REKLAMI GEÇ

SEN KİMSİN AB?

8 Aralık 2016 Perşembe

Avrupa Parlamentosu’nun (AP), Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile sürdürdüğü müzakerelerin geçici süreliğine dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı kabul etmesi üzerine sık sık sorduğumuz “sen kimsin AB?” sorusunu herhangi bir AB üyesi muhtemelen daha tercümeleri ulaşmadığı için doğru dürüst yanıtlamadığına göre, biz cevabını bulmaya çalışalım.

Roma Anlaşması ile 1953 yılında kurulan AT, 2006 yılında 28 üye devlete ulaşarak bir Avrupa Birliği devleti olma yolunda devam etmektedir. Türkiye’nin 1963 yılında imzaladığı Ankara Anlaşması ile yöneldiği AB’ye katılımı konusunda üç görüş hakimdir.

1. Görüş: AB bir Hıristiyan birliğidir. Türkiye’nin menfaatine değildir. Ekonomimiz güçlense dahi uzun vadede kaybeden taraf biz oluruz.

2. Görüş: Türkiye AB’ye girmelidir onun için kararlı olmamız gerekir. Üretimimizi doğru yapmak yetmez. AB değerlerine de uyum sağlamamız bizim faydamızadır.

3. Görüş: Alternatif birlikler ile denge sağlayabiliriz. Burada İslam Birliği’ne veya Şangay Beşlisi’ne girebiliriz diyenler ile Türk Birliği’ni kurmalıyız diyen farklı gruplar vardır.

Bugüne kadar yaşadıklarımızdan hareket ile AB’nin, bize özgü problemlerimizin çözümü için sihirli bir kurtuluş yolu olmadığını gördük. Dünya ile entegre bir Türkiye istiyorsak işleri doğru yapmak ve ürünlerimizi, hizmetlerimizi, tesislerimizi, kuruluşlarımızı uluslar arası standartlara uygun ve kapsayıcı kurumlar haline getirmek zorundayız. Çünkü gelişmişlik ve refah bunu gerektirir.

Bu tecrübeler ışığında uluslararası işbirliği yapmaya çalışmalı, özellikle Türk Cumhuriyetleri ve komşu ülkeler ile sağlıklı iletişim içerisinde olmalıyız.

Sağlıklı uluslar arası ilişkiler için ekonomik güç ve rakamlar önemlidir. AB’nin kim olduğunu, ekonomimizi nasıl etkilediğini rakamlar ile sorgulayabiliriz.

31 Ekim 2016 tarih ve 21806 nolu TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri’ne baktığımızda Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımların yüzde 65’nin kaynağı AB’nin 28 ülkesinden, yani Avrupa’dan geliyor. İhracatımızın yani satışlarımızın neredeyse yarısını (% 49) AB ülkelerine gerçekleştiriyoruz. Bu ihracatı yapabilmek için aldığımız makinelerin, hammadde ve yarı mamullerin ithalatını % 44 oranında AB ülkelerinden yapıyoruz. En fazla ihracat yapılan ülke ise genel olarak Almanya. Almanya’ya yapılan ihracat 2016 Eylül ayında 1 milyar 137 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla İngiltere (784 milyon dolar), İtalya (653 milyon dolar) ve Irak (575 milyon dolar) takip etmiş. Buna karşılık olarak yine TÜİK 31 Ekim 2016 rakamlarına göre Şanghay Beşlisi ile gerçekleştirdiğimiz ithalat ve ihracat rakamları ise daha gelişmeye çok muhtaç. Türkiye ihracatının sadece % 3’ü Şanghay Beşlisi (ŞİÖ) ülkelerine yapılırken, ithalatımızın yüzde 16’si ŞİÖ üyesi ülkelerinden yapılmış. İthalatta ise ilk sırayı ŞİÖ üyesi Çin almış durumda. Çin’den yapılan ithalat, 2016 yılı Eylül ayında 2 milyar 221 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Bu ülkeyi sırasıyla Almanya (1 milyar 668 milyon dolar), Rusya (1 milyar 47 milyon dolar) ve İtalya (699 milyon dolar) izliyor.

TÜİK’ten aldığımız aşağıdaki veriler, AB’nin Türkiye açısından “kim” olduğunu ticaret ve ekonomik boyutuyla sunuyor. Demokrasi standartları boyutunu başka bir makalede ele aldığımız için tekrarlamıyorum.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Kamile Tarakcioglu   -  Bağlantı 9 Aralık 2016, 00:16

Sayın Hocam emeğinize,yüreğinize, birikiminize sağlık. Türk birliği kurulmalı mıdır? Süreci ve sonuçları nasıl olur? bu hususlarda bizleri kaleminizle aydinlatmanizi rica ediyorum.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı