REKLAMI GEÇ

O GERÇEK BİR KAHRAMAN

14 Ocak 2017 Cumartesi

17 Aralık’ta Kayseri’de çarşı iznine çıkan Mehmetçiklerimize yönelik bombalı terör eylemini hepimiz maalesef hatırlıyoruz.
Denizli’miz gencecik Hasan İlhan kardeşini orada şahadete uğurladı. Yeni Camii’deki cenaze törenine binlerce insanın tüm terör tehditlerine rağmen korkusuzca katıldığına, kortejin bir parçası olduğuna tanık olmuştuk.
O on binlerden çok daha cesur bir yiğidi uğurlamak da aynen böyle olmalıydı. Bu hikayenin bilinmeyen bir tarafı da var… Sizlere onu anlatayım…

Şehidimizin babası Süleyman İlhan, Atatürk Caddesi’nin köklü esnaflarından biridir. Küçük bir tekel bayii işletir. Hacıkaplanlar Mahallesi’nde bizim gibi delikanlıların da ağabeylerindendir. Güzel insandır, kimsenin kalbini kırmışlığına tanık olmadım. Şehidimizin defninden sonra annem ve kardeşimle birlikte taziyeye gittik. Orada kendisi anlattı, kulaklarıma inanamadım…

Evlat baba için candır. Askerlik dönemi geldiğinde Süleyman Abi de her baba gibi endişelenmiş tabi… Malum ortalık biraz karışık. Hasan’ın askere gitmesini istememiş.
Fakat oğlanın askerliği erteleyecek durumu yok… Almış karşısına konuşmuş. Gitmesini istemediğini, bedelli yapmak isterse seve seve karşılayacağını anlatmış. Hatta bedelliye yaş olarak uygun olmadığı için açık öğretime yazılmasını istemiş.
Hasan çok istekli görünmemiş. “Eğer bedelliye razı değilsen biraz bekleyelim daha sonra git askere demiş” babası bu kez… Bu konu üzerine daha fazla konuşmamışlar.
Babasının her yolu denediğini bilen şehit Hasan kardeşimiz, Süleyman ağabeyimizin haberi yokken müracaatını yapmış, muayenesini olmuş, kıtası ve katılacağı gün belli olduktan sonra babasına durumu anlatmış.
Süleyman ağabeyimiz “Oğlum şimdi gitmeni istemiyorum” dese de “Ben kararımı verdim. Bu vatan borcudur. Yapacağım” demiş Denizlimizin şehidi…
Gururla gitmiş…

***

Ben askerliğimi Hakkari’de yaptım… Önce Çukurca’ya bağlı Uzundere kırsalında, daha sonra de merkeze bağlı Çaltıkoru bölgesinde…
Bizim gibi melankoliklere verebilecekleri pek iş olmadığından yazıcı yaptılar.
O dönemde acemi birliğinden gelip de usta birliğinde göreve başlayacak olan askerleri ilk olarak biz karşımıza alırdık.
Onlara sivil yaşamlarında ne iş yaptıklarını sorardık ki, komutanlarımız askerleri aşina oldukları işlerde değerlendirsinler…

Her devreden 120-130 kişi gelir karşımıza dizilirdi. Görevlendirmeleri benim gibi yazıcıların yaptığını sanan bu acemilerin hemen tamamı kendilerinin operasyon bölüklerine yazılmaması için adeta yalvarırdı: “Aman komutanım beni time yazmayın” diye…
Zaten meslek sorduğumuzda hepsi ya fırıncıydı, ya aşçıydı, ya garsondu, ya berberdi ya terziydi…
Bunlardan biri olmayan da çok hastaydı…
Çok cesur askerler de gördüm elbette…
Hani böyle şehit cenazelerinde tekbir getirip nara atanlar filan var ya, hani öyle el işaretleri filan yapanlar…. Ha işte çok gördüm orada onlardan…
Timlere girmemek için ağlarken…

Şimdi o günleri düşündükçe Hasan İlhan’ın nasıl bir kahraman olduğuna çok daha fazla inanıyorum…
Allah ondan razı olsun…

***

LÜTFEN ARTIK DÜZELTİN…
Bu konuyu uzun zamandır yazmak istiyordum ama kızmadan yazmanın olanağı yok…

Adalet Sarayı’ndan geçen minibüslerinin üzerinde yazan yazıya dikkat ettiniz mi…

“Doğrudan, hiçbir yere sapmadan” anlamında ‘Direk’ gider diye yazıyorlar…
Kelimenin doğrusunun ‘Direkt’ olduğunu buradan hatırlatmak istiyorum. Lütfen artık şunu düzeltin. Şehir olarak rezil oluyoruz. Mutlaka insanlar uyarmışlardır ama bir kez de ben buradan ikaz etmek istiyorum.

Bir yandan insanların ‘Osmanlıca’ya yönlendirildiği şu günlerde daha konuştuğu dili yazamıyor, anlayamıyor olması sizce de aptalca değil mi?

Muhtemelen minibüs esnafı yazıyı tek bir yere yazdırmış. Çünkü çıkartmaların standart olduğu rahatlıkla görülebiliyor. Onu yapan tabelacının zaten Türkçe bilgisi yokmuş o ayrı da.. Minibüs esnafı arkadaşlar niye bunca zamandır fark etmediler onu anlamıyorum… Buradan hatırlatmış olalım.

ORGANİZE MİNİBÜS İŞLERİ
Denizli Organize Sanayi Bölgesi’ne minibüsle gitme gafletinde bulundum.
Önce oto santral garaja kadar keyifle yürüdüm. Sonra garajın çıkışında Kocabaş aracına bindim. İlerledikçe minibüsün içi kalabalıklaştı. Üçgeni geçtiğimizde adım atacak yer kalmadı.
Malum bölgede trafik çalışması var. Ara sokaklardan filan geçiyorsunuz. Sokaklara girdikçe birileri filan biniyor. Bazı bayan yolcular önce minibüsü durdurdu ama kalabalığı görünce binmek istemedi. Buna rağmen şoför inatla her el kaldırana duruyor.
En nihayetinde araç insan almaz seviyeye ulaştı. Şoför hala birilerini tıkıştırmaya çalışıyor. En sonunda; ‘Hiç saygın yok mu?” diye çıkıştım ve inmek zorunda kaldım.

Şoförlerin deyimiyle ‘pusu kurup’ millete ceza yazmak için çırpınıp duran trafik polisi arkadaşlarımın şu minibüslerin aldığı yolcu sayısına da bir dikkat etmelerini öneriyorum.
Bunun bir standardı yok mu kardeşim. En ufak bir frende insanların birbirine girdiği bir ortamda Allah korusun bir kaza halinde kimsenin kurtuluşu olmaz. İlle birileri öldükten sonra mı tedbir getireceğiz.

VE HONAZ MİNİBÜSLERİ
Honaz Belediye Başkanı Turgut Devecioğlu’nu bilmeyen yoktur. Çalışkan adamdır. Umarım bu konuya da bir el atar…

Biz minibüsten indik inmesine de yolun başındayız daha… Arkadan Honaz minibüslerinden biri geldi. Durdu, bindik… Ama ilerleyemedik. Minibüs boş, dünya kadar koltuk var ama tek geçiş noktasında biri var onu bekliyoruz…

Minibüste iki kişinin yan yana durma şansı yok. Neden biliyor musunuz?

Şu bildiğiniz minibüslerdeki koltuk düzenini unutun. O koltuklar tamamen gitmiş yerine şu ucuz charter seferleri gibi bir şey gelmiş. Minibüsün ikili koltukları üçlü yapılmış, üçlü olan dörtlü. Normalde 15 kişilik minibüs 20 kişi kapasiteye çıkarılmış. Tabi bu arada koltukların da eni düşmüş.
Yani hafif kiloluysanız biraz sıkışarak oturursunuz da, basenler sıkıntılıysa koltuğa tam olarak oturamazsınız… Biraz havada kalmayı göze alacaksınız yani…

Bu durum yasal mıdır bilmiyorum? Bu koltuklar kafaya göre değiştirilir mi, 15 kişilik fabrikasyon çıkışına sahip araçlar neden 20 kişiye çıkartılır düşünmek gerekir.

Bu hatlara kim göz kulak oluyorsa bir çeki düzen vermek zorundadır. Minibüsçü esnafı elbette daha çok kazanmak istiyordur o ayrı konu ama yolculuk eden yaratıklar da neticede ‘insan’dır. İnsanlar, insanca muamele hak eder. Müşterisinin memnuniyetini değil de önceliğini kendi cebini doldurmaya verenlerin oraya zorla belediye otobüsü seferi koydurtmak gibi niyetleri olsa gerek…
Ben tek bir minibüs gördüm… Belki de bir tanesi öyledir, diğerleri normaldir bilemiyorum.
Ama OSB’de konuştuğum insanlar Honaz minibüsçü esnafından biraz şikayetçi haberleri olsun…

Bu arada OSB’de bir meslek lisesi var ve 355 öğrencinin evden okula, okuldan eve gitmesi gerekiyor. Bu konudaki istekler de büyükşehir belediyesine duyurulur…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Yusuf Erdoğan   -  Bağlantı 15 Ocak 2017, 15:56

Selami bey ben Kocabas minibüsleri konusunda biraz sizi empati yapmaya davet ediyorum.Bazi adamlar boş koltuk yoksa binmiyor mesela.Tum suçu neden şoför esnafa kesiyorsunuz ki. Ayakta gidenler de işi acil olanlar biniyor.Sofor zorla bindirmiyor ki.

Tafa   -  Bağlantı 15 Ocak 2017, 09:19

Honaz minibus esnafinin musterisine bu sekilde davrandigina ben 20 yildir sahidim. Yazar Selami Aydin’i kutluyorum. Iste yerel gazete kose yazisi denince akla gelen budur. Yoksa Trump yazisi okumak istesem gider New York Times okurum zaten. Bravo!

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı