REKLAMI GEÇ

LÜKS İÇİNDE DEĞİL YAMALI ÇORABIYLA

26 Haziran 2019 Çarşamba

Esat Sivri’yi kaybettik. Bu kentin tarihinde iz bırakan isimlerden biriydi. O’nun ne denli ehemmiyetli biri olduğunu anlatacak değilim. Bunu zaten herkes biliyor.

Son dönemlerde sıklıkla DEBA işçileri ve onların hak arayışları ile gündemdeydi. Zaman zaman adına düzenlenen onur gecelerinde şimdinin girişimcilerine tavsiye verdi, gururla hatırlandı… Sağlığında tekrar tekrar anıldı.

O’nun okulundan yetişen ve bugün Denizli’nin önemli girişimcilerinden olan pek çok iş insanı var. Onların anlatacağı Esat Sivri çok daha anlamlı olacaktır. Ben farklı bir portreyi anlatmak isterim.

Gazeteci olarak çok fazla insan gördük. Sözde batmış, batarken hem pek çok kişiyi hem de işyerini ödemeleri nedeniyle batırmış ve çalışanlarını ortada bırakmış…

Çokları lükslerinden bir şey kaybetmeden yaşamlarına devam ediyor. Başka kişiler üzerine kayıtladıkları şirketleri ile aynı sektörlerde yeni canlar yakmaya devam ettiler ve belki de hala ediyorlar.

Ama Esat Sivri’de ne bu lüksü gördük ne de tasarruftan dem vurmayan tek cümlesini duyduk.

***
2000’li yılların başıydı. Pamukkale TV’nin patronu Emin Barıner (Ağabeyim) yeni bir program çıkarmıştı başımıza (!). Adı Çınar Meclisi…

Çınar’da şimdilerde Waikiki’nin bulunduğu binanın son katında yapıyoruz programı.

Format o ki, tek bir konuk ve 6-7 kadar gazeteci sırayla sorular soruyor, konuk yanıtlıyor. Bazen elimizden geldiğince yükleniyoruz, bazen kamuoyunun merak ettiği yönlerini öne çıkarıyoruz.

Tabi biz acemiyiz. Emin Barıner ve şimdilerde Denizli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olan Osman Nuri Boyacı art arda sorular yöneltiyor. Sevgili Nurcan Bahtiyar ve Murat Acar, televizyon heyecanına alışık olduklarından rahat rahat yükleniyor. Kalanımız ben de dahil bir kaç saatlik programda koftiden bir iki soru soruyor bir saat bekliyoruz.

İş o ki, konuklar mutlaka yükseliyor, atarlanıyor. Bu atarlanmalar da genelde Murat Acar’ın sorularından sonra oluyor. Sevgili dostumun konukları kızdıracak bir konuyu gündeme getirdiğinden değil de, garip bir tesadüftür ki kabak onun başına patlıyor.

Esat Sivri ‘de konuklarımızdan biri. O dönemlerde Sebahattin Alp ‘Star’ gazetesine bakıyor. Konuk Esat Sivri olduğu için programı yanı başımızda takip ediyor. Ara ara fotoğraf çekiyor filan…

Çok hatırlamıyor olmamakla birlikte Murat Acar bir soru yöneltti. Esat Amca her nedense birden yükseldi, sesini de yükseltti ve Murat’a son derece kararlı bir şekilde çıkışmaya başladı.

‘Tasarruf tasarruf tasarruf’ derken ayakkabısını çıkardı, ayağını önündeki sehpanın üzerine kaldırdı ve hepimize göstererek; “Bakın” dedi. “Ben yamalı çorap giyiyorum”…

Konuşulacak müthiş bir konu çıkmıştı. Gazetecilik açısından malzeme bence kusursuzdu. Diğerleri adına konuşamam ama ben açıkça şoka girmiştim. Sorusu ağzında yarım kalan Murat da öyle. Cümlesini bile bitirememişti.

Sevgili Sebahattin Alp pür dikkat konuyu takip ettiği için o yamalı çoraplı ayağın fotoğrafını çekmeyi başardı. Hepimizin içinde olduğu bir konuda bize haber atlatır gibi.

Nihayetinde bir gün arayla Star Gazetesi’nde bu müthiş fotoğraf ve o gece söyledikleri uzun uzun yer almıştı.

Çok sonra Horoz Gazetesi’ne de benzer bir röportaj vermişti Esat Amca. Yaklaşık on yıl filan sonraydı. Acar muhabir Pelin Çelik’in sorularını yanıtlamış orada da anlatmıştı çorap hikayesini. Eskidiğinde, yırtıldığında onları atmadığını yamattığını söylemişti. Dahası 15 yıldır üzerine yeni bir elbise almadığını asla müsriflik yapmadığını anlatmıştı.

Ve şöyle diyordu: Esat Sivri kaçtı mı? Hayır, hala aynı yerinde duruyor…

Yaptıkları ve yapamadıkları olmuştur. Ama hukukun arkasından dolaşıp kendi lüks hayatını sürdürme seçeneği onun için bir tercih olmamıştır.

Böyle güzel hatırlanacak.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı