REKLAMI GEÇ

SİDİKLİ ÇAPULCULAR

13 Haziran 2013 Perşembe

Gençlerin hayallerini yıktılar. Yaşam biçimi dayatmaları, kaç çocuk yapılacağına karar vermeler, kürtaj, alkol yasakları, serbest kıyafet adı altında okullar ve kamu kurumlarında insanları ayrıştırmalar, eğitim ve sınav sitemini deneme tahtasına çevirmeler, yetmezmiş gibi bu ülkede doğru düzgün işleyen nadir kurumlarda ÖSYM’yi ele geçirip, üniversite giriş ve KPSS gibi çok önemli sınavların güvenirliğini yok etmeler…

İşsizlik en önemli sorunu iken, torpilsiz kamu kurumlarına hademe bile olamayacağını bilen gençten ne bekliyordunuz? Hayalleri yıkılan gençler ‘yetti gari’ diye yollara döküldü. Orantısız polis gücüne karşı tek silahları, orantısız zekalarıyla.

Neredeyse tamamı hayatı boyunca hiçbir siyasi olaya karışmamış on binlerce genç, güncel deyimle ‘sidikli çapulcular’ iki haftadır sokakta. Yaşları 14-15’ten başlıyor. Çoğu 30’un altında. 90 kuşağı dediler. Apolitik, bilgisayar tutkunu sandıkları veletler koltukları sallıyor.

Bir sorununuz varsa benim belediye başkanıma gidin,
Veya benim valime gidin,
Kültürle ilgili ise benim kültür bakanıma gidin,
Veya temsilcinizi seçin belki ben de kabul ederim, dedi. Breh breh…
Sonra irade buyurdu, Taksim’i temsilen Polat Alemdar’ı huzuruna kabul edip konuştu. Referandum yapalım dedi. 24 saat içinde bu iş bitsin,dedi.
Yeter mi ? Camiye pabuçla girdiler, bira içtiler, dedi. Köprü inşaatından düşüp kazaen ölen polis memurunu ‘öldürdüler’ dedi.
Gidip görmüş gibi Gezi parkı sidik kokuyor, büyük abdest yapıyorlar, dedi.

Gençler direnmeye devam etti. Onlar direndikçe bizimkinin öfkesi daha da artı. En kötüsü şimdiye kadar ‘aman deliğe süpürmeyin’ diye dil döktükleri yabancılar da art arda sert açıklamalar yapmaya başladı. BM genel sekreterinden, Avrupa Parlamentosuna kadar.

Avrupa Parlamentosu Türkiye gündemli toplantı kararı alınca hemen cevabı yapıştırdı; Alacakları kararı tanımıyoruz! Bir AP üyesi, “Kibrin ve uluslararası toplumu tanımamanın ispatı. Avrupa Parlamentosu kendisine destek olsaydı tanırdı” dedi. Doğru söze ne denir?

Sular ısındıkça öfke ve şiddet artıyor, daha da artacak. Hukuksuz kaba güç, önceki gün Çağlayan Adliyesinden içeriye girdi. Avukatları özel güvenlik görevlileri ve polisle yaka paça müdahale edip gözaltına aldılar. Sürpriz mi? Hayır!

Aylar öncesi bir yazımızda şu satırlar yer almıştı; Hukuk alarm veriyor. Hukukçular çığlık çığlığa. Son beş yılda tonla hukuk cinayeti işlendi. Giderek daha da pervasız, daha da acımasızlaşacak hiç kuşkunuz olmasın. Uyanın ey millet! Avukatlar kendi hakkını savunamaz hale getirilirse, sizin hakkınızı nasıl arayacak? Yarın kapınız çalındığında kimse kalmayacak. Hukukçuların hukuka inancı kalmazsa, kimsenin kalmaz. Haksızlığa ve zulme uğrayanların çığlığına kulak verin. Ses verin, kaldırın artık başınızı. Sessiz kalarak, göz yumarak kimse kıçını kurtaramayacak.

Hukukçuların çığlığı Gezi Parkından başlayıp tüm şehirlere ve dünyaya yayılan direnişlerle karşılık buluyor. Onca hukuksuzluğa, yalana, öfkeye karşın sol memenin altındaki cevahiri karartmaya gerek yok. Son iki haftada yaşayarak gördük hala umudumuz var.

Dayanın sidikli çapulcular! Umut sizde…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Dudu Biçer   -  Bağlantı 14 Haziran 2013, 10:11

Sayın meslektaşım yazınız ülkenin 10 yılını özetlemiş sizi kutluyorum.

cete   -  Bağlantı 14 Haziran 2013, 01:15

Atatürk ve türk lügümüz eksik ama gende bravoooo!

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı