REKLAMI GEÇ

ASHAB-I MEŞ’EME

14 Eylül 2010 Salı

Ben patronlarına yazdım;
kendi, üzerine alınmış!

Nasıl da oyunbozan çocuklar gibi mızıkçı!
Bir eli burnunda, diğer eli oynaşta…

Aklı fesadın peşinde…
Üç kuruşun derdinde!
Alıcısı olsa satacakları var
aslında kendince!

İsmimi yine ağzına almış!
pirim yapacak aklınca!

Ama bir sorun var!
Ne kadar uğraşırsa uğraşsın!
Bu halde prim işe yaramaz!
Çünkü yüzü olmayanlar,
(başka yerlerini açmadıkça) tanınmaz!

Nasıl da can sıkıcı bir üslup değil mi?
Aslında daha ağırını ve açık edenini yazarım.
Ama terbiyem, duruşum,
kişiliğim şunu diyor ki;
O kendini ne denli onursuz,
omurgasız bir ortamın içine,
daha çok kazanmak(tabii ki para)
kazanmak için atıp,
dostlarını, arkadaşlarını,
geçmişini, değerlerini,
ki bunların oluşturduğu
insanlık onur ve namusunu
bir çırpıda satmış olursa olsun;

kendileri, insandır neticesinde…
Sen yine de bunu öyle bil,
insan(mış) gibi davran!

VE BİR TESPİT, BİR ÖNERİ!

Bakmak ve görmek,
Mutluluk ve huzur,
Amaç ve araç
gibi kavramların aslında birbirinden farklı olduğunu göremeyenler,
geçmişe ve bugüne olduğu gibi
geleceğe doğru bakamazlar!

Kendi ve çevresine huzur sağlamak yerine
mutluluğun peşinden gidip
verdiği huzursuzluğun
farkına varamayacakları için
dolayısıyla amacı araç,
aracı amaçla karıştırırlar!

Ee çok doğaldır ki
ortaya bir mağlubiyet çıkınca,
oraya buraya havlarlar!

Oysa sahipleri;
oldukça duruma hakim
gerçeğin son derece farkında,
bir o kadar itidalli ve ağır başlıdırlar!

O nedenledir ki uğursuzdurlar!
Ki bir o kadar zararsızdırlar!
Yalnızca havlarlar!

Bugün güç ve para sizde olduğu için dizleriniz dibinde,
yarın güç ve para başkasına geçerse onların dizi dibinde…

Ben olsam sizin yerinize,
bu canlılar hakkında uzun soluklu plan yapmazdım

Yarın daha ağırını, daha açık edenini yazayım ister misiniz?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı