REKLAMI GEÇ

MARE NOSTRUM*

4 Mayıs 2012 Cuma

En uzun koşuysa elbet
Türkiye’de de Devrim
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak …
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi…
Acıyorsam sana anam avradım olsun
Ama aşk olsun sana çocuk, Aşk olsun
CAN YÜCEL
(*) Latince “Bizim deniz”. Romalılar Akdeniz’e mare nostrum diyorlardı. Can Yücel de Deniz’lere…

6 Mayıs 1972’nin üzerinden tam 40 yıl geçti. 40 yıl sonra Deniz’lerin ateşi hala yanıyor. Sıkıyönetim mahkemesi adındaki ucube mahkemenin biri Üç Fidan’ı apar topar bir yargılamayla, o zamanki TCK 146. maddesi ile “ anayasayı tağyir, tebdil ve ilgaya teşebbüs” suçundan idama mahkum etmişti.

Demirel ve arkadaşları da etekleri zil çalarak TBMM’de alelacele onayladılar. TBMM’de yapılan işlemin iptali için İsmet İnönü ve arkadaşları Anayasa Mahkemesi’ne dava açtı. Anayasa Mahkemesi, Meclisin bu kararını, biçim yönünden Anayasa ve Meclis İç tüzüğüne aykırı bularak iptal etti.

Sonrası malum. Olay, Mecliste yeniden ve ivedilikle görüşülür. Açık oylama yapılır ve üç genç insanın asılarak öldürülmesi konusunda ‘Kabul’ diyerek havaya kalkan kollar ne yazık ki çoğunluktadır. Yıllar sonra Demirel, şöyle der: “Deniz Gezmiş olayı o günkü şartlar içinde gelmiş geçmiş bir olaydır. Talihsiz bir olaydır. Biz cezanın infazına oy verdik. O günkü şartlar onu gerektiriyordu”. Ellerine bir damla kan bulaşmayan Üç Fidan olağanüstü yargılama ile bu vahşetin sonucunda idam edildiler.

* * *

Bir yıl önce Türkiye Barolar Birliği ve 57 Baro Başkanı kamuoyuna bir deklarasyon açıklamıştı: “Demokratik düzenlerin normal zamanlarının normal mahkemeleri olmayan”, özel soruşturma ve yargılama usulleriyle savunma hakkının kısıtlanması niteliğindeki gizlilik kararlarıyla mahkemeden daha çok devletin ideolojik aygıtı gibi çalışan bu mahkemelerin ve yine bu mahkemeler için öngörülen özel usul hükümlerinin bir an önce kaldırılması gerekir. Bunun yanı sıra, tüm yargılamalarda da sorun olarak karşımıza çıkan, adil yargılanma hakkına müdahale niteliğindeki karar ve uygulamalara derhal son verilmelidir.”

Aradan geçen 1 yıllık süre içerisinde CMK 250 Md ile görevli savcılık ve mahkeme uygulamaları son bulmak bir yana giderek yoğunlaşmış, her türlü muhalefet baskı, sindirme, gözaltı ve tutuklama uygulamaları ile adeta tahakküm altına alınmıştır.

Barolar, CMK 250, 251 ve 252. maddelerin kaldırılması Özel Soruşturma ve Yargılama Usullerine son verilmesi istemiyle Barolar ve hukukçu örgütlerinin cübbeleri ile katılacağı yürüyüş ve miting yapılmasına karar verdi.

05 Mayıs günü saat 11:30 da İzmir Cumhuriyet Meydanı’ndan Gündoğdu Meydanı’na yapılacak yürüyüşe katılacağız. Özel yetkili mahkemeler, özel yetkiyle yapılan, içimizi kanatan olağanüstü yargılamalar son bulsun diye.

40 yıl sonra adalet adına bir arpa boyu yol alamamışken, Üç Fidan’ın ruhları azap çekmesin diye. İşe yarar mı dersiniz? Göreceğiz…

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı