REKLAMI GEÇ

NEFES

23 Şubat 2016 Salı

Güneydoğuda adı konmamış bir iç savaş yaşanıyor. Çözüm süreci diye askeri birlikleri terör mücadelesinden uzaklaştırdılar. Kışlasına kapatıp, yerine polis kuvvetini görevlendirdiler.

Askere ‘sen karışma’, polise ‘geride dur’ talimatları, kırdaki PKK’ya şehirlerde yuvalanma yolunu açmış oldu. Haziran ayından bu yana kanlı ve kirli bir çatışma güneydoğuyu yakıp kavuruyor.

Asker yeniden sahaya sürüldü. Polis, asker birlikte ateş hattında. Hemen her gün şehit haberleri ile sarsılıyoruz. Gariban çocukları üçer beşer düşüyorlar toprağa.

Etkisi ne bu kadar şehidin? Acun’un Survivor’undaki Yılmaz Morgül düşüp küçük parmağını incitse onun feryadı daha mı çok ilgi çeker acaba?

Dünyanın herhangi bir yerinde siyasilerin istifa, görevden uzaklaştırma hatta yargı önüne çıkmasına neden olacak büyük dramlar, bizde ‘vaka-yı adiye’.

Kan ve gözyaşı o denli sıradanlaştı ki Ankara’nın göbeğinde TBMM ve kuvvet komutanlıklarının hemen önünde servis otobüslerinin arasında patlayan bomba, 28 kişinin ölümüne, 60’dan fazla kişinin yaralanmasına yol açtı, hala toplumsal bir tepki yok.

Onca can gitti. Türkiye Dünya’ya aptal TV dizileri ve eğlenceli yarışma programlarından bakıyor. İddia ediyorum, Survivor veya evlendirme programları Ankara katliamından fazla ilgi çekmiştir.

Aklı başında insanlar için bu ülkede nefes alma imkanı kalmıyor. Devleti devlet yapan en önemli kavramlar güvenlik ve adalet…

Toplumca güvenlik duygumuzu yitiriyoruz. İktidara veya Aksaraya yakın durmayıp, kendini güvende hisseden varsa beri gelsin. Korkak sıçanlara döndük, deliğe saklanmayı kurtuluş zannediyoruz.

Peki ya adalet? Orada durum daha da içler acısı.

Al sana şahane iki adalet öyküsü; CHP İstanbul İl başkanı iken Murat Karayalçın hakkında Bilal Erdoğan tazminat davası açmış. Bu davada Karayalçın’ın avukatı yazdığı cevap dilekçesinde “gittikçe otoriterleşen Erdoğan rejimi” ifadesini kullanmış.

Sonuç malum. Avukat hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dava açılmış, 1 yıl 9 ay hapis cezası, üstelik paraya çevirme, erteleme yok. Onaylanırsa paşa paşa yatacak.

İkinci öykü; MİT tırlarının aranması olayı nedeniyle, Adana’daki başsavcı ve başsavcı yardımcılarının, jandarma komutanlarının soruşturmada görevli olarak adı geçen kim varsa apar toplar görevlerinden uzaklaştırılıp birer birer tutuklandıkları malum.
Bu olayı haber yapan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün akıbetleri de malum, Silivri.
Tırlarda aramaya katılan jandarma köpekleri, Vahim ve Vaka’yı geçtiğimiz günlerde yazdık. Vahim’i bile sürgün etmişlerdi.
Bu soruşturmada görev yapan avukatları da unutmamışlar. Dört tanesi hakkında soruşturma açılmış, gözaltı kararı verilip, ev ve işyerlerinde aramalar yapılmış.
Avukatlar yazdıkları dilekçe veya yaptıkları savunma nedeniyle bu hale geldiyse sen adalete nasıl güveneceksin benim güzel kardeşim?
Sıra sana geldiğinde nefes bile alamazsın. Kalk şu televizyonun başından, hiç değilse çevre mücadelesi veren Artvin’lilere destek ol. Ormanlar kurtulursa belki soluyacak oksijen bulursun…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

arif   -  Bağlantı 23 Şubat 2016, 10:18

Güzel bi konuya değinmişsiniz de lakin bu toplum geri dönüşü zor bir yolu tercih etti parayı.. Oy vererek akıl vicdan ve hakkı hukununu sattı garibanımızda bunu ödüyor ne yazık kii

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı