REKLAMI GEÇ

KOLTUK ALTTAN KAYARKEN…

25 Haziran 2014 Çarşamba

Lokanta ne kadar lüks olursa olsun hesap ödemeden giden müşteriler de oluyordu. Patron ve şef garson bu yüzden gece kapanış saatlerinde özen gösteriyorlardı bu tür kaçaklar olmasın diye. O gece de bütün hesaplar çıkarıldı masalara istendikçe götürülmek üzere. Hepsi alındı hesapların ama yedi numara nereye kayboldu birden. Lokantadan çıkan herkes önlerinden geçer aslında. Ama adam sır oldu birdenbire. Halbuki çok da içmişti bu gece. Patron: Bu adamı gözüm tutmuyor demiştim sana. Diye söylenmeye başladı. Neyse şehir küçüktü nasılsa gelirdi bir gün.  Masaları toplamaya başladılar.  Sıra üstlerindeki beyaz örtüleri almaya gelmişti. Şef gözlerine inanamadı manzarayı görünce. Yedi numaradaki adam masanın altında yatıyordu. Öyle çok içmişti ki masanın altına kaymış. Kimse de farkına varamamış. Gülmeye başladılar. Onların gürültüsüyle uyanan adamın şaşkınlığı bir kez daha kahkaha patlatmalarına neden oldu. Garsonlar koluna girip dışardaki taksi durağına kadar götürdüler adamı. Adam sandalyeden kaymıştı. Onlarsa hesabı ödememek için kaçtığını sanmışlardı. Adeta saklanmıştı adam beyaz masa örtülerinin altında. Evet adam sandalyeden kaymıştı.

Yirmi altı yıldır o okulun müdürüydü adam öğrencilerinin çocuklarını bile mezun etmişti. Adı çalıştığı okulla birlikte anılıyordu. Bu oda bu makam bu okul onun her şeyiydi. Çocuklarının, eşinin ve yakınlarının: Yeter artık emekliye ayrılmalısın. Sözleri ona hakaret gibi geliyordu. Ne güzel çalışıyordu işte.  Müdür yardımcıları çok iyi çalışıyordu. Ona bir iş düşürmüyorlardı. Belli saatte geliyor, canı istediği zaman gidiyordu. Müdürdü o. Koca okulun müdürü. Okulunu çok seviyordu. Hele kendisine Müdür Bey denmesinden çok hoşlanıyordu. Kem sözlüler zamanında çok konuşmuşlardı arkasından. Neymiş efendim. “Öğretmenliği becerememiş de müdür yapmışlar onu.” Geçiniz efendim geçiniz. Kıskanç, çekemeyen öğretmenlerin iftirasıydı o. O yıl gelen müfettişle kavga etmeseydi o başarısız raporu da çıkmayacaktı aslında. Gıcık herifin tekiydi zaten. O bu kentin en meşhur en eski müdürü. Müdür dendi mi ilk akla gelen kişi o.

Şimdi nereden çıktı bu değişiklik. Her şey ne güzel gidiyordu. Yok efendim dört yılı tamamlayan müdürlerin görevleri bitecekmiş. Kazanılmış hakkını nasıl alırlar elinden anlayamıyor bir türlü. Şimdi diken üstünde oturuyor. Milli Eğitim’den gelen her mail onu heyecanlandırıyor. Kimlere gitmeli, kimlerle konuşmalı bilmiyor. Kendi zamanından kimse kalmadı ki zaten. Şimdikiler hepsi yeni yetme. Bari okullar açılıncaya kadar kalsa bu görevde. O zaman emekli olur.

Bir koltuk daha kaydı. Adam koltuksuz kaldı.

Bu yazdığım müdür tipi yok mu? Var. Ama yönetmelik kararname çıkaracak kadar çok değil sayıları. Ne kadar savunulursa savunulsun amaç yönetici koltuklarına kendi adamlarını kendi yandaşlarını oturtmak. Çıkan yönetmelik ve yönetici seçme kriterleri bizim tezimizi doğrular nitelikte.

Bekleyip göreceğiz neler olacağını. Koltuklarını koruma telaşıyla her türlü kılığa girenleri, yeni güzel koltuklar kapmak uğruna olduğu gibi görünmeyenleri ve onuruyla bırakıp gidenleri göreceğiz.

Benim düşüncem öğretmenler öğretmenliğini yapsın. Yöneticilikleri o okullardan mezun olanlar yapsın. Yönetici yetiştiren bir sürü üniversite var.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı