REKLAMI GEÇ

BİZ MARS’A GİTMEK İSTEMİYORUZ

30 Nisan 2018 Pazartesi

CNN Türk’te bir program, programda konuşanlar Prof. Canan Karatay ve Dr. Ümit Aktaş. Programı sosyal medyada gördüm ve programın bir bölümünü izledim, dinledim. Sağlık sorunları ve modern tıp hakkında ciddi ithamlar var. Konuşmacılar günümüz tıbbının ilaç firmalarının etkisinde, yönlendirmesinde olduğunu söylüyorlar. İlginçtir, tıp fakültelerinin (yalnız bizde değil dünyanın büyük bölümünde) müfredatlarına ilaç firmalarının müdahale ettiğini hatta tıpta öğretilenlerin, eğitimin doğrudan ilaç firmalarınca belirlendiğini söylüyorlar. Dolayısıyla tedaviler (!), verilecek ilaçlar da firmaların isteğine göre belirlenmiş oluyor.

Son yıllarda insanlara boşuna kollestrol hapları içirdiler (kimi tıp doktorları bu iddiayı ısrarla destekliyor), aşıların bir bölümünün gereksiz ve yalnız kazanç amaçlı, boş yere MR, tomografi çekiliyor, gereksiz tahliller yapılıyor, her önüne gelen ameliyat ediliyor gibi sayısız tartışma ve yakınmayla her gün karşılaşıyoruz. Bunlarla yukarıdaki programda söylenenler birleştirildiğinde insan ürküyor.

Fitoterapi, Homeopati, Mezoterapi, Proloterapi gibi tamamlayıcı tıp alanlarının tamamlayıcılıktan çıkıp ana tedaviye doğru ilerleyişine şaşırmamak gerekiyor. Modern tıp dediğimiz iyileştirme alanının kaybettiği güven, farklı iyileşme, iyileştirme yöntemleri ve anlayışlarının yolunu açıyor. Bu farlı yollardan birini izleyen ve çok da olumlu sonuç alanlardan biri olarak yeni arayışların (aslında eskiden beri olup da unutturulan, önü kapatılan) son derece yerinde olduğunu söylemek durumundayım.

Çok yakınım olan bir tıp doktoru, uzun yıllar modern tıp alanında hizmet ettikten sonra uzun zamandır ilgisi olan fitoterapiyi araştırırken Homeopati’yle tanıştı ve bir Homeopat olma yolunda eğitime başladı. Halen dünyanın dört bir yanından gelen ve Türkiye’de tanınmış (hemen hepsi tıp doktoru kökenli ) Homeopat’lardan ders alıyor.

Yıllardır yaşadığım ve sayısız ilaçla çözüm bulamayıp Homeopatiyle (hem de hiç denecek bir bedelle) çözüm bulduğum kendi deneyimime bir başka yazımda geniş biçimde yer vereceğim.

İnsanın insana büyük zararlar vermesi, insanın insanı derin mutsuzluklara, huzursuzluklara sürüklemesi, dünyamızda diğer tüm canlılardan en farklı yanımızdır. İyiliği, doğruluğu nihayetinde erdemi ortaya koymuş insanın bu durumunu anlamak oldukça güç. Dünyanın, diğer tüm canlılara (biz havayı, suyu, toprağı mahvetmezsek) yettiği gibi insana da yeteceği ortadadır.

İlk çağda, orta çağda, yeni çağda olmayan teknolojinin, eğitimin, uzmanlıkların olduğu günümüzde yok olan bir şeyler var. Bir an önce kaybedeceklerimize sarılıp kaybetmemek, kaybettiklerimizi bulup yerlerine koymak artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Mars’ta yeni bir uygarlık kurmanın peşinde koşmak yerine elimizdekine sahip çıkmak insan çoğunluğunun yararınadır, şayet Mars’a da ancak bizi aldatıp elimizde ne var ne yok alanlar gidecektir. Elimizdekileri de, değerlerimizi de çar çur etmekten vaz geçmeliyiz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı