AYNIDIR VATAN!..

Yeni yılın ilk yazısı, Anadolu’nun alınyazısı haline gelmiş jeopolitik mevzular üzerine…

Ancak son derece mühim ve aslında bakıldığında gelişmeler bir hayli vahim!..

Bir zamanlar gizli gizli yaptığını şimdi aleni ortaya koyan eli kanlı emperyalist,
Katil Amerika;
sivil halk, özgürlükler, protesto hakkı, diktatörlük, demokrasi filan ayaklarına
Irak’ı
Mısır’ı
Tunus’u
Libya’yı
Suriye’yi kan gölüne çevirdi…
Afrika’nın ve Ortadoğu’nun kuzeyini kasıp kavurdu.

15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili neyi tutup kaldırsan, ardından FETÖ’CÜ şerefsizlerin arkasından bir ABD işbirlikçiliği çıkıyor!..

Şimdi de sıra İran’a geldi…
Yani Ortadoğu ile Asya’nın arasındaki Acem Settine!..

Bu arada hala ABD’ye katil diyeni,
Allahsız, komünist,
AK Parti ve ülke düşmanı olarak gören var mı acaba?

Hani şu dost ve müttefik ABD’den bahsediyorum…
Bombardıman uçaklarıyla havai fişek niyetine Ortadoğu’nun çocuklarına ölüm taşıyan ABD’den, Kudüs’ü İsrail’in başkenti görmek isteyen, hatırladın mı?

İran’ı korku dolu gözlerle izliyoruz.

Ki İran, bitim kadar sevmesem de yönetim biçimlerini, Ortadoğu’nun en önemli yapı taşlarından biridir!..

Birkaç günde ölü sayısı iki haneli rakamları buldu bile…
Daha tehlikesi karşıt gruplar alana indi…

ABD’den bilindik açıklamalar ve yine o kahrolası BM çağrısı…
İran yurttaşlarının demokratik eylem hakkına saygı duymalıymış, sivil ölümlerin önüne geçilmesi için feci şekilde duyulan insani kaygı nedeniyle BM olağanüstü toplanmalıymış…

Ama daha korkuncu;
Türkiye’de peşi sıra yaşanan ve bölgenin sıcak gelişmeleriyle aynı zemini kullandığı aşikâr feci tehlikeli tartışmalar…

Keza daha birkaç gün önce 15 Temmuz darbecilerine yönelik sivil direnç nedeniyle vatandaşların ileride hukuki sıkıntı yaşamaması için çıkartıldığı ileri sürülen yeni KHK ve onun aslında olası bir sivil silahlanmayı meşrulaştırmaya çalışan kötü niyetli bir girişim olduğu iddialarının çatıştığı tartışmalarını yaşadı Türkiye!…

Son olarak da Tokat ve Konya’da illegal silahlı eğitim kamplarının olduğuna yönelik tartışmayı izledik medyadan hayretler içinde!..

İran’da da ne yazık ki artık bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!..

Ve fakat Ortadoğu öyle bir sokak ki ülkeleri bitişik nizam sıralanmış binalar gibi… Ve lanet olsun ki, o binalardan biri de Türkiye…

İran’da olup bitenler ve Türkiye’de konuşulanlar bir sinema filminin felaket senaryosu değil ne yazık ki!..

Artık tehlike, bu kez de hem içeriden hem de dışarıdan yakılan ve yakılmak istenen ateşlerle Türkiye’ye hiç olmadığı kadar yakın!..

Demem o ki;
Hazırlıklı, tabii ki itidalli, sağduyulu ve fakat gerçek bir vatansever gibi takip etmeliyiz bu olup bitenleri!

Unutmayalım içinde yaşadığımız coğrafya, “Hattı müdafaa değil sathı müdafaa vardır. O satıh tüm vatandır” diyen bir başkomutanın ve o başkomutanın arkasından vatanları için canını vermiş yüz binlerce vatanseverin bizlere emanetidir!..

Ve unutmayalım ki sathı müdafaa bir satranç tahtası üstünde geçer. Ve gerçekte şah; sancaktır, piyonunu, atını değil yalnızca, gerektiğinde vezirini bile hiç düşünmeden feda edip, namusunla korumak zorunda olduğun!..

Ha “Şahsen bu gelişmeler seni endişeden öte korkutuyor mu?” diye düşünüyorsan, hemen yanıt vereyim; Asla!..

Bin yıllardır her türlü ihanetten kendine özgü vatansever ruhuyla, el ele, omuz omuza çıkmasını bilmiş Anadolu’yu ve insanını, bir ormana benzetirim çünkü hep…

Nazım Ustanın mısralarındaki ağaçların yaşadığı orman var ya; hani tek ve hür ağaçların, bir arada kardeşçe oluşturduğu orman.

Anadolu’dur o ormanın adı.

O ormanda kelimeler ‘uzaktan’ bakıldığında farklı şeyleri söylüyor gibi görünse de ‘yakından’ bakıldığında dillendirilen kavramlar aynıdır aslında…

İster doğuda “Van-Ağrı-Tarsus-Ardahan-Nusaybin” diye, ister Ege’de “Varyant-Aydın-Tire-Acıpayam-Nazilli” diye kotlansın, Anadolu’da VATAN, VATANDIR!

Ve söz konusu vatansa, gerçek vatanseverler bilir ki, gerisi teferruattır!..