REKLAMI GEÇ

ALARGA

26 Temmuz 2012 Perşembe

Bodrum’da görev yapıyorum o zaman… Sosyetenin eğlence düşkünü ve gösteriş meraklısı birkaç yeni yetmesi Bacardi denen bir çeşit şova katılıyor seyirci olarak… Etkinlik bir yatta yapılacak… Saat 20:00’de demir alınacak, artık kaptanın paşa gönlü ne vakit eserse o vakit geri dönülecek…

Ben etkinliğe gecikmiş, telaşla iskeleye doğru koşuyorum… Boynumda kırık dökük bir fotoğraf makinası… Gören Torba yangını yeniden hortlamış da çamların demli reçineleri alevler içinde kalmış sanır…
O denli.. Kan ter içindeyim… Varıyorum iskeleye. Fakat;
Garip isimli tekne ortalıkta yok…

**

Bu esnaf milleti birbirini tanır iyi mi… Mesela bir kasap arıyorsan, biraz adama zor gelse de gidip başka bir kasaba sormakta fayda var…

Az biraz küfrü de göze alacaksın elbet. Beleşe yol tarifi memleket insanının tabi olduğu realitenin dışındadır.

Öyle ise teknecileri bulmak lazım…

**

Kerhaneciler akşam eğlencelerine bizi meze edecekler ama bundan haberimiz yok tabi… Bir grup delikanlı teknenin bordasına oturmuş yoldan geçenleri süzüyor… Gelenin geçenin hangi barda, hangi pavyonda konakladığına bakıyorlar ki, saatler ilerlesin, ustaları eve gitsin arkalarından seyirtecekler…

Oysaki bu turist milleti kadar kaynak başka millet yoktur… Bunlar turist Ömer değil ki birader kalender olsunlar…

Caz çalınca kıçları bi ayrı oynuyor, başları ayrı… Karakterleri de oynak bunların… Reklamlarda gençecik çıtır filetoları gösterip gösterip, Bodrum’a sağlık sigortasından dolandırıcılık devşirecek çilli ihtiyarları, basenleri yerlerde yaşı küçük kendi manda, overlokla köşeleri ancak düzeltilebilecek, liposakşın denen sosyeteden haberi olmayan orta sınıf euroluları gönderiyorlar…

Bizimkiler garip tabi… Duşta sağlık yapmaktansa bunlara kur yapıyor zavallılar…

**

Konuyu dağıtmamak lazım…
Hepsini bir arada görüne delikanlılara soruyorum… Bizim gemiyi gördünüz mü diye…
– Abi iskeleye baktın mı?
– Baktım…
– Marinaya?
– Bakamdım…
– Bi bak da gel…

Bu marina denen şey o vakit Aydın Doğan’ın… Tanıyosam hala onundur… Vaktiyle Bodrumlu mimarların komünist fikirlerine uyup da bir haber yazdıydım…. Kaçak maçak diye… Marina müdürü kadın arayıp tek kelime söyledi….
Doğan Grubu’nda geleceğin yok…

**

Gelecek kaygısı bize göre bir iş değil ahali… Planlayarak öğle yemeği yememiş birine gelecek sorarsan, falcının ruhsatından dem vurur o kadar… O falcıya inandığın adar inanacaksın adama…

Yani işine geliyorsa, iyi gelmiyorsa salla….

Zaten ben de salladım zar konuyu… Çok yüklendik adama yeter bu kadar deyip kapatmıştık konuyu… Şimdi o marinaya girmek…
Bu mendebur tipi adam Mars’ta görse tanır… Neyseki güvenlikçiler acemi…. Sorduk, tanımadılar…

Bizim alengirli isimli tekne orada da yok…

Döndük iskeleye gersin geri…

**

Kerhaneciler…. Oturmuş rakının dibine vuruyor… 20 metrelik teknenin hoparlöründen ahaliye Ferdi Tayfur yayını yapıyor… Yolda geçen turiste göz süzüp, artık o an şarkı ne söylüyorsa bir dizesinden yüksek sesle gönderip medet umuyorlar…

Bu medet, yoldan geçenden değil, ehli sahipten umulur ya neyse… Bunların talebi vücudun belli bir alanı ile sınırlı, o zerzevatın alanı satanı çok da belli olmadığından herhalde yüzde iki filan şansları var…

Turist ise bizim Ferdi’nin yanık sesinden mi, oğlanların kara kara oluşundan mı, yoksa gençlerin uçkurdan başka düşünceleri olmayışından mı bilinmez etkilenip bu gureba kalabalığın arasına dalıyor…

Artık o dakkadan sonra kim kimin şortundan ip çekmiş, sırtındaki lastiği çekip bırakmış bişey diyemem…

**

– Ya arkadaşlar… Tekne marinada yok…
– Abi alargadır o zaman…

Dönüyorum kıçımı denize, veriyorum yüzümü Cevat Şakir’in heykelinin yönüne…
– Yaf bilader nerede bu Alarga bi tarif et hele…
Birden bir patlak hoparlörden boşanırcasına kahkahalar… Kızarıyorum… Hareket etmek üzere olan bir tekneyi, karanın bilmem neresinde arıyorum…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı