AK PARTİYİ ELEŞTİREN ALÇAKTIR

Geçen gün bir okurum çıkıştı; “İpin boşalmışçasına Ak Parti’yi eleştiriyorsun. Ön yargılı ve taraflısın”… diye.

Ön yargı bölümü için itirazım var… Kesin ön yargılıyımdır… Bu her insanın doğasında var… Ama ancak o kadar var işte ve insafımla da dizginleyebiliyorum onu…

Taraflı olmaya gelince…
On numara bir tespit. Elbette tarafım…
Ve taraf olmayı da doğal buluyorum…

Hayatta iki şey asla olmaz ve olmayacaktır…
Birincisi mutlak eşitlik…
İkincisi mutlak tarafsızlık…

Bu ikisi asla olmaz… Ne fizyolojik olarak, ne sosyolojik, ne siyaseten ne de başka bir şeyde…

Eşitim ya da tarafsızım diyen kişilere gelince; yeryüzünün en aptal yalancılarıdır.

**

Geçen gün okurlarımdan bir kardeşim yorum yapmış, biraz da kızmış bana…
“Maçan yiyorsa, çok biliyorsan siyasete atıl, seni de görelim” demiş…
Zaten bunu savunuyorum…

Bizim memlekette bir şehir efsanesi vardır; ‘herkes siyaseti bilir’ diye…
Ben insanlarımızın bilmediği kanısındayım…
Kesinlikle herkes her yaşta siyasetle ilgilenmeli… İlgilenenler de şunu iyi bilmeli ki çok değerliler…

Keza yanlış düşünceler, zamanla doğru yola kavuşur… Öfkeler sorumluluk alınarak dizginlenir. Siyaset kişileri de toplumları da olgunlaştırır…
Biz, çok bildiğimizden değil, bir bok bilmediğimizden bu haldeyizdir…
Siyasetle çok ilgilendiğimizden değil, ilgilenmediğimizden siyasetçi milleti bu haldedir…

Bir ülkede siyasetçi profili neyse, seçmen profili odur… Siyasetçiler hırsızsa, seçmen de farklı değildir…

**

Misal; çok müslümanız ya… Sen seçim döneminde sana dağıtılan bulgurun kimden çalındığını biliyor musun?
Hiç boşuna siyasetçi milletini işaret edip de hedef gösterme…

Seçim döneminde; “Oğlumu hangi parti işe katarsa, ona oyumu veririm” diyenin hırsızdan farkı ne…
Her siyasetçiye mavi boncuk dağıtan seçmen, umut taciri değil midir?
Bırakalım bunları.

**

Benim ‘maça’ya gelince…
Daha da meslek yoktur gazetecilikten fazla maça gerektiren…

Sen; düne kadar görmediğin fakat son birkaç yılda bir anda türemiş, briyantinli saçları, bozuk ve aksak Türkçeleri, elin arabından derledikleri yetersiz kelimeleri, anlamaya niyetsiz suretleri ile karşımıza çıkan, kendi dinlerine söven şerefsiz batıl sermayenin para cinsinden utanmadan maaş çeken, sesini yükseltince doğru söylediğini sanan ve ilk gazada kendi evladını ortada bırakıp kaçacak olan ile beni bir tutuyorsan, yazılarımı okumak cezası bile sana müstahaktır…

Eğer değil ise, milletin öfkesini kendi satırlarımda zayıflattığımı göreceksindir…

Şimdi kendine sor bakalım: Ya gazeteci de yazmasaydı?