REKLAMI GEÇ

BİR ŞEHİR

18 Haziran 2018 Pazartesi

Çocukluğumun, gençliğimin geçtiği kent, kent ama…
Her yıl gittiğim kente bayramı geçirmek, eş dost ve akraba ziyareti için gittim.

Sazova Bilim, Sanat ve Kültür Parkı, tam 400.000 metrekare (400 dönüm).
Kentpark, yapay kumsalı olan park, tam 270.000 metrekare ( 270 dönüm).

Her iki devasa park da kent merkezinde. Balmumu Heykel Müzesi, Odunpazarı Tarihi Evleri, Kent Merkezinde Porsuk Nehri’nde gondol sefası, kentin her yerine serpiştirilmiş heykeller, tümüyle ağaçlandırılmış yemyeşil caddeler, sokaklar. Neredeyse tüm mahallelere ulaşan tramvay hatları.

Selçuklu ve Osmanlı’dan kalan, çok da iyi korunmuş camiler, yapılar. Cumhuriyet’in sembolü 70-80 yıllık onlarca pırıl pırıl bina. Tüm bunların yanında Eti Gıda San. ve Tic. A.Ş. Tusaş Motor Sanayii A.Ş. Modern Oluklu Mukavva Amb.San.Tic. A.Ş. Peyman Kuruyemiş Gıda, (TÜLOMSAŞ), Sarar Giyim Tekstil Enerji Sanayi ve Tic. A.Ş. gibi Türkiye ilk 500’e giren büyük işletmeleri, sanayi kuruluşları.

Bu kente her gün onlarca otobüs dolusu ve yakın illerden yüzlerce özel araçlarla, trenlerle binlerce yerli turist geliyor. Kentte hep bir bayram havası, esnaf mutlu, kentli mutlu, gelenler mutlu. Onca kalabalık olan yerlerde bir huzur, sevinçli bir atmosfer var.

M.Ö. 3000’lere giden kent tarihine bakınca Frigya, Hitit, Bizans devletlerin hüküm sürdüğü görülen kent, 1176’da Selçuklular tarafından alınıp Türk yurdu yapılmış. Kentin merkezindeki Alaeddin Parkı’nın içindeki yığma tuğlalı minaresiyle Alaeddin Cami’nin yapım yılı 1267’dir, değişik dönemlerdeki onarım ve yenilemelerle günümüze ulaşmış ve korunmaktadır.

Kentin birçok yerinde çocukluğum halen yaşıyor. Küçükken gittiğim hamamlar, pastahaneler, parklar ve hatta birçok eski lokanta, mağaza aynen duruyor. 1980’lerde çiğbörek yediğimiz Papağan aynı yerde ve aynı tatla çiğbörek yapıyor (tek fark, çiğbörek almak için sıraya girmiş onlarca insan), bozacımız aynı yerde, aynı güzel bozaları ikram ediyor. Çocukluğumuzun, gençliğimizin anılarını yaşatan binalarda, mekanlarda olabilmek, bunu çocuklarımıza göstermek, gösterirken çocuksu hazlar yaşamak, anlatılmaz çok güzel duygulardır.

İnsanlar tarihleriyle vardır, kentler, köyler yaşanmışlıklarıyla güzeldir, anlamlıdır. Bu tarihi ve bu güzellikleri korumak ciddi bir insanlık görevidir.

Çocukluğumuzdan, gençliğimizden ve nihayet tarihimizden kopar, ayrı düşürsek kendimizden kopar ve her şeye yabancılaşırız. Yabancılaşmış insanlar mutsuzdur. Yaşadığımız yerleri, adına modernleşme denen soğuk betonlaşmaya, yaşadıklarımızı adına gelişmişlik denen yapay ilişkilere feda etmemeliyiz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

nurdoğan   -  Bağlantı 20 Haziran 2018, 23:25

YAZILARINIZI SÜREKLİ TAKİP EDİYORUM.COK GÜZEL KONULARA VURGULAR YAPİYORSUNUZ,CESURCA ,MERTCE,KALEMİNİZE YUREĞİNİZE SAĞLIK.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı