MEZAR TAŞI OKUYACAK NESİLLER YETİŞTİRMEK!

Vatanım da soğuyor

Ben direniyorum.

Soğuk çoğalıyor,

Vatanım direniyor.

Halim Yazıcı bu dizeleri yazarken benim düşündüklerimi düşünmemiştir sanırım. Milli Eğitim Bakanlığı’nın aldığı kararlar, yaptığı uygulamalar uykularımı kaçırıyor. Havalar soğudu. Her taraf kar, yağmur, çamur. ”Hani nerde?” diyeceksiniz. Biz büyük şehirde yaşıyoruz. Görmüyoruz yağmuru, çamuru, soğuğu. Hele bir çıkın bir kaç kilometre öteye. Köylere, kasabalara gidin. Doğalgaz yok, kalorifer yok. Her oda ayrı soğuk. Yollar soğuk, okul soğuk. Kara lastikle, terlikle okula giden çocuklar… Okul bütçesi yaparken dilenciye dönen okul müdürleri… Binlerce milyonlarca lirayı özel okulların kasalarına aktaran bir Milli Eğitim Bakanlığı. Neymiş? Öğrenciye katkıymış, özel okula katkıymış. Senden hangi okul, hangi özel okul öğrencisi katkı istedi ki? Şimdi de başka bir senaryo. Sanırım birinin rüyasına ak sakallı bir dede girdi. ”Osmanlıca” dedi. ”Karmaşıktır, bileşkedir, Osmanlıca diye bir dil yoktur.” diye tamamlayacaktı ki uyandı sayın büyüğümüz. ”Madem ki dede ‘Osmanlıca’ dedi, Osmanlıca öğrensin bütün çocuklar tez zamanda.” emrini verdi. Çocuklarımız mezar taşlarını okuyamıyormuş, bahanesiyle eski yazıyı getirmeye çalışıyorlar. Mezar taşlarını ve mezarları inceleyen, hatta eski mezarları kazılarla ortaya çıkaran bilim insanları var. Sanat Tarihçisi Profesör Doktor Kadir Pektaş, İlbadı Mezarlığı’nda çok iyi çalışmalar yapmıştı geçtiğimiz yıllarda. Orada yaptığı kazılarla birçok eski mezarı ortaya çıkarıp geçmişe ışık tutmuştu. O yıllarda Kadir Pektaş Bey gezdirip bilgilendirmişti beni. Binlerce çocuğa öğrettik diyelim eski alfabeyi, mezarlıklara gidip araştırma mı yapacaklar? Arşivlere girip belge mi bulacaklar? Onları yapanlar zaten var. Denizli Haber Muhabiri Büşra Kuru lise öğrencilerine sordu. ”Osmanlıca öğrenmek ister misiniz? diye. Hiç birinden cevap alamadı. Korktuklarından mı, ciddiye almadıklarından mı? Bilemem. Hava karardıktan sonra yüzlerce öğrenci otobüs bekliyor duraklarda. Çoğunun kartı da ”aktarma” diye ötüyor. Yani öğrencilerin okulları çok uzağa gitti. Öğrenciler geç saatlerde evlerine ulaşıyor. Sabahları da erkenden yollara düşüyorlar. Bunlara çare bulun, yeni yükler getireceğinize çocuklarımıza. Sayın Bakan, sen tarihe nasıl geçeceksin onu düşün. Başladığımız dizelerle bitirelim Halim Yazıcı’ya da selam gönderip…

Vatanım da soğuyor,

Ben direniyorum.

Soğuk çoğalıyor,

Vatanım direniyor.