasına rağmen milletin aklıyla alay ederek dile getirdiği  “Birçoğumuz Türkiye’de Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle birlikte halifeliğin kaldırıldığını sanırız. Ama halifelik hiçbir zaman kaldırılmadı. Sadece aktif bir kurum olarak çalışmaları askıya alındı. Benim tahminim, bu ülke 2023 yılına denk gelecek şekilde halifeliği tekrar aktif hale getirir …”  sözlerinden yola çıkarak, Serdar Turgut’un halife adayının (F.Gülen) sıkıntılı olduğunu, bizim adayımızın başka olduğu yazmıştık.

Yazının ilerleyen bölümlerinde Dolmabahçe Sarayı’nın başbakanlık çalışma ofisi adı altında kullanılmaya başlamasının ve Osmanlı Sultan/halifelerinin bu sarayı kullanması üzerine çeşitlemeler yapmıştık. Sarayın  285 odası ve 43 salonunun yetip yetmeyeceğini sormuştuk.

Aradan üç yıl geçti. Hayırlısıyla 1 Kasım seçimlerinde ‘maksat hasıl oldu’. Tek başına iktidar çoğunluğu sağlandı.  Varlığı su götürmez, adı konmamış bize özgü başkanlık sisteminin önü açıldı. 7 Haziran kazasının hasarı telafi edildi. Haziran seçimlerinden sonra kendi deyimi ile Cumhurun Başkanı hükümeti kurma görevini, TBMM başkanı seçilip başkanlık divanı oluştuktan sonra, vereceğim dedi. Dediğini de yaptı. Meclis başkanı seçildikten sonra görevi Davutoğlu’na verdi. Ortada seçilmiş ve güvenoyu almış bir hükümet yok. Görev o günden beri Davutoğlu’nda.

Geçtiğimiz hafta iki önemli olay oldu. Bu kez daha TBMM başkanı seçilmeden hükümeti kurma görevini çabucak verdi Davutoğlu’na. Muhalefet, kongre kurultay dalgasıyla meşgul, bu ayrıntıyı görmedi.  

Antalya’da  G 20 zirvesi toplandı, Türkiye’yi cumhurun başkanı temsil etti.  Bir önceki G 20’de Türkiye’yi başbakan olarak yine beyefendi temsil etmişti. Başbakan hariç neredeyse bütün kabine oradaydı. Ahmet Hoca, Medvedev misali oyunun dışında kaldı. Ankara-Konya dolaylarında idi.

Burhan Kuzu televizyonlarda etekleri zil çalarak dolanıyor, başkanlık sistemi işi bitmiştir. O kararı millet zaten verdi. Yapılacak iş formaliteyi yerine getirmekten ibaret, diyor. Katılıyorum ben de Kuzu’ya. Başkanlık sistemi bitmiştir. 2019 yılında cumhurun başkanının görev süresinin sonuna denk gelecek şekilde Anayasa öyle böyle değişir, beyefendi 2023’e ‘president’ olarak girer. Yukarıda açıkladığımız olaylardan sonra buna şüphe yok.

2012 yılından beri  başkanlık sistemi ve ‘hilafetin ihya’sına dair yazılar yazıp durduk. Başkanlık tamam zaten, sıra öbürüne  geliyor. Nerden mi çıkarıyorum?

Ankara’ya şimdilik ve İstanbul’a toptan göç edene kadar kullanılmak üzere 1150 odalı saray (külliye yada adı neyse) yapıldı mı, yapıldı. Dolmabahçe Sarayından sonra, boğaz sırtlarındaki Vahdettin Köşkü adeta yeniden yapılarak kullanıma açıldı mı, açıldı. Abdülhamit Han’ın kullandığı Yıldız Sarayı da tahsis edildi mi, edildi. İstanbul’da başka saray kaldı mı acep?

Birkaç gün sonra seçilecek TBMM başkanı, iki yıl önce daha başbakan iken beyefendi adına tuğralı altın sikke bastırıp kendisine sunmuş ta yeni duyuyoruz. Padişahlar adına yapılan altın sikke geleneği de canlandırılmış ne güzel. Elbette TBMM başkanı olacak adam. Seni mi yapacaktı?

Son olarak, 2 Kasım sabahı beyefendi sabah namazını Eyüp Sultan’da eda edip, Kuran okudular. Tarihte padişah/halifelerimiz ordu büyük bir zafer kazandığında şükür namazını aynı şekilde Eyüp Sultan’da kılarlarmış.  

Anlatabildiysem ne mutlu.

Halifelik ne zaman gelecek kardeşim? 2023’e yetiştirmeyecek misiniz?

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı