GOL ATAN KALEYE
17 Ekim 2010 Pazar
Sokak futbolunun tarihini yazıyorum
Önemle not alınız…
***
Çift kale
Önce kafi miktarda oyuncu bulunur
İddialaşan iki isim
“aldım verdim ben seni yendim”
yapmak suretiyle
sırayla kendi takımına oyuncu seçer.
Takımlar oluşturulduktan sonra oyuna başlanır.
10’da devre
20’de biter
***
Japon kale
Japonların bu futbol türünden
haberi var mıdır bilinmez ama;
özellikle benim jenerasyon
tüm Türk erkekleri konunun uzmanıdır.
Cankurtaran simidi gibidir..
En zor koşullarda
futbol aşkına imdada koşar.
Herkesin bir kalesi vardır…
Kimin kime gol attığı,
kimin kaç gol yediğini bilmek
hakikaten üstün dikkat
ve ayrı bir ustalık gerektirir…
Pas atma zorunluluğu yoktur,
bizzat şahsi oynanır!
***
Tek kale
Oyuncu sayısı azdır
Ortalama ikişer
ya da üçer kişiden oluşan iki ayrı takım
ve acayip gaza gelmiş
bir kaleci tarafından oynanır.
Adı üstünde her iki takımda
oyundaki tek kaleye gol atmaya çalışır.
Aslında başlı başına
bilimsel araştırma konusudur!
Çünkü yapılan tüm ortalar,
geliştirilen her atak
içinden çıkılmaz ikilemler doğrurur;
Kale aynı kale olduğundan
hangi vakit defans yapıp
ne zaman gol atmayı planlayacağın şüpheli!
İşin en güzeli,
kendi kalene gol atma
gibi bir sıkıntının olmayışı!
Oyunda en sorunlu mevki kale…
Topu tuttuktan sonra
kaleci refleksi ile
degaj yapsan bir dert,
yapmasan ayrı bir dert!
***
Gol atan kaleye
Üstün yetenek ister!
Bireysel oynanır!
Akıl mantık işi değildir!
Hele hele her baba yiğidin işi
hiç değil!
Ele geçirilmeye
çalışılan mevziler
amansız bir taarruz altındadır.
Kaleci dışındaki tüm oyuncuların
tek derdi vardır;
gol atmak…
Bazen saatlerce bir gol atmak için ter döküp,
mükafat olarak kaleye geçmek ise
bir hayli düşündürücüdür…
Herkes bir “kale”dir tutturmuş gidiyor…
Dimağımdaki kalelerden bahsetmek de bana düştü!
Peki AKP’nin Ege’deki kalesi düştü mü?
Zeybekci’ye göre “EVET”
Evet ki,
“bunu söyleyenler kendi kalelerine baksın” diyor…
Ee ağanın bu sözünün üzerine
başka söz söylenir mi?