REKLAMI GEÇ

MEYDANA BAK, RESMİ GÖR!

28 Haziran 2018 Perşembe

Seçimden sonra resmi görebilmek çok daha kolay oluyor. Seçim öncesi tahminlerde hemen herkesin yanıldığını düşünüyorum. Her ne kadar milletvekili dağılımı ya da cumhurbaşkanlığı seçiminde doğru tahmin yapılabilmiş olsa da oyların bu denli dağılımı konusunda yakın tahmin yürütmek oldukça ütopik olurdu zaten.

Ak Parti 16 yılın sonunda metal yorgunluğuna rağmen nasıl bu kadar başarılı olabildi… Bazılarının ‘oyu azaldığı’ argümanını öne sürüp başarısını küçümsemesini bir kenara bırakırsak muazzam bir başarı hikayesi diyebiliriz bu seçim için. Üstelik 24 Haziran öncesi gelişmelerin aleyhine seyrettiği bir ortamdan bahsediyorum.

Muhalefet bir ‘dip dalgası’ diye tutturmuştu. Görünen o ki, ‘sessiz çoğunluk’ bu zamana kadar olduğu gibi bu seçimde de ‘Ak Parti’nin yanındaydı. Yani muhalefetin rüyası kabusa dönüştü. Ama şunu not düşmek gerekir. Memnuniyetsiz bir kalabalık olduğu her ne kadar doğru olsa da, aradığı çizgiyi diğer partilerde bulamadığı ortada…

Seçim öncesi ‘oyların çalınacağı’, ‘adil olmayan bir seçime gidildiği’ ve benzeri gerekçeler çok sıkla konuşuldu.
Özgürlükler, doğa, yolsuzlukla mücadele, eğitim gibi konularda bence sınıfta kalmış bir partinin bu kadar çok oy alıyor olmasının arkasındaki gerekçeyi görmek, vatandaşın önceliğinin de ne olduğunu öne çıkaracaktır. Muhalefet seçim sürecinde hemen her konuyu ‘dramatize’ ettiyse de, sosyal medyada Ak Parti aleyhinde çok fazla ‘manipülasyon’ gördüysek de (tabi bu konu karşılıklı) bunun skor oluşturmadığı ortada.

‘Kazanacağım’ demek yerine ‘İkinci turda kazanacağım’ demek de biraz yanlış olmuş anlaşılan. Gerçekçi olmak, ‘umut aşılanması ve hayal etmeyi istenmesi’ gereken seçmende karşılık bulmamış…

Elbette sosyal medya muhalefet için yanıltıcı veri trafiği ortaya koymuş. Bu sosyal medya işinin sağlıklı bir demografik haritasının olmayışı, başlangıç referanslarının sorunsuz belirlenemeyişi, genel yaygaraya tahammül etme eğilimi ‘pembe bir portre’ çizmiş olsa da gerçek resmin görülmesinin de önüne geçen bir perde görevi üstlenmiş sanki. Etkileşim alanında ‘sen-ben-bizimoğlan’ varlığı, farklı görüş ve düşünceye hayatın hiçbir platformunda olmadığı kadar ‘kapalı olunuşu’ tuzaklardan biri olarak kayda geçmiş. Bu sosyal medya çok büyük tabular içeriyor… Özgürlükleri değil öfkeyi tetikliyor…

Mitingler de bir anlam ifade etmedi. Bunu seçim öncesinde de görebiliyorduk. İl kongresi için Denizli’ye gelen Cumhurbaşkanının şanına yakışmayacak bir kalabalığa hitap etmesi, muhalefet tarafından hayra yorulmuş olabilir.
Muhalefetin Denizli mitinglerindeki kalabalık ve coşku onları motive etse de ‘kalabalığın bir gösterge olmadığı’ tekrar ve tekrar anlaşılmış oldu.
Bu konuya daha sonra geleceğim…

Üstelik Denizli’de Ak Parti’nin listesi kötüydü… Cahit Özkan’ın birinci sırada olmasına tahammül edemeyen çok adam vardı. Bunu MHP’ye giden oylardan da anlayabilirsiniz zaten… Hala ‘Fetö’ ile ilişkilendirildiği konuşmalara şahit oluyorum.
Üçüncü sıra bir ‘genel merkez’ tercihiydi ama Nilgün Ök aleyhinde de çok söz duymuştum. Bu rotary meselesine milletin neden bu kadar kafayı taktığını da anlamamış olarak. Üçüncü sıra hariç her santimetresinde Nihat Zeybekci izlerini taşıyan bu listeden çok daha iyisi hazırlanabilirdi.

İyi Parti herkeste olduğu gibi bende de beklentilerin altında kaldı. Seçimin en büyük yanılgısı da bu oldu sanırım. Daha organize bir çalışma ile Türkarslan meclise gidebilirdi.
Ama hızlı başladığı seçim serüveninde son günlere yaklaştıkça nefesi tıkanmış gibi görünüyor. Artırarak devam etmesi gerekirken azalarak güçlükle ilerledi. Belki sonraki süreçte daha da güçlenecektir. Zaman gösterir.

MHP’de alınan bu kadar oyun arkasında kanımca Mehmet Uz’un büyük çabası var. Birinci sıranın doğal adayı genel başkan yardımcısı Emin Haluk Ayhan’ın siyaset tarzı belli. O yerelde değil ulusal siyaset içinde yer almaktan keyif alıyor ve orada daha üretken. Meclise gidememesi şaşırtıcı değil ama bu kadar az farkla kaçırması şaşırtıcı.

Erken seçim kararı alınmadan önce Ak Parti’de en fazla konuşulan konulardan biri il başkanlığı konusuydu. Emin olun partide büyük bir kitle Necip Filiz’e il başkanlığını yakıştırmıyordu.

Ben de kendi adıma çok durağan bir isim olduğunu düşünenlerdendim. Seçim performansı merak ediliyordu. Sanıyorum alıştığımız yırtıcı il başkanları formundan uzak olması biraz endişe vericiydi. Nihayetinde ağırbaşlı tavrı süreç içinde giderek karşılık buldu, makamı doldurdu. Bundan sonra bir daha da tartışılacağını sanmıyorum.

Şimdi gelelim seçimin Ak Parti açısından nasıl kazanıldığına ya da muhalefet açısından nasıl başarısız olunduğuna…
Aslında bunu anlatan en iyi şey meydandaki fotoğraftı… İl kongresinde cumhurbaşkanını dinlemeye gelen kalabalığı, 29 Ekim Bulvarı’ndaki seçim mitingini ve 24 Haziran gecesi Çınar Meydanı’ndaki coşkulu kutlamayı çıplak gözle izledim.

O insanların gözlerine baktığınızda seçimin nasıl kazanıldığını rahatlıkla okuyabiliyorsunuz…

Heyecan ve coşkudan bahsetmiyorum. İnce’nin mitingi buradaki en heyecan ve coşkulu mitingdi…
O insanların gözlerinde heyecanı değil, kim olduklarını, kim olmak istediklerini arayın.
Temsil ettikleri sosyal ve ekonomik kesimi görmeyi deneyin. 16 yıldır bunu görebilen Ak Parti seçimlerde en büyük yatırımını bu kesime yapıyor. ‘Kek’ veya çimlerde ‘yuvarlanmak’ dalga geçmek için eğlenceli bir seçim malzemesi olabilir ama o keke her laf ettiğinizde bu işaret ettiğim kesime laf ettiğinizi unutmayın.

Koyun demek, biat demek, dağdaki çoban demek, kültürsüz demek, cahil demek erkini teslim etmek için can atan bu kitleye her lakırdıda biraz daha uzaklaşmak demek. Çünkü bu insanlar her küçümsendiklerinde, her örselendiklerinde biraz daha Ak Parti’ye sarıldılar ve onu koruyucu bir kalkan olarak gördüler.
Adeta eski filmlerde zengin ve zalime karşı duran, davası uğruna hayatını riske atan, büyük merhametine karşın çatışan ve zalime karşı öfkesi dinmeyen yakışıklı jön gibi…

Zalimin ezdiği mahalleliye kimse sahip çıkmasaydı bir daha hatırlanır mıydı sanıyorsunuz… O insanlar neye oy verdiğini biliyor, muhalefet durduğu yeri bilmiyor o kadar…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı