REKLAMI GEÇ

BENİMSEMEK

23 Temmuz 2018 Pazartesi

Adopt İngilizcede “benimsemek” demekmiş. Yani kendin gibi hissetmek, senin gibi hissetmek.

Adopted ise evine almak, ihtimam göstermek, ona iyi bakmak anlamlarına geliyormuş.

Yaygın anlamı ise “evlat edinmek”

3 yıl önce, kuzenimi ziyarete Kanada’ya gitmiştik oğlumla. Birkaç hafta kaldık. Yollar çok geniş, tertemiz ve düzenliydi. Bir başka şehre doğru giderken, yol kenarında bir levha dikkatimi çekti;

“Bu yol evlat edinilmiştir!“ Ve altında evlat edinenin ismi.

Bildiğin evlat edinmişler yolu. Yolun o kadar kilometresinin tüm bakımlarını, temizliğini evlat edinen kişi ya da kuruluşlar yapıyor. Yani benimsiyorlar, kendilerinden hissediyorlar.

Vay dedim, vay!

Benimseyememek, ötekileştirmek, bana necilik, benden sonra tufan, kim bakarsa baksıncılık!

Hele hele son dönemlerde nasıl bir ters hayat felsefesi haline geldi. Buna ne kadar hayat ve felsefe denebilirse artık!

Hiç olmazsa torunlarına anlatmak için bile insan, başka hayatlara parmağının ucuyla olsun dokunamaz mı?

Benimsemek !
Terkedilmiş bir günahsız çocuğu,
sokakta yiyecek bulamadığı için bir deri bir kemik kalmış minicik bir kediyi,
itilip horlanmaktan gözlerini kaldıramayan masum bir köpeği,
susuz kalmış, boynunu bükmüş bir fidanı
kanadı kırılmış bir kuşu
benimsemek!

Çocukluğumda, babaannem ve kardeşleri köyde tarlalarına yardım eden ailelerin, güçlükle baktıkları çocuklarından birini eve alırlardı. Evin insanı olurdu o çocuklar. Hem büyüklerin ellerinden tutarlar, yardımcı olurlar, hem okullarına giderlerdi. Aileleri ziyarete gelirdi, onlar ailelerine giderlerdi. Hepimizin ablasıydı o çocuklar. Biz hiç anlamazdık başka aileden olduklarını. Asla sofraları ayrılmaz, kendi çocukları ne giyerse, onlar daha güzelini giyerlerdi. Ve bu çocuklar istedikleri kadar okurlar, meslek sahibi olurlar, evlenecekleri zaman çeyizleri tam tekmil düzülür ve o evden gelin giderlerdi. Büyükler rahmetli olana kadar da ellerini büyüdükleri evden çekmezler, her an yanlarında olurlardı.

Her iki taraf da birbirini “benimserdi”
Ha bir de evlerinde kedi hiç eksik olmazdı.

Nereden çıktı bu muhabbet ederseniz, hiç aklımdan çıkmamakla beraber, dört aylık şirin mi şirin minik bir sokak kedisini evlat edinmemden çıktı.

Efes artık bizim ailemizin bir üyesi. Biz onu benimsedikçe, o da bizi benimsedi. Evde kendini güvende hissetti ve hayatımıza can kattı, bizim ona can katmamızdan kat be kat fazla!

Sorumluluk derseniz, evet tabii ki var. Ama sorumsuz sevgi, sorumsuz hayat olur mu?

Sokaklar Efes gibi minicik çaresiz canlarla dolu. Her gün bir araba çarpıp o minik kalplerini acımasızca durduruveriyor. Doğal ortamlarını ellerinden aldığımız için, şehir hayatına uyum sağlayamıyorlar.

Bir canı benimsemek
Bir cana can katmak!
Çocuk
Kedi
Köpek
Kuş
Çiçek
Bir şekilde nefes alan her canlı benimsenmeyi hak ediyor.
Yolları evlat edinmiş insanlar ben daha ne diyeyim!

Deneyin, hayatınızın nasıl canlandığını fark edeceksiniz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı