REKLAMI GEÇ

KÜRDİSTAN REFERANDUMU

15 Haziran 2017 Perşembe

Türk Dünyası sınırları çizilemeyen bir kültür coğrafyasıdır. Günümüzde Türk kültürünün yaşandığı ve nüfuz alanımız içerisinde bulunan yaklaşık 300 milyon nüfuslu bölgeye Türk Dünyası denmektedir. Bu bölgede uzun süredir kullanmaktan imtina ettiğimiz ve bir türlü stratejisini oluşturamadığımız tarihten gelen ve uluslar arası hukuktan kaynaklanan haklarımız ve söz söyleme yetkimiz vardır. Bu bölgelerden birisi de geçmişte Gökyurt veya Türkmeneli dediğimiz daha 95 yıl önce bir vilayetimiz olan Musul Kerkük topraklarıdır.

Barzani Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti kuracağını ve bunu meşrulaştırmak, dünyanın desteğini almak üzere 25 Eylül 2017 tarihinde bağımsızlık referandumu yapacağını açıklamıştır.

Türkiye birçok konuda olduğu gibi anında konuşmuş fakat sadece nezaketen konuşmuş, bölge hakkında tarihten gelen haklarından ve gerekirse hukuki hakkımız olan yaptırımlardan bahseden doğru dürüst bir açıklama yapmamıştır.

11. Yüzyıldan itibaren bir Selçuklu toprağı olan Gökyurt olarak adlandırılan Kerkük bölgesi ve 1517 den itibaren de bir Osmanlı Vilayeti olan Musul bin yıllık Türk vatanıdır.

Birinci Dünya savaşı sonrası Mondros Mütarekesi’nin 7. Maddesi bahane edilerek İngilizler tarafından işgal edilen Musul vilayetini kurtuluş savaşı sonrasında müttefiklerini yendiğimiz İngilizlerin terk etmesi ve Irak-Türkiye sınırının belirlenmesi için 19.05.1924-05.06.1924 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen Haliç Konferansında bir sonuç alınamaması üzerine Musul meselesi Milletler Cemiyetine götürülmüştür. Milletler Cemiyeti Konseyi 29.10.1924 tarihinde bir geçici sınır belirleyerek taraflara buna uymasını önermiştir. Türkiye Milletler Cemiyetinin bağlayıcı karar alamayacağına itiraz etmiş fakat Milletler Cemiyeti Uluslar arası Adalet divanı Milletler cemiyeti Konseyinin kararlarının bağlayıcı olduğuna karar vermiştir. Bunun üzerine 05.06. 1926 tarihinde Ankara antlaşması ile Musul Kerkük’ü Misak-ı Millinin dışında bırakan Türkiye Irak ve Mandası olarak İngiltere ile arasında bir sınır antlaşması imzalanmış ve bugünkü Türkiye Irak sınırı belirlenmiştir. Bu tarihten itibaren Türkiye Milletler Cemiyeti Kararlarına daima uyarak Musul ve Kerkük’ü toprak bütünlüğü için Irak’a bırakmıştır.

Türkiye’nin Misak-ı milli sınırları içinde kabul ettiği ve 1926 Antlaşması ile Irak yönetimine bırakılan Musul ve Kerkük, bağımsızlık ilan edilirse Irak bölünecek ve yeni kurulacak Kürdistan Devleti sınırları içinde kalacaktır. Referandum sonrası Türkiye Irak sınırı Türkiye’nin oluru olmadan değişmiş olacağından, Ankara Antlaşması da feshedilmiş olacak ve önceki durum geçerli kabul edilerek, Türkiye Musul ve Kerkük üzerindeki haklarını esas alarak geri isteyebilecektir. Çünkü Türkiye ile Kürdistan arasında çizilmiş bir sınır söz konusu değildir.

Bu sebeple Türkiye misak-ı milli sınırları içindeki Musul ve Kerkük’ü geri alma hakkına sahip olduğu gibi, bölgede yıllardır göçe zorlanan ve azınlığa düşürülmeye çalışan nüfusu 2.5 milyonu aşan Türkmen soydaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak hakkı ve zorunluluğuna sahiptir.

Türkiye Musul ve Kerkük bölgesinde bir Kürt devleti kurmak üzere yapılacak olan referanduma uluslar arası hukuktan kaynaklanan haklarına dayanarak sessiz kalmamalı ve anında ve hızla etkin yaptırımlar ile müdahale etmelidir. Bu bağlamda Habur sınır kapısının kapatılması, ticaretin durdurulması, Türkiye üzerinden petrol sevkiyatının kesilmesi, elektrik ve suların kesilmesi, hesapların dondurulması gibi yaptırımlar uygulanmalıdır. Aksi takdirde referandum sonrası atı alan Üsküdar’ı geçer ve yeni bir beka sorunu ve Kürdistan isimli kukla ve problem ülke doğar. Bu ülke ise tek doğmayacak ve tepkimize göre yakında Kuzey Suriye’de ikizi yani Suriye Kürdistanı ilan edilecektir.

Biz Arapların birbirine karşı açtıkları savaşta taraf olurken, bölgedeki diğer olaylar göz ardı edilmemeli, Kürdistan referandumunun oldu bittiye getirilmesi engellenmeli, hemen Türk odaklı bir strateji belirlenmelidir. Ancak böyle bir stratejiyi uyguladığımız takdirde Ortadoğu savaşı sonrası şekillenecek yeni sınırlar ve düzenlemeler hakkında söz sahibi olabiliriz. Kerkük ve Musul Türk dünyasının önemli bir parçasıdır ve Türk’tür. Oradaki Türkmen kardeşlerimize sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Bu nedenle günlük siyasi çıkarlar bir kenara bırakılarak, tarihten gelen ve köklerimizden aldığımız güçle bölge siyasetinin önemli aktörlerinden biri olmanın gereklilikleri yerine getirilmelidir. Türkiye bu coğrafyada öncelikli olarak Türk odaklı dış politika ve kararlılıkla uluslar arası hukuktan kaynaklanan haklarını korumak için siyasi, diplomatik yollara başvurmalı ve gerektiğinde çekinmeden askeri güç kullanacağını göstermelidir.

Not: Fitre, zekat ve Gıda yardımlarınızı çok zor durumda olan Türkmen kardeşlerimize göndermek için Ramazan ayı boyunca Dış Türkler Derneği’ne başvurabilirsiniz. Denizli’den gönderilen TIR’lar ile yardımlarınız sınırda Türk Kızılay’ına teslim edilerek yerine ulaştırılmaktadır. Tel: 532 761 88 55
Garanti Bank, IBAN: TR87 0006 2000 7810 0006 6697 23

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı