REKLAMI GEÇ

KENDİM @TTİM KENDİM BULDUM 10

21 Kasım 2017 Salı

II. VAROL DÖNEMİ

Denizli Gazeteciler Cemiyeti Şubat 2014’te seçimlere gidiyordu

Ümit Varol ve Tahir Aygün adaydı.

Ve fakat benim aday olabilmem için tüzükte internet gazeteciliği ile ilgili midir hatırlamadığım sembolik bir ekleme yapmak gerekliydi ve neredeyse bu düzenleme ile ilgili girişimimiz  turnusol gibiydi!..

Şimdi her ikisinin de heyecanına vermek istesem de “Niye ki, ne gereği vardı?” diye çok defa sorduğum iki meslektaşım(!); dünkü bölümde de belirttiğim gibi o gün için 19 yıl boyunca yerel, bölgesel ve ulusal medya deneyimi olan, yine o gün için 12 yıllık medya işletmeciliği yapan, onlarca meslektaşı için istihdam kapısı olmuş, gazetecilik yapacağım derken onla bunla papaz olmuş ama bir tek dava kaybetmemiş, yüzünü bir kez bile mesleki olarak yere eğmemiş arkadaşlarının başkan adayı olmaması için, feci bir heyecan içindeydiler…

Arif Zor…
Birsen Kumru Bozkurt..

Hangi öfke ve hangi olay  ne ara tüzük değişikliğinin engellenmesi konusunda sizi bu denli ön saflara itmiş, gözlerinize perde düşürmüştü?

Arif’i bir nebze anlarım, birlikte çalışmadık hiç, benim hakkımda ön yargıları olabilir de Birsen’le de eşi Hakan’la da aynı çatı altında çalışmışlığım var, bak işte bu durumu hiç anlamam, anlayamam yani…

Hiç mi farkında değildiler ki; Ümit Varol’un başkanlığa aday olabildiği Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nde aday olmamam için uğraşırken aslında gazeteciliğimi sorguladıklarının!..

Hani o ara, ilk kez 1995’in Ağustos ayında bir polis memuruyken tanıdığım ve fakat DGC üyesi olarak salonda bulunan ağabeyim Nevzat Gökçe, meslektaşlarıma “kendinize gelin” uyarısı yapmasa tüzük değişikliği konusunda az daha hayır oyu çoğunlukta olacak ve ben kurucusu olduğum derneğin başkan adayı olamayacaktım…

Ne acı aslında bakıldığında, ayağa kalkıp “Durun arkadaşlar. Ne demek bu kardeşiniz başkan adayı olamaz. Bu çocuk, buraya kendi tırnaklarıyla kazıyarak gelmiş, kimsenin gazeteciliğine laf edemeyeceği bir kardeşiniz. Tabii ki varsa yapılması gereken bir değişiklik, yapmak lazım gelir” diyen bir emekli polisti, gazeteci arkadaşlarım karşı çıkarken adaylığıma..

Çok şükür ki seçimin aslında konu bile edilmeyecek ama muammaya çevrilmeye çalışılan adaylık konusuyla ilgili kısmını atlatıp asıl mevzulara geçtik… Listeler açıklanıp, gerçeklerin ortaya çıktığı ana…

Dün 2. Varol dönemini başlatacak olan Ümit Varol’un listesini açıklamıştım…

Tahir kardeşim de
DTO’dan Mehmet Yatkın’ı, AA’dan Mustafa Dermencioğlu’nu, PAÜ’den Cenk Öztürk’ü, belediyelerden Murat Çiçek’i, Yeni Olay’dan Ümit Varol’un da  aday gösterdiği Mesut Güler’i, Pamukkale TV’den ise Bahadır Kelci’yi yönetim kurulu aday listesi içine taşımıştı.

Derneğin yönetim, denetleme ve disiplin kurulları ile yedek listeleri için toplam 20 isim gerekliydi. Bunlara ilaveten başkan dahil 4 de üst kurul adayı…

Yönetim kurulu aday arkadaşlarım şöyleydi;
Metin Eltaş, televizyonları temsilen DEHA TV’den
Cenk Öztürk, kurumları temsilen PAÜ’den,
Özcan Durusoy, ilçeleri temsilen Buldan’dan,
Hacı Selamoğlu, yerel gazeteleri temsilen Yeni Olay’dan
Hasan Durna, ulusal ve bölgesel yayın organlarını temsilen Yeni Asır’dan,
Metin Akman, radyoları temsilen NET Radyo’dan…

Sandık kuruldu, seçim başladı…

Çabalayanlar, üye taşıyanlar, kapı tutanlar, göz atanlar, burun kıvıranlar, protesto edip çekip gidenler, herkesin listesini bir zarfa koyanlar, enteresan havalarla sandık başını kesenler filan derken zaman doldu…

Önder Varıl 2011’de 131 üyeli DGC’nin 105’inin katıldığı seçimlerde 72 oy alarak seçimi kazanmıştı…

Ümit Varol 3 yıl sonra üye sayısı yüzde 30’dan daha fazla artarak 2014’te 174’de çıkan DGC’nin 140 üyesinin katıldığı seçimlerde 71 oy alarak seçimi kazanmıştı.

Bizdeniz 53 oyda kaldık…
Ümit Varol’a oy veren 10 arkadaşımızı ikna etsek, 2014’te DGC’yi solcular ele geçirmiş olacaktı, Allah korudu…

Hatta bana oy vereceğine kesin gözüyle baktığım ama ilçelerden gelemeyenler,  oy vermek isteyip de işten atılma korkusu yaşayanları da koysak…

Yani tam anlamıyla anneannemin bastonu olsa hesapları…

Listesinde 24 isim bulunan Tahir kardeşim de 13 oy aldı…

O akşam bana gelen bir telefonda, Tahir kardeşimin kendisine “Sedat Kurt’un oylarını nasıl böldüm ama” dediğini söylese de ben buna hiç ihtimal vermedim… Çünkü benim hiçbir meslektaşım sektörün dışında birilerine şirin görünmek için kendi meslektaşına ucuz oyunlar oynayıp, sonra da “Nasıl ama gördün mü ben yaptım” diyecek kadar alçalmaz, alçalamaz!.

Neyse o akşam, Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nin 2. Varol dönemi başlamış ve bu kez başkanlık koltuğuna Ümit Varol oturmuşt…

5 günlük gazete 4 televizyon kanalı, ona yakın haber sitesi, çoy sayıda ulusal ve bölgesel yayın organı ve ajansın bulunduğu 220’e yakın üyesi olan DGC’nin yönetimine Hizmet Gazetesi’nden Ümit Varol ve Mithat Yalçınkaya, Zaman Gazetesi’nden Casim Alan, o an DEHA TV’de çalışsa da görev süresi dolmadan meslekten ayrılıp Ekonomi Bakanı Danışmanlığı görevine geçen Ömer Altıntaş, Pamukkale TV’den istemem yan cebime koycu Adem Erdağı ve Yeni olay’dan Mesut Güler’in yanı sıra DRT’den Arif Zor girmişti…

Varol’lar ikinci Varol döneminde çıraklıktan kalfalığa geçerken asıl kapağı yönetimde değil üst kurul delege listesinde yaptı!..

Yine aynı masada çok oturmuşluğum olan ve yine kişilik olarak gerçekten çok sevdiğim ama gazetecilikle uzaktan yakından alakası olmayacak, milyonları versen uğraşmak istemeyecek matbaacı arkadaşım Salih Civelek’i de üst kurul delegesi seçtik o seçimlerde.

**

Ümit Varol’un ilk icraatı ne oldu biliyor musunuz?
Hani seçimden birkaç ay önce olağanüstü kongrede hayır dediğimiz Ege Gazeteciler Federasyonu var ya!

Denizli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak yapamayınca İzmir İnternet Medyası Derneği üyesi olarak o federasyonun yönetimine girmek!..

Ve ben malı, ikinci telefon şokunu o haberi duyunca yaşadım.

Şimdi tamam yarıştık filan ama birlikte aynı masada bilmem kaç kez oturup sohbet etmişliğim bulunan ve dediğim gibi şahsen de çok sevdiğim Ümit Varol’u telefon ile aradım.

“Abi sen Ege Gazeteciler Federasyonu yönetimine girmişsin. Hem de İzmir İnternet Medyası Derneği üzerinden; öyle mi?” diye sordum; yanıtı gayet kısa ve netti “Senden mi izin alacağım!”..

Kelimelere aldanıp yanlış yorumlamayın bence!..
Aslında hiç istemediği halde bu tarz işlere zorla dahil edilmiş birinin isyankar sözleriydi onlar!..
O vakit daha net anlamıştım!..

DGC, istemediği halde, açıklamalarda altı çizilen “Ümit Varol-Denizli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı” imzasıyla Ege Gazeteciler Federasyonu’na algısal olarak üye yapılmıştı artık…

Yani çok kasmadan söyleyeceğim, bir iki bowling, sinema etkinliği bir de yanılmıyorsam kitap yardım kampanyasının dışında  neredeyse  sıfır etkinlikli bir döneme değil yalnızca, estemediğimiz halde Ege Gazeteciler Federasyonu’na da girmiştik..

Yarışma yok, genel bir toplantı, gazetecilerin sorunlarına yönelik bir merak-sual, bir eğitim çalışması yok!..
Son 3-5 ay Ümit Başkan tamamen bıraktı artık,
yerine her yerde Adem Erdağı!
Toplantılar, etkinlikler, paneller, söyleşiler…

Görev süreleri dolmaya yakın bir dergi çıkardılar, sanırsın başkan Erdağı…

2015 Ekim’inde bir talihsiz kaza yaşadık ve İlyas Haytan’ı kaybettik. İlyas’ın geride kalanları; yani eşi ve çocuğu için DGC olarak yardım kampanyası düzenlendi, karınca kararınca bir destek toplandı ki bu unutulmamalı… Başım üstüne…

1. Varol Dönemi’nde Önder Ağabey sayesinde gazeteler, televizyonlar üç beş kuruş ekstradan para kazandılar ve veya kazandıkları paradan olmadılar en azından ama 2.Varol Dönemi’nde, yani Ümit Varol ile ne yazık ki o bile olmadı…

Duraklama dönemi, artık gerileme dönemine bırakmıştı yerini..

Üstüne üstlük, bana sorarsanız yerel medyaya rakip olan bir dergi çıkarıp, belki ufak tefek medya kuruluşlarına gidecek bütçeye meylettiler…

Bülent Öztürk’ün “Hak ediyor” diye işaret ettiği ve Allah var gazeteciliğine asla laf edemeyeceğimiz bir ağabeyimiz olduğu için, benim hiç çekinmeden oy verdiğim Önder Varol’un dönemi, çok parıltılı geçmeyerek bitmiş, bu kez Önder Varol işaret etmese de onun onayıyla başka birilerinin işaret ettiği Ümit Varol dönemi daha kötü sonuçlanmıştı.

Ümit Varol giderken de, Ege Gazeteciler Federasyon’unun yönetimine, yine aynı akıl dolu hamlelerle girdiğini sonradan öğrendiğimiz Adem Erdağı işaret edilmişti…

Şubat 2017’de bu işaretlemelere bir dur demek gerekiyordu.
Zorlaya zorlaya başkan adayı yaptık Osman Nuri Boyacı’yı…

Ve lanet olası solcular DGC’yi ele geçiriyorlardı ve fakat nasıl ve neden?

DEVAM EDECEK!…

 

Yeni başlayanlar için geçmişten notlar…

Pamukkale Gazeteciler Derneği’ne dair
1999’da Başkanlığını rahmetli Sedat Acar’ın yaptığı Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nin çok işlevsel olmadığına yönelik inancımla, Yeni Asır’ın İzmir’den transferi Büro Şefi Hüseyin Yoldaş tarafından geliştirilen Pamukkale Gazeteciler Derneği projesinde bulundum. Yoldaş’ın dışında ilk kurucu yönetimde İsmail Akça, Engin Ünal, Metin Eltaş, Yalçın Bağbozan, Emin Barıner ve ben bulunduk. Dillere destan bir gazetecilik yarışması düzenleyip, yıllar sonra meslektaşlarımızı heyecana boğduk.

Ama 2000’de “Efendim iki başlılık olmasın, Denizli’ye yakışmaz” deyince abiler, “hayhay” deyip birleşme yolunu tuttuk.

Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nin, kendisine oranla tüzüğü daha yeni ve çağın gerekliliğini karşılayan Pamukkale Gazeteciler Derneği’ne ilhak olmasına,  kısa süre içinde genel kurul yapılarak, bu genel kurulla adının Denizli Gazeteciler Cemiyeti Derneği olarak değiştirilmesine karar verilmişti.

94’te BAYMED’i “Basın Yayın Mezunları Derneği) kuran ve 3 dönem yani 6 yıl başkanlık yaptıktan sonra başkanlığı Kamil Tarakçı’ya devreden Osman Nuri Boyacı, BAYMED döneminde tam gaz eğitim kursları düzenledi.  Aktifti, gençti, işin üstesinden geliyordu ve bu birleşmenin ardından gözler O’na çevrilmiş, genel kurulda Denizli Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı’na itilmişti.

Yüzler kulübüne dair…
Pamukkale Gazeteciler Derneği yıllardır hepimizin özlemini çektiği ama nedense basın teşvik ödülleri kavramından öteye gitmeyen gazetecilik yarışmasını hayata geçirdi. Çeşitli dallarda ödüller dağıttık. Birincilere 100 lira nakit para ödülü de takdim ettik. Kazananlar bir süre “Yüzler Kulübü” olarak anıldı.

Casim Alan’a dair…
Ve fakat Casim Alan bu yolculuğu tamamlayamadı. Zaman Gazetesi Denizli temsilcisi 15 Temmuz sonrası cemiyet yönetiminden istifa etti, daha sonra da yanılmıyorsam Bursa’da gözaltına alınıp, ardından tutuklandı.

Dilerim doğru değildir ama Alan’ın evinde yapılan aramalarda benim ve Osman Nuri Boyacı başkanımızın da aralarında bulunduğu/muz bazı gazetecilerle ilgili çok sayıda bilgi notu çıktığı iddia edildi!..

DGC Dergisi’ne dair…
Denizli Gazeteciler Cemiyeti’ne ek gelir sağlansın diye çıkarıldı dergi 2. Varol Dönemi’nin sonunda.  Cemiyetimize gelir sağlasın diye mi yoksa başkan adaylığını düşündüğü sonradan ortaya çıkan Adem Erdağı, PR çalışması yapsın diye mi anlayamadım…

Dergi’nin içinde “Başkanlar DGC Dergisi Buluşması” diye bir bölüm var.

O bölüme konulan ilk tırnak fotoğraf ne hikmetse başkan olmamasına rağmen Adem Erdağı mesela!.. Diğer tüm tırnak fotoğraflar cemiyet başkanlarımıza ait… Derginin her yerinde neredeyse…

Hadi onu da geçtim, yönetim kurulunuzda Ömer Altıntaş olmasına rağmen, hem de kapakta Bakan Zeybekci’nin soyadını düzgün yazaydınız bari!..

Önümüzdeki bölümde
Denizli Medyası neleri kaybetti?
Neden Boyacı’yı timsahlı dereye ittik?
Boyacı’yı ittik de ne oldu?
Bab-ı Ali Ayaklanması!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı