REKLAMI GEÇ

İHANETİN BÖYLESİ! 813 ŞEHİT VERDİK!

16 Ağustos 2017 Çarşamba

Bir devlet düşünün

Düzenli ordusu var, istihbaratçısı var, polisi vesairesi…

Ama yetmiyor, olası felaket senaryolarını da masaya yatırıyor…

İşler yolunda gitmedi örneğin,
bir anda işgal altına alındın…

Düzenli ordun pes etti,
istihbarat servisin lav edildi,
polisin vesairen fıss..

İşte tam bu noktada devreye girmek için gizli bir yapılanma oluşturuyorlar..

Öyle gizli ki tüm yurdu kılcal damarlar gibi çepeçevre saracak, ama bu yapılanmayı oluşturan unsurlar maksimum 2-3 kişiden fazlasını tanıyamayacak!..

Dev bir ‘olağanüstü hal’ ordusunun gizlilik derecesi ilmek ilmek işlenecek yani…

Adamlar bunu yapmış birader!..

Oturmuş böyle bir yapıyı kurmuş, yıllarını vererek!…

Bu gizli yapının oluşturulması için tek bir kıstas belirlemişler;

VATANSEVERLİK!

Pankçı mısın, hipi misin bakmamışlar!..
Alnın secdeye 5 vakit deyiyor mu, caminin yolunu bile bilmiyor musun dikkate bile almamışlar!..

Saçın uzun, aklın kısa,
küpen var, pala bıyıklısın,
kelsin ya da göbeklisin önemli değil!..

Ama ne önemli!..

Vatanını gerçekten seviyor musun?
Canını, gözünü bile kırpmadan bu vatan uğruna verir misin?
Ketum musun?
Güvenilir misin?
Yani aslanlar gibi sır saklayabilir misin?
Öldürseler konuşmayacak,
işkence etseler geri adım atmayacak mısın?

İşte bunlar önemli!..

O devletin vatandaşısın örneğin…

Farkında olmadan yıllarca takip ediliyorsun!..
Takip edenlerin aklında en ufak bir şüpheye yer bırakmayacak denli uzun bir süre boyunca yani!..

Adam ne içersin, ne yersin, arkadaşlarınla aran nasıldan tut da 7 sülalene kadar her şeyi tek tek inceliyor ve senin bu görev için uygun olduğuna kanaat getirirse bir gün şak diye çıkıyor karşına!..

Film gibi değil mi?
Ama gerçek!..

“Adımı sanımı sorma kardeşim, ben bir devlet görevlisiyim, ülken için sana görev versek bunu büyük bir titizlik ve gizlilik içinde yerine getirmeye hazır mısın?” diyor sana…

Hayır deme ihtimalin var mı?
Zaten hayır diyecekler istihbarat sürecinde eleniyor!..

“Evet” diyorsun!..
“Bekle” deyip gidiyor!..

Bir bakıyorsun ummadığın bir anda yeniden karşına çıkıyor, sana görevini söylüyor;

“Sedat kardeş, olası bir işgal altında yaşadığın kent tahminen(Buraları sallıyorum tabii ki) zırhlı birliklerin geçiş güzergahı. Bu nedenle zırhlı birliklerin durdurulması konusunda mayın eğitimi alman lazım”

Adamlar aynı odayı paylaştığın mesai arkadaşına bile çaktırmadan sana aylarca mayın eğitimi veriyor, teorisini, pratiğini, sonuna kadar yani.

Yetmiyor mühimmat verip, bunları kırsalda uygun yerlere gömmeni istiyorlar…

Sen normal hayatını sürdürürken, artık ne işle uğraşıyorsan, bir taraftan kutsal görevin yerine getirilmesi için ikinci bir hayatı paralel yaşamaya başlıyorsun!..

Bu arada öyle bir yapı ki;
“Kimi tanıyorsun bu gizli yapılanmada?” diye sorsalar, sana bu görevi tebliğ edeni demek istesenadını bilmiyorsun!..

Bu arada böylesine önemli bir görevi üstlenmişsin, öyle Vali’nin kapısını çalmadan içeri gireyim, trafikte bana ceza kesen polis yüzünden karakol basıp personeli karşıma dizeyim, gideyim mekanlara çöküp haraca bağlayayım filan demek yok!..

Karşılık yok! O kadar yani!..

Uzakta filan arama böylesine bir yapılanmayı hayata geçirecek denli stratejik işler ortaya koyabilen devleti.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden bahsediyorum.

Yapılanmanın ismine GNH Planı demişler;
Açılımı Gayri Nizami Harp Planı…

Binlerce vatanseverin oluşturduğu kocaman bir vatan savunması kurmuşlar yıllar önce.

Plan olası düşman ülkelerinin Türkiye’yi bir anda işgal etmesi üzerine!…

Tabi Atatürk’ün tam 90 yıl önce kaleme aldığı gençliğe hitabesinde belirttiği DAHİLİ DÜŞMANLAR için değildi plan!..
AB ülkeleriydi, ABD’ydi, komşularımızdı falan filan maksimum düşman bildiğimiz, düzenli ordular, olası savaş senaryoları gibi gibi!..

Böylesine dehşetli bir ihanet, böylesine garip bir süreç, böylesine körlük, böylesine akıl tutulması filan zannımca düşünülmemişti!..

Bu yapılan bir üst levelini de düşünen Türkiye, (muhtemel ki ardından gözü yaşlı insan bırakmayacak) bazı vatanseverlere de üst görevler tebliğ etti.

Kimi ansızın ortadan kaybolup yeni bir kimlikle bir terör örgütünün çiçeği burnunda üyesi oldu, örneğin ileri düzeyde İngilizce bilen kimi, çok kritik bir zaman ve mekan hesabıyla CIA’ya sızdırıldı, kimi KGB’ye çalışmaya başladı, kimi de MOSSAD ajanı oldu.

Bu bilgiler de tıpkı GNH elemanları gibi çok özel bir yapılanma disiplini içinde gizlendi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin en mahrem sırlarıydılar!..

Binlerce parçalık bir yapbozun parçalarıydılar!..

Yapbozun birleştiği tek yer, Genel Kurmay Başkanlığı’nın kozmik odasıydı!..

2009 Aralık ayında dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TSK’da görevli askerlerin kendisine suikast pazarlığı içinde olduğu bilgisini kamuoyuyla paylaştı…

Güne dikkat: 25 Aralık 2009’da mahkeme kararıyla o yapbozun bulunduğu kozmik odaya girildi!..

Milyonlarca sayfalık evrakı günler süren bir çalışmayla tek tek kopyaladılar, ülkenin onlarca yıllık gizli tarihi, yapılanmaları, çok ama çok stratejik öneme sahip evrakının hepsine, bir tekini bırakmadan hepsine ulaştılar…

Mustafa Kemal’in 20 Ekim 1927’de de dediği gibi…
İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlarımız, tam o gün, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili oldular.

Cebren
hile ile aziz vatanın,
bütün kalelerini zapt etmişler,
bütün tersanelerine girmişler,
bütün orduları dağıtmışlardı..

Memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmişti.

Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahimi;
memleketin dahilinde,
iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet içindeydi…
Hatta içlerinden bazıları hıyanet içindeydi…

Ulaştılar da noldu biliyor musun o belgelere?

Geçtiğimiz haftalarda kozmik odaya girildiği gün Genel Kurmay Başkanlığı koltuğunda oturan İlker Başbuğ açıkladı.

“813 elemanımız o bilgiler alındıktan kısa süre sonra tasfiye edildi” sözleriyle!..

Evet
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
Kozmik Oda’nın kapısını açmanın bedelini,
farklı ülkelerinin istihbarat örgütleri
ve veya terör örgütlerinin içine sızdırdığımız
813 vatan evladının şehit edilmesiyle ödemişti!..

Bilgiler kozmik odaya giren FETÖ eliyle kısa sürede ve büyük bir hızla sızdırılmış,
Türkiye birkaç ay içinde yüzlerce evladını kaybetmişti!..

813 şahitten bahsediyorum, sekiz-yüz-on-üç!..

Hani diyoruz ya 15 Temmuz, tarihimizin en kanlı ihanet girişimi diye!

Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en kanlı, en derin, en vahim ihanetine 2009’un Aralık ayında uğramış, adamlar hala bizden saklanan bilgileri, tüm dünyaya pazarlamışlar, binlerce GNH elemanımızı açık etmişiz, 813 vatanseverimizi şehit vermişiz,

Mal gibi uyumuşuz iyi mi?

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı