REKLAMI GEÇ

İdrak-ı milli

21 Eylül 2012 Cuma

Birer ikişerdi önce…
Şimdi beşer onar düşüyor toprağa gencecik yavrularımız…
Üniformalı ya da üniformasız!..

Son 60 günde 150 asker…
Bir de savcı…
Kim av bu durumda belli değil
ya da kim avcı?

**

Sayı arttıkça susuyor,
sustukça kaybediyoruz yakınlarımızı…

Ve kabullenmeyi erdem,
sessiz kalmayı meziyet sayıyoruz…

**

Karar vericilerinin, Suriye’deki cadı kazanının altına vere odun atmakla meşgul olduğu canım ülkemin kendi yüreğine düşen bu ateşi söndürmekteki ustalığı karşısında daha büyük bir hayrete düşüyorum her geçen gün …

Rus ruletine dönmüş terör…
Başkalarınca göğsümüzün tam ortasına dayanan namlunun bu gece yarısı, ya da yarın sabah ve veya birkaç dakika sonra kimin yüreğini kanatacağı konusunda en ufak bir tahminimiz bile yok …

2009’un Ekim’inde Nefes filmini aksiyon bir kurgu, Güneydoğu’dan gelen naklen çatışma görüntülerini, elimizde çekirdek izlerken, kanımca film sanıyoruz…

**

Muhtemel ki dünya bizi şimdi, kireçsiz dere kumu üzerinde salına salına yüzen, akvaryum balıkları gibi izliyor camın ardından…

Kimimiz çöpçü balığı gibi hareketsiz yatıyor, kimimiz Japon balığı misali, 2 saniye öncesini unutuyor…

Akvaryumun geri kalanı umurunda bile değil bir kısmımızın, onlar, her zamanki köşeyi tutmuş, efendi ellerin atacağı yemi bekliyor..

Ve fakat bir tek ortak görüntü veriyoruz el aleme …
Hepimizin ağzı sürekli oynuyor ama hiçbirimizden ses çıkmıyor!..

Tüm bunlara rağmen, Misak-î milli sınırlarımız şükür değişmedi şimdilik!..
Peki ya idrak-î milli sınırlarımız?…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı