REKLAMI GEÇ

RAMAZANOĞLU MU ZEYBEKCİ Mİ?

15 Mart 2016 Salı

1950’lerin başıydı…

Filinta gibi giyinmiş, o özel günün hatrına fotoğrafçıya poz vermişlerdi…

Onlar Denizli Belediyesi’nin ilk iki otobüsünün şoförleriydi…

Cafer Apa aktif solcuydu…

İlerleyen dönemlerde İşçi Partisi İl Başkanı bile oldu…

Apa’nın aksine Niyazi Bostancı Adalet Partili’ydi

Ancak Apa gibi aktif siyasetten ziyade bir gönüllüydü…

Adalet Partisi’ndeki görevi delegelikten öteye gitmedi…

Denizli Belediyesinin tarihe geçen bu iki şoförü aynı dönemlerde memurluktan kazandıkları parayla konut edinmeye karar verdi…

Ozan Saraçoğlu ve Yüksel Kaşıkçı tarafından 1970’lerde yaptırılan ve hatta eski Belediye Başkanı ve Denizlihaber.com köşe yazarlarından Ziya Tıkıroğlu’nun kontrolörlüğünü üstlendiği Emek Sitesi’nden birer daire aldılar.

60’lar 70’ler onları farklı siyasi görüşte olmalarına rağmen ayırmadı…

Çocukları Emek Sitesi’nin 90 küsur metrekarelik evlerinde büyüdü…

Niyazi Bostancı, tek maaşla 3 kızı ve 1 oğlunu okuttu…

Yetmedi burslar, krediler 4 çocuğunun eğitimi için bulundu…

Her biri üniversite mezunu oldu…

İş hayatlarına atıldı…

Cafer ve Niyazi’nin iki oğlu, akrandı…

Babalarının yolundan gittiler…

Aynı avluda büyüyen Çetin ve Yaşar’ın aralarındaki sıkı dostluk, farklı siyasi görüşten olmalarına hiçbir siyasi dönemde bozulmadı…

Çetin Apa Denizli iş dünyasının başarılı profesyonellerinden biri olarak CHP’de siyaset yapmak istediyse de kronik CHP yapısı buna müsaade etmedi…

Yaşar Bostancı da tıpkı babası gibi sağcı kimliğini seçmen düzeyinde tutup aktif siyaseti tercih etmedi.

Bostancı ailesinin kızları da babalarının izlerinde yürüyüp, güçlü sağ kimliklerine rağmen aktif siyasetten tanık oldukları acı tecrübeler nedeniyle uzak durmaya gayret gösterdi…

Peki ne zamana kadar?

Yakın bir dostluk ve kader birliği nedeniyle, doktor olan abla Sema Ramazanoğlu’nun kendini bir anda siyasetin içinde bulmasına kadar…

Ramazanoğlu, Erdoğan’ın AK Parti’yi kurma hazırlığındaki ilk anlarından itibaren sürekli olarak yanındaydı.

AK Parti Kurucular Kurulu üyesi olan Ramazanoğlu, kelimenin tam anlamıyla uzun yıllar milletvekili bakan gibi unvanlara karşı direndi…

O mutfakta olmayı tercih etti..

Parti içinde farklı kurullarda görev aldı, Başbakan danışmanlığı yaptı… AK Parti’nin ortaya koyduğu kısa, orta ve uzun vadeli politikaların üretilmesinde emek verdi…

Kardeşi Selma Aliye Kavaf’ı siyasete özendirdi…

Başarılı bir eğitimci olan Kavaf, kısa süre içinde kendini gösterdi ve yoğun çalışma azmiyle Kadın Kolları Genel Başkanlığı’na kadar yükseldi…

Erdoğan’ın önüne Kadın Kolları Genel Başkanı sıfatıyla seçilebilecek düzeyde parti içinden onlarca kadın üye koydu…

2007 genel seçimlerinde oldukça donanımlı kadınlardan oluşan o listeden birçok isim kendisi gibi Türkiye Büyük Millet Meclis’ine girdi…

Denizli’nin ilk kadın vekili, takip eden süreç de ise ilk kadın bakanı oldu…

Ramazanoğlu’nun kendi gibi doktor olan eşi Mehmet Yıldırım Ramazanoğlu da memleketi Kahramanmaraş’tan 2011 Genel Seçimleri’nde milletvekili olarak TBMM’ye girdi…

3 dönem kuralı, değişen siyasi atmosfer, yeni konjonktürel mevzular nedeniyle hem Erdoğan, hem de Davutoğlu’nun isteğiyle ilk kez mutfaktan ayrılıp Denizli Milletvekili adayı gösterildi.

Adaylık sürecinde kendisine destek olması için görevlendirilen isimlerden tutun da Ramazanoğlu’nun satır aralarında verdiği mesajlara kadar birçok işaret, aslında bu durumun bir vekillikten daha ziyade bakanlık görevlendirilmesi olduğunu da ap açık orta koyuyordu…

1 Kasım seçimlerinden sonra; seçim sonrası kurulan kabinede görev alan ilk Denizlili Bakan olarak tarihe geçti…

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ramazanoğlu’nun hikayesi de bu açıdan bakıldığında baştan aşağı bir başarı hikayesi olarak önümüzde duruyor…

Yırtık donlu fotoğrafı olmasa da alkışı hak eden bir kariyerle Denizli siyasetinin buz gibi gerçek, sağlam ve örnek bir ismidir Dr. Sema Ramazanoğlu…

AK Parti’nin ablası,
Türkiye’nin yeni göreviyle
Devlet anasıdır aslında…

Kartların yeniden karıldığı AK Parti Denizli teşkilatındaki arkadaşlara naçizane benden bir öneri;

“Zeybekci’nin mi Ramazanoğlu’nun mu yanında olmalıyım” sorusunun yanıtını arayacaklarına, kulağa küpe şu atasözünü hiç unutmasınlar…

Filler tepişir, çimenler ezilir…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı