REKLAMI GEÇ

YAĞLI KAZIK

1 Şubat 2012 Çarşamba

Çocukken Cumartesi günleri Cem Sineması’nda, Kara Murat filmleri izlerdik. Film öncesi kapı önünde çizgi roman takas edilirdi. Fatih’in fedaisini gıptayla, çılgınca alkışlayarak izlerdik. İki şey hiç hoşumuza gitmezdi, biri Kara Murat’ı kendisine aşık edip yakalanmasına neden olan Bizanslı kız, diğeri de Eflak Voyvodası Vlad. Kocaman Osmanlı paşasını yağlı kazığa oturturdu.

Nedim Gürsel’in Boğazkesen adlı kitabından öğreniyoruz ki, yağlı kazığa oturtma işi sadece Kazıklı Voyvoda’nın icraatı değil. Fatih, İstanbul’un fethi için Rumelihisarı’nı yaptırır. O zamanki adı Boğazkesen’dir. Burada boğazdan geçen gemiler durdurulur, vergi alınır, şüpheliler hisardaki zindanlara atılırmış. Zindana atılanlar, Edirne sarayına götürülüp sorgulanır idamına karar verilenler yağlı kazıkta öldürülürmüş.

Üç metreden uzun bir kazık ucu sivriltip, ortasına yarım metrelik bir tahta çakılırmış. Sonrası fecaat; Mahkumun arkasından iç organlarına zarar verilmeden sokulan kazık, omuz başından dışarı çıkarmış. Sonra bu kazık yere dikilirmiş. Bayrak gibi kazığa takılı mahkum 3 ila 7 gün kazıkta oturduktan sonra acılar içinde can verirmiş.

Mümtaz’er Türköne adlı mümtaz kişilik sayesinde yağlı kazık yine gündemde. “İdam cezası geri gelsin, ben olsam darbecileri idam ederdim. İdamlarını da yağlı kazığa oturtarak yapardım” buyurmuş.

Türkiye’deki darbecileri aynı tarihte olduğu gibi, yakalayıp zindanlara tıktık. Yağlı kazığı da Türköne hazırlıyor. Mümtaz kişilik ve saz arkadaşlarına ‘yağlı kazık’ için adaylar önerebilir miyiz ?

Deniz Feneri soruşturmasında bir başka mümtaz şahsiyet olan Zahid Akman ve arkadaşlarına dava açıp, 2-3 ay tutuklu kalmasına neden olan savcılar hakkında görevi kötüyü kullanmak ve meslekten çıkarmak yeter mi? Önce tutuklayıp sonra kazığa ne dersiniz?

Son günlerde işsiz kalınca başına taş düştüğünü sandığım, ‘davadan dönen’ çağrışımı yapan ve iktidarın diktaya yöneldiğini, basın üzerinde yoğun bir baskı kurduğunu, yandaş gazetelerin siyasi baskı ile şirketleri ilan vermeye zorladığını açıklayan Mehmet Altan olur mu?

Edirne’de Türk Kadınlar Birliği 2004 yılında bir kadın heykeli yaptırmış ve belediyece meydana dikilmiş. Heykel kollarını yana açmış, arkasında şal uçuşan kadın görüntüsünde. Sekiz yıl sonra bu heykelin  “başörtüsünü başından atan erotik” bir kadın olduğu, halkı dinsizleştirmeye çalıştığı ortaya çıkmış. Heykelle birlikte, Edirne Belediyesi yöneticileri de aday olsun mu?

Düşündükçe ne çok aday buluyorum. Bunları düşünürken bugün gazetelerde Türköne’nin Başbakan Çiller’in danışmanı iken bizim istihbaratçıların tezgahladıkları Azerbaycan darbesine karıştığı haberi patlamasın mı? Bak sen şu işe…

Aman hoca bu aralar Azerbaycan’a uğrama sakın, ne olur ne olmaz!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı