TERÖRÜ TEŞVİKLERLE BİTİRMEK

15 Temmuz’dan sonra Türk güvenlik güçleri içeride FETÖ, sınır ötesinde Suriye cephesinde başlatılan Fırat Kalkanı operasyonu kapsamında IŞİD ve YPG-PYD ile mücadele ederken, Güneydoğu bölgesinde hain PKK saldırıları sonucunda yüreklerimizi yakan acı şehit haberleri maalesef neredeyse hergün arka arkaya gelmeye devam ediyor.

Dışarıdan beslendikleri aşikar olan FETÖ terör örgütüne mensup bir grup hainin denediği darbe girişiminin şokunu atlatmaya çaba gösteren güzel ülkemizde son günlerde aynı kökten beslenen PKK terör örgütü TSK’nın hem darbe girişimi nedeniyle zayıfladığını, hem de Fırat Kalkanı Operasyonu’yla gücünün dağıldığını düşünerek ve siyasetteki bazı destekçilerinin tutuklanmasını bahane ederek, bundan sonra hain saldırılarını artırma yoluna gidecektir.

15 Temmuz’dan sonra gerçekleşen PKK saldırılarında yaklaşık 150 güvenlik görevlimiz şehit oldu. Gencecik canlar kara toprağa verildi. Ocaklar söndü. Analar ağlamasın derken göz yaşları yerine kanlar aktı. Bu vesile ile terör saldırısında hayatını kaybeden şehitlerimize yüce Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabr-ı cemil niyaz ediyoruz demek, hastaneleri ziyaret etmek tedavi gören gazilerimize acil şifalar diliyorum demek artık anlamsız hale gelmiştir.

Burada bıçak kemiğe dayanmadan, yani Türk milletinin 15 Temmuz gecesi gösterdiği “ordu millet” düsturunu eline almadan bir an önce bir şeyler yapılması ve hiç taviz verilmeden PKK’lı hainlerin tamamının kökünün kazınmasının zamanı gelmiştir. Bu hemen şimdi gerçekleşmezse başımıza çok daha büyük belaların sarılacağı görülmeli ve kesin tedbirler alınmalıdır.

Çünkü Terör örgütlerinin peş peşe harekete geçirilmesi Türkiyemizin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında hedefe oturtulduğunu, dikkatli olmazsak ve savaşı nihai hedefimize ulaşıncaya kadar götürmezsek son darbenin vurulacağını gösteriyor. Bunun sonucunda millet birbirine düşürülecek ve bölünme kaçınılmaz olacaktır.

Böyle bir ortamda Türkiye’yi yönetenlerin yapması gereken şey; geçmişte yapılan ve Türkiye’yi uçurumun kenarına kadar getiren hatalardan ders çıkararak kararlılıkla terör örgütlerini temizlemesidir.

Unutulmalıdır ki İslam dünyasını kan okyanusuna çeviren küresel güçlerin amacı aynı kanlı denize Türkiye’yi de sokmaktır.

Bu sinsi güçler alenen ve Türkiye’deki maşalarıyla ülkemizde yıllardan beri, Türk-Kürt, Sünni- Alevi, asker-millet çatışması çıkartmaya çalıştı ve bu sinsi emellerini halen sürdürüyorlar.

Bu hain planları ancak birlik ve beraberlik içerisinde boşa çıkarabiliriz. Bunun için milli bir eğitim seferberliği ile köken ve dini farklılıklarımızı tek millet idealinde birleştirmeli ve aynı bağlamda sadece tek gerçek olan yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’e inanan ve bağlanan dini bütünlük sağlanmalıdır.

Bu süreçte gemişte kandırılarak veya bilerek yapılan ve milli ve dini bütünlüğümüze verdiği zarar artık apaçık görülen açılım ve ittifaklardan uzak durulmalıdır. Hukuk devleti çerçevesinde Türkiye’nin içine sokulduğu bu terör batağından biran evvel çıkması için sorumluluk sahibi olanların ekonomiden eğitime, dış politikadan, kalkınmaya her alanda milli mutabakatla hazırlanmış, gerçekçi projeler ve destek programlarıyla kapsamlı bir hamle yapmak bu ülkenin tek kurtuluş yoludur. Sadece 23 ili kapsayan, 5 cazibe merkezi ve 4 yılda 80 fabrika kurulacak olan son açıklanan ve uygulanmaya başlanan teşvik paketi ile ancak geçici çözümler üretilebilir. Bugüne kadar verilen teşvik uygulamalarından ders çıkarılmalı, destekler kapsayıcı ve kalıcı kurumlar ile desteklenmeli ve milletçe kazanılan refah eşit bir şekilde tabana yayılmalıdır.

Cennet vatanımız Türkiye’nin karanlık günlerden bir an evvel çıkması ümidiyle!