REKLAMI GEÇ

Takım elbise üzerine bornoz giymek!

11 Mart 2014 Salı

Geçtiğimiz hafta 6 Mart Dünya Türk Havlu ve Bornoz Günü kutlandı. Başta Ekonomi Bakanı Zeybekci olmak üzere protokol üyeleri Delikliçınar Meydanı’nda bornozları giyip arz-ı endam eyledi. Maksat, Denizli’nin tanıtımına katkı vermek, bugünü uluslararası düzeyde gelir getirici bir festivale dönüştürmekti. 

Peki amacına ulaştı mı?
O günlük için evet!
Etkinliğin ulusal haber kanallarında yer alma sıralamasına bakınca, geçtiğimiz yıldan daha çok ses getirdiği ortada!
Çünkü; 6 Mart Bornoz ve Havlu Günü’nün en renkli karesi kabul edelim ki, salsa yapan pantolon üstüne bornoz giymiş dansçılar değil, takım elbise üstüne bornoz giymiş bir bakandı.
Biliyorum. Sosyal medyada en çok bu tartışıldı.

Takım elbise üzerine bornoz giyilir mi?
Valla ben giymem de..
Ancak unutmayalım ki, bu tanıtıma dayalı sembolik bir gösteri.
Şimdi itirazlarınızı duyar gibiyim:
“Takım elbisenin üzerine bornoz giymek, Sultan Süleyman’a Rolex kol saati takmaktır”
Haklı olabilirsiniz DE…
Yer: Delikliçınar Meydanı,
Bornoz giyecek kişiler: Bakan, milletvekili, vali ve oda başkanları olunca iş değişir tabii..
Önümüz de bir yıl var.
İşte size ödev! Hayal gücünüzü çalıştırın.
Nasıl bir 6 Mart Havlu ve Bornoz Günü hayal ediyorsunuz.
Bu arada Sadık Çaputçu’nun önerisi de hiç fena fikir değil.
Bir de buna benzer boğa güreşleri vardı dimi?
Bu konu daha çok su kaldırır..

ic-1

Havlu kralı olursa havlu günü de olur!

Gelelim “Bu havlu ve bornoz günü nerden çıktı?” diyenlere.
Demeyin efendim, demeyin!..
Bu günü oldukça isabetli ve çok gecikmiş bulduğumu söylemeliyim.
Çünkü bu şehir yıllardır karnını havlu ve bornozdan doyuruyor. 50 bin kişi, aileleriyle birlikte 200 bin kişilik istihdamın kaynağında havlu ve bornoz yatıyor. Bugün Denizli’den 150 ülkeye havlu ve bornoz ihracatı gerçekleşiyor. Denizli’den yapılan ihracat kalemlerinin başında havlu ve bornoz ilk sırada yer alıyor.
Demek ki neymiş?
Denizli ekmeğini “havludan” çıkarıyormuş.

Gelelim tarihine..
Çok, çok eskilere gidip, sizi baymak istemem. Osmanlı döneminde Buldan’da üretildiğini bilin yeter.
Bir görüşe göre “Osmanlı sarayına havlular Buldan’dan gitti.”
Bir görüşe göre de, “Saraydaki havlular has be has Bursa havlusudur”
Biz tarihçileri tartışmalarıyla baş başa bırakalım ve daha yakınlara, 1950’lere gelelim:
O yıllarda havlu üretimi Buldan ağırlıklıdır. Şehir merkezinde 1-2 üretici vardır, onlardan biri de Fikret Kiraz’dır.
1953’te Bursa’ya dokuma ustası olmaya giden Besalet Küçüker dönüşünde havlu tezgahının başına oturur ve dört ay boyunca Bursalı ustadan öğrendiklerini havlu üzerinde dener. O dönem havlu üzerine “Yeşil Bursa “yazmak çok meşhurdur. Ancak Küçükerler para kazandırmadığı için üretimden vazgeçerler.İlk bornozu 1975 yılında Bursa’dan kendisine hediye edilen bornozu taklit ederek yaptığını anlatır Besalet Küçüker, ama gerisini getirmez.
1978 yılında Denteks kurulur. Buldan’daki üreticilerle fason çalışırlar. Havlu dokunur, Vilayet karşısındaki Denteks binasında dikişleri yapılır ve paketlenip iç piyasaya satılır.
1980’lere kadar havlu üretimi birkaç kişinin elindedir. Yaşar Kiraz, Denteks, Küçüker.
O sıra en büyük onlardır ama onların da kapasiteleri oldukça düşüktür.
24 Ocak kararlarının ardından Turgut Özal’ın ihracata getirdiği kolaylıklar ve teşviklerle birlikte ihracat atılımı başlar.

Kadir Uslu, Besalet Küçüker, Aycan Çakıroğulları ve İhsan Kavşak ellerinde numune bavulları Avrupa kapılarına dayanır. Avrupalı kumaş numunelerine bakmaz bile, havlu isterler. İlk havlu ihracatını Kadir Uslu yapar, Hollanda’ya bir kamyon dolusu havlu gönderir. O işten zarar etse de, sonradan iyi paralar kazanıp işleri büyütür. Organize Sanayi’de dört fabrikanın patronu, havlunun da kralı olur.
Basın ona Havlu Kralı adını yakıştırır. O gün bu gündür öyle anılır.

Şimdi bağlamak istiyorum:
Denizli’nin havlu kralı olur da, havlu günü olmaz mı?
Olur işte! Hem de bal gibi oldu.
Nasıl ki, bu müteşebbis ruh 30 yıl önce havlu kralı çıkardıysa, günümüzde de havlu gününü yarattı.
Görünen o ki, birinci kuşağın rolünü ikinci kuşak devralmış.
DETGİS Başkanı İsa Dal bu role kendini kaptırmış, ikinci kuşaktan. 6 Mart Dünya Türk Havlu ve Bornoz günü de onun icadı!
Eksiklikleri olsa da şahane bir fikir.
DETGİS’teki gençlere baktığımda onlarda birinci kuşağın müteşebbis ruhunu görüyorum.
Birinci kuşak el yordamıyla buraya kadar geldi. Ancak günümüzde bu geçerli değil.
Gençler moda, tasarım, teknik tekstille mesafe alacak.
Şimdiden bunun ipuçları da var.
Meraklısına not:
DETGİS 2000 yılında Esat Sivri, Nihat Zeybekci ve Mustafa Kaynak’ın da aralarında bulunduğu tekstilciler tarafından kuruldu.

ic-2

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı