REKLAMI GEÇ

Deniz Gezmiş ve Nihat Zeybekci

6 Mayıs 2009 Çarşamba

6 Mayıs 1972’de idam edildi Deniz Gezmiş. Öldüğünde henüz 30 yaşındaydı.


İdealleri ve uğruna canını vereceği bir ülkesi vardı.


Savunduğu değerlerden daha ziyade, inancı uğruna adadığı yaşamı ve cesareti, o zamanlar olmasa da ölümünden çok sonra, karşıt görüşlülerden bile kabul gördü,  değer kazandı. Kimi sağ görüşlü ondan övgüyle bahsetti, kimi onu anlamamız gerektiğini söyledi.


AKP’den siyasete atılan Denizli Belediye Başkanı Nihat Zeybekci de benzer bir ifade kullanmıştı bundan birkaç yıl önceki röportajında. Deniz Gezmiş’in ‘çocukken” hayranı olduğunu söylemiş ve asılmasından büyük üzüntü duyduğunu belirtmişti.


Aynı Nihat Zeybekci, yerel seçimlerin öncesinde AKP mitinginde, binlerin önünde yaptığı konuşmada, bir fotoğrafı işaret etti. İsim vermeden MHP’li ve CHP’li iki il başkanının ne için bir araya geldiğini sordu,  aynı zamanda kapalı kapılar ardında neler konuştuklarını da!


Ve Candoğan Parkı’nda iftar vaktini beklerken öldürülen bir gencin kemiklerinin sızladığını söyledi ardından.  Aslında o buluşmadan duyduğu rahatsızlığı, daha bir hafta kadar önce basın mensuplarıyla yaptığı bir toplantıda konu açılınca bir şekilde, dolaylı da olsa yineledi.


Sürekli ilerleyen, mesafe kat eden toplumsal yaşama kültürümüz, size Deniz Gezmiş için “O zamanlar 1968 hareketinin ülkemizi etkilediği yıllardı. Serde de asilik vardı. Radyolardan Deniz Gezmiş´i duydukça hoşuma giderdi. Maalesef Deniz Gezmiş´in asıldığı bir ülkede yaşıyoruz.´  sözlerini nasıl söylettiyse o iki il başkanını da bir araya getirmesini bilir Sayın Başkan!


O yüzden bırakınız bir zamanlar birbirlerine kurşun sıkan eller, bu kez bir merhabayla buluşsun. Bırakınız mesafeler kısalsın. Bırakınız, insanlar, karşıdan bakışmak yerine yüz yüze konuşsun, tartışsın, daha yakından tanısın birbirlerini.


Diyalog ön yargıları siler, diyalog tanışıklığı, birlikte şu ya da bu şekilde bir paylaşımı doğurur. Toplumun önündeki isimler, birbirlerine bir adım yaklaşırlarsa, tabanlar kucaklaşır.


Ya uzaklaşırsa!



Uzaklaşırsa, bugün feodal yaşamda örneklerini gördüğümüz, felaketlere çanak tutulur.


Bugün örf, anane, aşiretin namusu diye eline silahlar tutuşturulan belli ki saf, beyinleri yıkanmış insanlarla, geçmişte sözde insan hakkı veyahut vatan diye eline silah alıp sokaklara atılanların arasındaki en önemli ortak nokta neydi biliyor musunuz?



Azmettirenleri!


Azmettirenler, farklı zamanlarda, farklı kılıkta farklı maskeler altındaydı. Onların hep kanla, kinle gerçekleştirdikleri beklentileri vardı. Onların bir şeyler uğruna can verecek ya da can alacakları da! Kimi kendi menfaatleri uğruna ülkeyi kana boğar, kimi bir köyü.


O gün bir ellerinde silah, diğerlerinde daskapital ya da dokuz ışık doktrin olan gençler de bugün yaşamlarından üstte tuttukları aşiret namusu uğruna kıyım yapan gençler de aslında azmettiricilerin kurbanıdır.


O yüzden zamanında kitleleri birbirine düşman eden azmettiriciler yerine, geçmişin aksine bugün birbirlerine dostça el uzatan önderleri görmek beni hiç ama hiç rahatsız etmiyor. Dilerim bu manzara en kısa zamanda, AKP ve CHP ile MHP ve AKP il başkanları arasında da yaşanır.


Dilerim siyasi mücadele denilen olgu, hep böyle yan yana, yüz yüze ve sadece fikirler bazında sürer gider

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı