REKLAMI GEÇ

DİL ÖĞRENMENİN ÖNEMİ

19 Ocak 2017 Perşembe

Aralık ayında açıklanan PISA notumuz sonucu eğitimdeki pek iç açıcı olmayan durumumuzu önceki bir yazımızda ele almıştık. PISA matematik, fen bilgisi ve okuduğunu anlamaya yönelik dünya çapında öğrencilere uygulanan bir testtir. Konuşmayı çok seven ve her fırsatta “bir lisan bir insan” diyen bir millet olarak günümüzde dünya ile entegre olmak isteyen ülkelerde çok önemli olan yabancı dil öğretimi konusunu ele alalım dedik.

AB İstatistik Kurumu Eurosat verilerine göre AB ülkelerinde yaşayan öğrencilerin yüzde 89’u İngilizce, yüzde 32’si Fransızca, yüzde 18’i Almanca ve yüzde 8’i de İspanyolca biliyor. Türkiye’de ise yabancı dil bilenlerin sayısı tam olarak bilinmiyor.

Lise mezunu Avrupalılar üç dil biliyor, ancak bizdeki eğitim sistemiyle öğrenimini yabancı dille yapan Anadolu liseleri ve yabancı dil ağırlıklı liselerden mezun olanlar dahi bir yabancı dili konuşamıyor. Yabancı dil öğretmeni sayısı ise yetersiz. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yabancı dil öğretmeni sayısı 15 binden fazla.

Avrupa’da normal vatandaşların yüzde 44’ü anadilleri ile birlikte başka bir dili konuşabiliyor. Lüksemburg’da hemen hemen herkes birden fazla dil biliyor.

AB ülkesi olmayan İsviçre zaten 3 dilli ve lise öğrenimi gören herkes İngilizce biliyor.

Dünya genelinde dil kursları ve okulları bulunan İsviçre merkezli özel eğitim kurumu EF’nin Kasım 2015 tarihinde açıkladığı, 70 ülkede 900 bin yetişkin arasında gerçekleştirilen İngilizce dil testi sonuçlarına göre; Türkiye listede dünyada 50. sırada yer alırken, AB ülkeleri arasında ise sondan ikinci sırada. En kötü İngilizce konuşan ülke ise Libya.

Dünyada bugün 6 binden fazla dil konuşulduğu biliniyor. Bunların üçte biri binden daha az insan tarafından konuşuluyor. Dünyada insanların yarısı bu dillerin 15 adedini kullanarak iletişim kuruyor.

Fransa’nın saygın işletme okullarından INSEAD’da öğretim görevlisi Kai Chan, dil becerisinin getirdiği fırsatlar üzerine yaptığı bir araştırmanın sonuçlarını PISA ile aynı günlerde 6 Aralık 2016’da açıkladı. Araştırma dünyada kullanılan önemli dilleri sıralıyor ve tamamen sayısal veriler üzerine dayandırılıyor. Kai, dillerin güzelliği/ahengi algısını ele almayan “Güç Dili İndeksi” (PLI) adını verdiği bir sıralama ölçütü kullanıyor.

Kai araştırmasında öğrenilen dil becerisi sayesinde kazanılan 5 fırsat, dolayısıyla dilin gücünü 5 ana kriter ile belirliyor: Buna göre dili, coğrafya (seyahatte kullanabilme), ekonomi (iş hayatında kullanabilme), iletişim (diyalog kurabilme), bilgi ve medya (bilgiye erişip haber alabilme), diplomasi (uluslararası ilişki kurabilme) gücüne göre değerlendiriyor ve dilleri aldıkları puana göre sıralıyor. Araştırmada liste başı çıkan diller sırasıyla;

– İngilizce
– Çince (Mandarin)
– Fransızca
– İspanyolca
– Arapça
– Rusça
– Almanca
– Japonca
– Portekizce
– Hintçe

Uygulanan yönteme göre liste başı çıkan 6 dil aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in resmi dilleri arasında yer alıyor. Dünyanın en büyük 10 finans şehrinden 8’inde İngilizce konuşuluyor. Bu araştırmadan çıkaracağımız en önemli sonuçlardan biri: İngilizce gerçekten mezarda işe yaramıyor, ancak İngilizce’nin yaygın olduğu ülkeler küresel rekabet indeksinde (GCI) üst sıralarda yer alıyor. Yani dünyada üst sıralarda bulunmak istiyorsak dil sıralamasında 18. olan Türkçemizin kullanımını yaygınlaştırmak için her ülkede devlet denetiminde Yunus Emre Enstitüsü gibi Türkçe dil öğretim merkezi açmalı, Türk Cumhuriyetleri ile dil birliğine gidilmeli ve eğitim kalitemizi yükseltip Türk üniversitelerini cazip hale getirmeliyiz. İngilizce başta olmak üzere, iş dünyası ve uluslar arası ilişkilerde oldukça önemli olduğu vurgulanan yukarıdaki 10 dilden birini veya birkaçını öğrenmek, gençler ve ülkemiz için yeni fırsatlar doğuracak ve ufukları açacaktır.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı