REKLAMI GEÇ

VESAYETLERDEN KURTULUŞ FIRSATI

2 Eylül 2016 Cuma

Türkiye’de 14 Mayıs 1950 yılında yapılan seçimlerde tek başına iktidar olan Adnan Menderes, ilk icraat olarak hiç ilgisi olmadığı halde 1950 yılında Türk askerini Amerikan askerlerinin yanında Kore Savaşı’na gönderdi.

Bu savaşta Türk askerinin gösterdiği kahramanlıklar sonucunda Türkiye 1952 yılında NATO’ya alındı ve sonrasında dost edindiğimiz Amerika ile askeri, siyasi, ekonomik işbirliği adı altında vesayet başladı. Bu tarihten itibaren yaklaşık 66 yıldır birçok hükümet geldi, gitti, değişti bazen de yumuşak veya sert darbeler sonucu değiştirildi. Ancak vesayetin etkileri ve derinliği konjonktüre göre az veya çok tehdit olarak algılanmasına rağmen sürekli artan bir güçle süregeldi.

Türkiye içerisinde ekonomik ve siyasi nedenlerde daima işbirliğine hazır dinci ve ırkçı gruplar sayesinde vesayet en ücra köşelere ve kılcallarımıza kadar yayılmıştır. Çünkü bir türlü komple Türk milletini değil sadece kendi grup menfaatini düşünen grup liderleri, önderleri, şeyhleri Amerika’nın sunduğu imkan ve desteğe hayır diyebilecek bir fikir alt yapısına sahip değildir. Bu şekilde milli ve dini motiflerle süslenen vesayet koskoca bir milleti yıllarca uyutabiliyor, uyutabildi.

Ortadoğu ve Avrasya bölgesini iyi analiz edebilen uzmanlara göre, 15 Temmuz darbe girişimi vesayetin Türkiye’deki en önemli tarihi hamlelerinden birisidir. “Görünen köy kılavuz istemez” diyen evlerdeki, sokak aralarındaki, kahvehanelerdeki vatandaşların çoğunluğu da bu görüşe katılmaktadır. Bu hamleyi görünürde Türkiye’de yıllardır iyi beslenmiş olan işbirlikçinin FETÖ yaptı.
Halkın neredeyse tamamı darbe girişiminin ardında Amerika’nın kullandığı Gülen hareketinin olduğunu görmektedir. Bu yapıdan tamamen kurtulmak Türkiye’nin geleceği açısından çok büyük önem arzetmektedir.
Bu bağlamda Gülen Pennsylvania’da kalmaya devam edip, Türkiye’ye iade edilmezse beyin yıkamaya devam edecek ve açıklamalarıyla şüphe yaratacaktır.

FETÖ başarılı olamayıp beli kırıldığı için belirli bir zaman harekete geçemeyecektir. Devletimiz milletin de tam desteği ile FETÖ ile kararlılıkla mücadele edeceğini açıklamıştır. Bu nedenle ilerleyen günlerde diğer işbirlikçi olan Kürtçü ırkçı kanat PKK, daha etkin ve acımasızca devreye sokulacaktır. 15 Temmuz darbe girişimine beka bilinciyle anında “dur” diyen Türk milleti, artık PKK terörünün tamamen bitirilmesini istiyor. Bu konuda destek ve birlik gerekiyorsa millet bu desteği vermektedir. Bu birliğin somut hali AKP, CHP, MHP milletvekillerinden oluşacak “Millî Mutabakat Hükumeti şeklinde olabilir. Türk insanının can güvenliği alınabilecek her türlü önlemle derhal sağlanmalıdır. Tabii bununla görev sona ermiyor. Meydanlarda ne diyorduk? “Hakimiyet Milletindir”. Bunun günümüze çevirisi: “Vesayet istemiyoruz” demektir. Yani her türlü vesayet reddedilecektir. En önemlisi ise artık Amerikan vesayeti kabul edilemez.

15 Temmuz gecesi darbe girişimini engelleyen sivil direnişin nedenini ve halkın önceki olaylarda sokağa çıkmadığını dikkate alarak, Türk demokrasisine sahip çıkan bir bilincin oluştuğunu görmeliyiz. Darbe girişiminin ardından Türk toplumunda ortaya çıkan “değişim” talebi budur. Bu değişim sayesinde toplumun farklı kesimleri bu girişim karşısında birleşmiştir. Bundan hareketle Milletimizin değişim talebi Avrupa ve Amerika’da olduğu gibi demokrasiyi koruma hakkımızın kullanılması doğrultusunda olduğu ortaya çıkmıştır. Artık bunu anlamalı ve yeni yol haritası bu düşünceyle belirlenmelidir. Demokrasilerde vesayet olmaz. Vesayet var ise demokrasi yoktur ve olmayan demokrasiyi koruma hakkınızı kullanamazsınız. Eğer kullanırsanız dünyanın tepkisini çekersiniz.

Peki vesayetsiz bir Türk demokrasisinde Türk-Amerikan ilişkileri olmayacak mı, olursa hangi boyutta olacak? Elbette dünyadaki bütün ülkeler birbiri ile iletişim ve ilişki içerisinde olacaktır. En doğru olanı ihtiyaçlar doğrultusunda uzun vadeli uluslar arası geçerli ve tarafları tatmin eden maddeleri içeren sözleşmeler ile belirlenen ilişkilerdir. Bu sözleşmeler kısa vadeli politik hevesler yerine uzmanlar ve milletin düşüncesi devreye girerse kabul görür. Bu bağlamda küresel ve bölgesel dengelerdeki değişimler Türk milletinin menfaati gözetilerek ele alınmalıdır. Yoksa bölgenin paylaşımı ve sınırların yeniden çizilmesi konusunda büyük mücadelelerle dolu geçecek bir gelecekte en fazla zararı bölgenin en büyük ve güçlü ülkesi Türkiye görecektir.

Şu an direndiğimiz ve zaman zaman rest çektiğimiz için yeniden şekillenmesi gereken Türk-Amerikan ilişkilerinin devamı için tek şartımız vesayetin kalkması ve FETÖ, PKK, YPG-PYD, IŞİD, El-Nusra vb. ne kadar terör örgütü var ise temizlenmesi, terörist elebaşlarının Ankara’ya teslim edilmesi olmalıdır. Bundan sonra ise bölgedeki dengelerin yeniden kurulması için terör örgütlerinin gayri meşru yollardan, açık veya gizli maşa olarak kullanılması engellenmelidir.

Terör örgütlerinin uluslararası ilişkilerde kullanılması başarısız olmuştur. Bölgesel ve küresel jeopolitik, vizyon ortaklığı için iki ülke eşit şartlarda masaya oturmalı ve problemleri uluslararası mevzuata uygun çerçeveler içerisinde çözmelidir. 15 Temmuz darbe girişimi musibeti sonrası ortaya çıkan değişimin hayırlı sonucu olarak Türk milletinin Türk demokrasisinden ve kasım ayında yapılacak seçimler sonrası seçilecek olan yeni Amerikan Başkan’ından beklentisi budur. Çünkü Türk Milleti vesayetsiz demokrasiyi hak ediyor.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı