REKLAMI GEÇ

EKMEK KAVGASI…

13 Aralık 2010 Pazartesi

Hayatın iki kelimelik özeti aslında, ekmek kavgası…
Benim kasdettiğim mecazi anlam değil, hakikaten ekmek kavgası…
DENİZLİ’de, 68 fırın tarafından her gün üretilen yaklaşık 500.000 adet ekmeğin kavgası…
Bu üretimin kapasite olarak sadece 5 fırın tarafından günlük olarak karşılanabileceğini hesap edersek, üretilemeyen ekmeğin kavgasından bahsetmiyorum bile…
En temel besin, sofranın olmazsa olmazı…Zengin de olsa, fakir de olsa her öğünün baş tacı…Yere düştüğünde atfettiğimiz kutsallık yüzünden, öpmeden yerine kaldırmadığımız yegane yiyecek, ekmek…
De…
Nerede o çocukluğumun buram buram kokan, fırından çıktığında rahmetli babamın sıra bekletip aldırdığı, eve getirirken ucundan koparmadan eve varamadığım mübareği???
Senelerdir, anlayamamışımdır…TÜRKİYE’de gitmediğim memleket kalmadı nerdeyse…DENİZLİ, genel anlamda sanki ülkenin en tatsız, tuzsuz ekmeğini yiyor…Elbette işini iyi yapan fırınlar var ve lezzetli ekmek alabilirsiniz.Ama bunun için özel zaman ayırmanız, çaba sarfetmeniz gerekli…
Demek istediğim, ekmeğin bir standardı yok DENİZLİ’de…Duayen gazetecilerin bir sözü vardı eskiden…Derlerdi ki ; “ Günlük gazetenin ekmek kadar ömrü yoktur, bir kez okundu mu bayatlar”…Bayatlamada günlük gazete ile yarışır hale gelmiş ekmek, kol geziyor memlekette…
Neden mi ? Çok basit…Acımasız rekabet senelerdir, hüküm sürüyor ekmek piyasasında…
Düşünün…Tüketicinin 50 kuruş vererek satın aldığı 300gr ekmek, fırın tarafından 27 kuruş fiyatla satılıyor bayisine, yaklaşık 3 yıldır…Belediye’nin verdiği fiyat maksimum 60 kuruş…Bir çuval undan yaklaşık 230 civarında ekmek çıktığı kabul ediliyor bu piyasada…Bir çuval un üç yıl önce 35 TL iken, bugün 55 TL’ye dayanmış durumda…230 ekmeğin üretilmesindeki sadece un maliyeti 62 TL…Şeytan bunun neresinde???
Uzun zamandır, bu sorun hep dillendirilmiş, hep şikayet edilmiştir sektör mensuplarınca…Ancak, bir arpa boyu yol alınamamıştır…Daha az un, daha çok katkıdan oluşan ve daha hızlı üretim için daha az dinlendirilen hamur, fırından çıkınca ekmek adını alıp, endüstriyel bir ürün şeklinde sofralara taşınır olmaya devam etmiştir…Öyle ya, üretici ne yapsın? Maliyetleri düşürmeden uzun zaman devam eden rekabete kimin gücü yeter ki?
Adı üstünde ekmek kavgası…Bu kadar üretim kapasite fazlası varken, hiçbir fırın pazar kaybetmeye dayanamaz…Kalan tek yol, pazarda düşük fiyatla rekabettir çaresiz…Buna, hergün üretilip bayiye teslim edilen ekmeğin bedelinin fırıncıya ortalama iki aylık dönüş süresini de ekleyin…Zor iş…
Sonuç, tüketicinin cebinden 50 kuruş vererek satın aldığı adı ekmek/tadı yok nesne…Kızacak bir şey yok, “dost acı söyler”…
Bu kadar karamsar bir tablodan sonra “Ekonomi ilminin bittiği yerdir, burası” diye düşünebilirsiniz…
Amma…
Diyelim ki…
“Bu sorunu ben çözerim” diye düşünen “şövalye ruhlu” birileri çıksa…Fırıncılar arasındaki anormal rekabeti ortadan kaldıracak bir formülle gelse…Bir bayii dağıtım organizasyonu yapılsa (Nasıl yapar bilmem ama, Rekabet Hukuku’na aykırı davranmak yok haa) …Fırıncılar da, bayii kovalamak, dağıtım yapmak, acımasız rekabette bile bile zarar etmek yerine, emeğinin karşılığını alıp kaliteli ekmek yapsalar…Belediye de, denetim adındaki sihirli değneğini (sadece dağıtıma katılmayanlara değil) adil ve etkin biçimde tüm fırıncılara uygulayıp, sektördeki bu anlamsız rekabet bitsin ve düzenli bir piyasa oluşsun arzu etse…Nihayet tüketici de “ Mımmm…İşte ekmek bu…Fiyat da değişmedi hem” dese…
“ Ne kadar ekmek, o kadar köfte” diyen “köftehorlar” da rahat etse…
Ne dersiniz? Olur mu?
Oluuurrr…
Olur olmasına da…Dedim ya…Ekmek kavgası bu, peri masalı değil…Öyle kolay olmaz!…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı