REKLAMI GEÇ

HIG DEMİŞ BURNUNDAN DÜŞMÜŞ!

6 Eylül 2010 Pazartesi

2010…

Denizli’de meslek odalarının,
sivil toplum örgütlerinin temsilcileri
iş adamları, siyasetçiler,
ağır ağabeyler, birer ikişer çıkıp
GARDAŞ gazetelerin manşetlerine
“EVET” diyor…

Bugünkü söylemleri “evet” olan
AK Cephenin mensuplarıdır onlar!
Yarın gündem ekonomi,
spor ya da farklı bir mevzu olsun
söylem değişir, yüzler değişmez örneğin…

AK Cephe adına benzer değil,
aynı duruşu sergilerler!

Bitaraf değildirler,
bertaraf olma olasılıkları yoktur o nedenle!

Aslında GARDAŞ medya
hem safları açık eder,
hem gövde gösterisine
yağdanlık desteği verir kendince

REFERANDUM politikasıdır bu…
Seçim kampanyası gibidir…

Hizmet bellidir, bedeli belli!..

Ankara’dan Başbakan bağırır
“Bugün bitaraf olan yarın bertaraf olur”

İftar yemeğinde Belediye Başkanı köpürür
“Ne diyon lan sen deyip üzerine gidin. Cenazenizi biz kaldırırız”

Şimdi 1950’lere gidelim

50’lerin sonlarında
Yalnız Türkiye değil Denizli de radyo başında…
Radyo gün boyu Vatan Cephesi’ne katılanların isimlerini açıklıyor…
Türkiye’de meslek odalarının,
sivil toplum örgütlerinin temsilcileri
iş adamları, siyasetçiler,
ağır ağabeyler, birer ikişer çıkıp
devlet radyosundan
Vatan Cephesi’ne
“EVET” diyor…

Ne tesadüf değil mi?

Peki nedir Vatan Cephesi?
İktidar’da Demokrat Parti!
1950’ler bitmek üzere, son çeyreği…
Başbakan Ali Adnan Menderes!

Yalnız diğer siyasi partiler değil,
Mimarı, mühendisi, hukukçusu,
aydını, gazetecisi, askeri, bilim adamı
çok sayıda kitle ve görüş karşısında duruyordu iktidarın…

DP’ye göre bu bir şer ittifakıydı!

Ne tesadüf değil mi?

Bunca kitle, farklı görüşten insan ülke için kötü düşünüyor, bir tek ülkeyi Demokrat Parti ileriye, özgürlüğe daha refaha taşımak istiyordu!

Ne tesadüf değil mi?

O yüzden Vatan Cephesi’ni kurdu Menderes!
Bir seçim arifesiydi, vurdu beline kampanyanın!
Dedi ki “Herkes cephesini açık etsin”

Ne tesadüf değil mi?

Muhalefetteki herkesin bir şekilde, gözaltına alınmak, tutuklanıp hapse atılmaktan korktuğu, kendisinin ve ailesinin başına bir şeyler gelir endişesiyle yaşadığı 1950’lerden bahsediyorum!

Ne tesadüf değil mi?

Şu tesadüfi benzerlikleri bir de o dönemi yaşayanlardan dinleyelim!

1952 yılında haftalık OLAY gazetesini,
1953’de günlük INKILAP gazetesini tek yaprak olarak çıkardı.
14 Mayıs 1956’da İsmail Yaşaroğlu ile birlikte DENİZLİ gazetesini yayın hayatına soktu.

O dönemi gazeteci Erol Özbal’a sormayacağım da kime soracağım?

İşte şimdi okuyacağınız kısımların kaynakçası odur!

Özbal’ın 1950’leri

Radyo gün boyu Vatan Cehpesi’ne katılımları duyuruyor,
Denizlili dinlemekle yetiniyor.
Taraf olmak yerine bitaraf olmayı tercih ediyor.

Menderes’in grup başkan vekili bir Denizlili!
Adnan Menderes’in seyisi diyorlar ona!
Yanlış anlaşılmasın!
Menderes’i değil,
parlak ve güçlü siyasi yönüyle,
logosunda kır AT olan partiyi güdüyor…

CHP’nin vekilleri Hüdai Oral ve Atıf Şahoğlu
(Şahoğlu 1970’den sonra Doğru Yol Partisi’ne geçiyor)

Ancak garip olan şu!
Siyaset ne kadar sert ve ateşli bir zeminde geçse de DP ile CHP vekilleri birbirlerine küfür, hakaret vb ağır ithamlarla yaklaşmıyor!

Hatta araları siyaset dışında bir hayli iyi!

Hepsi 1950’lerin beyefendileri…
Biliyorlar ki yaptıkları, söyledikleri örnek oluyor…

Bugünün AK CEHPHESİ’ni kuran
AKP’nin Denizlili önemli isimleri mevcut!
Örneğin Bakanımız var, Selma Aliye Kavaf…
Belediye Başkanı Zeybekci’nin Erdoğan’la sıkı olduğu söylenir…

Peki ya o gün!
Akşit Demokrat Parti’nin en önemli isimlerinden biri!
Bir isim daha var…
Karadenizli
ancak Denizli Milletvekili
Denizli’de savcılık yaparken atılmış çünkü siyasete..

Demokrat Parti 18 Nisan 1960’da
kendisini eleştiren muhalefet
ve basının incelenmesi için kuruyor
Tahkikat Komisyonu’nu..

Başına Denizli Vekili Hamdi Sancar getiriliyor!

Denizli bitaraf da, hiç mi yaşamıyor o dönemin sıkıntısını!
Yaşıyor tabi…

Dönemin genç avukatlarından
1961’de Denizli Barosu Başkanlığı koltuğuna oturup
dünyada bir rekora imza atarak
tam 27 yıl baro başkanlığı yapan
Behçet Çomakoğlu’na soruyorum bir de o dönemi…

Adnan Menderes’in Vatan Cephesi hızını alamamış!
Kabristandakilerin bile isimleri okunuyor radyolardan…
Polisler, kentteki muhalif isimleri takip ediyor…
Çomakoğlu ve arkadaşları bir kahvehaneye girsin,
ardından damlıyor siviller…
Eh o dönemde teknoloji bir hayli geride…
Dinleyemiyorlar çünkü uzaktan,
götün götün yanaşıp öyle takip ediyorlar!

Ulus gazetesini kent girişinde gizlice alıyor solcu gençler,
kent merkezinde gizlice dağıtıyor!

Basımı yasak, okunması yasak çünkü!
DP’yi eleştiriyor!

Ne tesadüf değil mi?

Erdoğan ve Denizli’deki uzantıları
bugün Adan Menderes’i örnek aldıklarından
bahsediyor her fırsatta!

Muhalafetin güçlendiği,
güvenlik güçlerini de yanına aldığını gören,
uluslararası politikalarda da işler yolunda gitmeyince
içerde kutuplaşmaların mimarı olarak lanse edilip
karşısında ulusal bir direnç bullunca Menderes,
Vatan Cephesi’ni kuruyor,
Günümüz iktidarı ise AK CEPHEYİ!

Devletin radyosu yetmiyor,
Yandaş gazeteler oluşturuluyor,
Tahkikat Komisyonu kurulup,
komisyona mahkeme kararı olmaksızın gözaltı ve tutuklama yetkisi veriliyor!
Menderes, kuvvetler ayrılığı ilkesini çiğnediği için eleştiriliyor,
Erdoğan da öyle!

Ama AK CEHPE bir şey atlıyor!
Menderes, onca güç elindeyken,
Yazılanlar, çizilenler, söylenenleri yaparken bile bir tek şeyi elinden bırakmıyor!

BEYEFENDİLİĞİ!

Kitlelere, seslenirken sizli bizli konuşuyor mesela,
Sen demiyor, küçümsemiyor!
Lan lun gibi kelimeler kurmuyor yakınındakiler cümlelerinde….

12 Ekim 1958’de Manisa’da yaptığı bir konuşmada,
“bugün bir defa daha huzurunuzda müracaat ederek rica ediyorum”
sözleriyle sesleniyor muhalif güce Menderes…

Muhalefettekilere, ‘muhalefetteki arkadaşlarımız’ diyebiliyor…
‘Onların vatanperverliğine sığınıyorum’ gibi bir ifadede bulunabiliyor!

Bu nedenledir ki aslında Erol Özbal’ın telefonda bana söylediği bir nokta ortaya çıkıyor Menderes ile Erdoğan kıyaslamasında!…

Benzerlerlikler olabilir ama diyor emektar gazeteci Özbal,
Nezaketi, seviyeyi koruyan DP ile AKP arasında çok fark var!

O dönemi bilenler aradaki farkın ve gerçeklerin farkında!
Ben Ali Adnanları,ki bu sonuncusu,
bilmeyenler için yazdım…

sedatkurt@denizlihaber.com

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı