REKLAMI GEÇ

BİR ADIM DA SEN AT

27 Ağustos 2018 Pazartesi

Özel günler ya da dönemlerde pencere önüne kırmızı ya da sarı çiçek koymak, yok olan bir geleneğimiz. Sarı çiçek konursa evde hasta var demekmiş. O sokakta yaşayanlar ve oradan geçenler sarı çiçeği görünce gürültü etmez, bağırmaz, hatta yüksek sesle bile konuşmazlarmış. Pencere önüne kırmızı çiçek konursa bu evde gelinlik kız var demekmiş. Özellikle sokakta dolaşan gençlerin konuşmalarına dikkat etmesi istenirmiş. İncelik, sosyal nezaket bu olsa gerek.

Nereden nereye geldik…

Mahalle ortasında düğünler, gece boyu müzik ve korna terörü. Öyle ya “ben sünnet yapıyorum, ben kızımı-oğlumu evlendiriyorum; kimin hastası var, kim dertli, kim yatıp uyuyup sabahın köründe işe gidecek? Bana ne? Ben düğünümü yaparım” kafası ne kadar doğru?

Düğünler toplumumuzda önemlidir. Hem sosyal ilişkiler pekişir hem de dayanışma gelişir. Her bir şeyin değişip başkalaştığı iller, ilçeler artık sayısız salona sahip. Düğünler de katılımcıların rahatça eğlendiği, diğer insanların da huzurla evinde oturduğu geceler elbette ki en doğrusu.

İslam’da gösteriş, abartı, başkalarına rahatsızlık vermek, yaptığını başkalarının gözüne sokarak ben daha çok Müslümanım demek hiç de makbul değilken evinde okuttuğu mevlidin sesini megafonla, hoparlörle tüm mahalleye yayınlamayı uygun görmek ne kadar doğru? Bir yanda sevap peşinde olup diğer yanda başkalarının hakkına, hukukuna tecavüz etmek ne kadar doğru?

Kamu denetimi konusu ayrı bir muamma. Denetimi yapmakla görevli kurum ve kişilerin tavrıysa son derece ilginç.

Yüksek sesle yayın yapanları doğal gidişatta denetlemesi ve ceza uygulaması gerekenler, bu işi şikayet olmadığı sürece yapmıyor. Yani görevini yapmıyor. Daha da ilginci şikayet edildiğinde bile ceza uygulamayıp yalnızca uyarı yapıldığından (oysa çevre yasalarına göre ağır cezalar mevcut) ses duvarlarını parçalayan davranışlar katmerli biçimde teşvik ediliyor.

Kent yaşamının, toplumsal yaşamın en temel kuralı olan çevreyi rahatsız etmeme de yasayla belirlenmiş ceza yaptırımı olmasına karşın, denetim ve ceza olmadığından kural olmaktan çıkıyor. Kural olmadığını görenler hemen ardından egzozlarını bağırtıyor, araçlarını gezici diskolara çeviriyor.

Bu sesten rahatsız olanların önemli bölümü de ben göze batmayayım, benden bilinmesin, bir ben mi kaldım gibi nedenlerle toplumsal ve insani görevlerinden maalesef kaçınıyor.

Huzur ve saygı değerlidir. Ona sahip çıkmaksa insanların doğal, yetkililerin yasal görevidir.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı