REKLAMI GEÇ

Little Boy

23 Nisan 2011 Cumartesi

Şimdi duyunca yüzünüzde tebessüme yol açan bir şarkıyı anımsatacağımı umuyorum bir çoğunuza..

Ne zaman duysam seksenlere dönerim… Çocukluğuma…
Bakalım sizde de aynı duygular oluşacak mı?..

Küçük kız, küçük kız!..
Söyle bana neredeydin?
Dün sabah bekledim,
oynamaya gelmedin…

En az birkaç kuşağın ezbere bildiği dizelerdir bunlar..

Rivayete göre yetmişlerde bestelendi…

Takip eden kuşağın çocukları,
onların ebeveynleri
ve sonra birkaç kuşak daha…

Saydığım kuşakların hepsinin ezberindedir bu şarkı… Ama dört kıta olmasına rağmen sadece ilk kıtasıyla…

Bir zamanlar şarkısını dilimizden düşürmediğimiz halde, adını bile merak etmediğimiz bu küçük kızın, doğal olarak, bir önceki sabah, neden şarkıyı söyleyen çocukla oynamaya gelmediğini anlatan dizeleri, nasıl da silinmiş dimağımızdan değil mi?

O da bir şey mi?

Şimdi neleri sildik hafızalırımızdan hep birlikte bir hatırlayalım isterseniz…

**

Önce bir internet penceresi daha açın kendinize. Ve şu kelimelerden biri ya da bir kaçını birden yazın örneğin arama kısmına;

Nick Ut, My Lai, Kim Phuc, Napalm, little boy, ABD

Nick Ut: Pulitzer ödüllü fotoğrafçı.
My Lai: Vietnam’ın bir köyü
Kim Phuc: My Lai’li bir kız çocuğu
Napalm: Kimyasal bir bomba

Amerikan savaş uçaklarının Vietnam’ın My Lai köyü semalarından bıraktığı napalm bombalarının patlamasından dakikalar sonra…

My Lai’den kaçan bir grup çocuk, Pulitzerli Nick Ut’un objektifine takılıyor. Arkalarında cehenneme dönmüş alevler içindeki köy, yüzlerinde korku ve dehşet…

Kaçışan çocukların tam ortasındaki çırılçıplak bir kız çocuğu ise Vietnamda yaşanan bu katliamın sembolu oluyor…

Vücudu yarı yarıya yanmış Kim Phuc adındaki bu Vietnamlı küçük kız, buna rağmen My Lai’de ölen yüzlerce çocuktan daha şanslıydı…

Yürekleri burkan fotoğrafa ulaşmak için arama motorlarına yazacağınız sözcüklerden ‘little boy’a gelince…

O Amerikan bombardıman uçaklarının bıraktığı katil napalm bombalarının üzerinde yazılıydı…

Little boy…
İngilizceyi su gibi bilmenize gerek yok..
Size bir şey çağrıştırıyor mu?

**

Gelelim, hafızalarımıza kazımamız gerekirken, hafızalardan kazıdığımız bir başka fotoğrafa…

Bu kez internetten şu sözcükleri aratın..

Atom, Hiroşima, Sadako Sasaki, Kağıt Turnaları,

Karşınıza çıkan 12 yaşındaki bu kız çocuğu Amerikan’ın Hiroşima’ya attığı atom bombasının etkilerinden dolayı ölümcül bir hastalığa yakalandı… Vücüdu nükleer yüklüydü..

Japon geleneklerine göre renkli kağıtları katlayarak eğer bin tane turna kuşu yaparsa, dileğine kavuşacaktı…

O ancak 644 tanesini yapabilmişti..
Öldüğünde 645’inci turnanın yarısı, avuçlarının arasındaydı…

**

Peki Muhammed Al-Durra ne anlam ifade ediyor sizin için?

O görüntüleri görünce, birçoğununuzun vereceği tepkiyi hayal edebiliyorum…

Babası Jamil Ad-Durra’nın arkasına saklanmış, korku içinde ağlarken tanımıştık Filistinli Muhammet’i, İsrail askerleri tarafından vurulmadan saniyeler önce…

Kanımız donmuştu…

**

Eliniz değmişken vicdanınıza, Jean-Marc Bouju’nun Irak’ta çektiği bir fotoğrafı da bulun hazır…

Amerikanın Irak’ta oluşturduğu esir kampında görüntülediği başına çuval geçirilmiş bir baba, bağrına bastığı oğlu ve hürriyetlerini kısıtlayan tel örgüler, bir tek fotoğraf karesinde çok şeyi anlatıyordu….

Kendisi bir fransız olan Bouju, belli ki yaşanan insanlık dramına fransız kalmamıştı…

**

Fazla uzatmayalım…

Kendi çocuklarının geleceği için,
afrikalı,
ortadoğulu,
uzak asyalı çocukları
gözleri kırpmadan katleden
ileri demokrasi mucidlerinin
ve Türkiye’deki uşaklarının,
patlıcan oyar gibi
her geçen gün içini
biraz daha oyduğu
‘ulasal egemenliğimizi’
ve dünya çocuklarının bayramını
kutluyoruz hep birlikte..

Eh ne diyelim..
Bayramınız kutlu olsun…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı