REKLAMI GEÇ

NAZIM

2 Haziran 2011 Perşembe

Halk edebiyatına sorarsan;
mesneviye verilen ad…

Edebiyatçıya sorarsan;
üç dönemi var…

İslamiyet’ten önce
sagu ve koşmada,

İslamiyet’ten sonra
halk ve divanda
çeşitlenmiş…

Bugüne sorarsan;
serbesttir, nazım…

Ritimdir…
Vurgudur…

TDK’ya sorarsan;
Şiirleri ritmik bir vurgu içinde
hizaya sokan,
dize, beyit
ve koşu şeklinde görülen
bir deyi kılığıdır…

Anlaşılamaz!..
Anlaşıla-bilemez!..

Haritacıya sorarsan;
Bugünün tanımını ortaya koyar,
geçmişi iyi etüt eder,
yarını tahmin eder,
buna göre yol gösterir,
bir imar planıdır…

Ağabeydir, pusuladır Nazım!..

Sağcıya sorarsan;
kızıl komünist…

Solcuya sorarsan;
devrimci, sosyalist…

Takunyacıya sorarsan;
açılımdır yalandan…
ezberi kolay,
benimsemesi zor birkaç dizedir..

Şaire sorarsan;
bir çınar ağacıdır Nazım..
sarı sarı yapraklarında,
dallarda insan siluetleri..

Şiirdir…
Altında yatan histir…

Hissiyattır, sahibini anlatır..

Sahiplenmektir bir ülkeyi…
Asya’dan Avrupa’ya
bir kısrak başı gibi uzanan…

Aşktır..
Özlemdir…
Direniştir…

Hapishanedir…
Zorunlu bir kaçış,
dikenli bir teldir,
hasret hasret
boğazına takılan insanın…

Karşı yakadan duyulan
memleket
ve ‘canım oğlum Memed’
evlat özlemidir…

Aşka sorarsan;

Öncesinde
kıpır kıpır bir bekleyiş…

Sırasında,
en güzel ifadesidir bakışların,

Sonrasında,
yaradır, kanatır…

1918 yazında,
Kadıköy’de yazılan
şu dörtlük gibidir;

Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin…

ki Nazım’ın da yüreği,
ayrılığın ardından herkes gibidir…

Sevdanın tam ortasında
dizelerine sığındığın liman…

Marjinal konserlerde,
yasaklı bir şarkıdır Nazım…

Ve…
gece leylak ve tomurcuk kokar,
Hasan Hüseyin Korkmaz’ın söylediği gibi…

Ve Haziran’da ölmek zordur…

(Nazım’a…)

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı