REKLAMI GEÇ

EVRİM

10 Nisan 2010 Cumartesi

İbrahim İmamoğlu ile zaman zaman Milliyetçi Hareket Partisi kadrolarına ilişkin değerlendirme yaparken, bir takım siyasetçilerden bahis açıldığında, “Ballı Bozkurt”, “Nallı Bozkurt” diye orijin çizerdik…
Bu; kişilerin Milliyetçi Hareket’e adaptasyonlarındaki sorundan kaynaklı değil, bir ‘tanım’dan ibaretti o kadar.

**

Bizim aşırı İslamcılar, Darwin nalları diktiğinden beri ‘anti evrim’ çalışmalarıyla dikkat çeker… Ben bu yaklaşıma oldum olası, ‘inancın zaafiyeti’ olarak yaklaşmışımdır…
Keza ne Tanrı ne de ona inanan kişiler, hiç kimseye bir şey ispat etmek mecburiyetinde değildir… Oysa bu mevzuyu kaşımak bizim Ermeni Meselesi gibidir… ‘hayır’ dedikçe ‘evet’ manasına gelmektedir…

Neyse konuyu dağıtmayalım…
Ne dedik, bizim adamlar evrim hususunda takmışlar kafayı ‘kanıt’a… Bir ara fosil talebi, bir emare rasatı ister…
Esasen aradığı materyal bizzat kendisidir:
Hani Cem Yılmaz’ın da dediği gibi; Oluşumunu tamamlamamış olduğundan ne içindeki durumu anlar, ne de kendisinin esasen aradığı kaynak olduğunu…

**

Nereden çıktı bu evrim meselesi…
Ee baksanıza üstadım; siyaset hayatımızda hızlandırılmış bir evrim yaşamaktayız…
Tabi doğa evrimi sindire sindire gerçekleştirdiğinde, adaptasyon sorunu olmamıştı bu güne kadar… Fakat süreci hızlandıran sivri zekâlılar, kendilerini darı ambarında hissedince metabolizmayı darmadağın etti…

Söz gelimi Ak Parti’nin ‘sol’ kanadından olduğunu iddia edenler var…
Bunlar çıkıp meydana; “Hadi len bi tek siz mi milliyetçisiniz… Biz de milliyetçiyiz” diyebiliyor…

Af edersiniz siz ne tür bir milliyetçisiniz? Kimse sormuyor…

“Çıkıp bir tek siz mi Atatürkçüsünüz, biz de öyleyiz” diyebiliyor…
Buna zaten en hassas yerimden gülüyorum…

Orijini kutsal olan Milli Görüş gömleğini çıkardıklarını her ne kadar söyleseler de, işlerine geldiklerinde ‘e canım biz o ocaktan yetiştik” diyebiliyorlar…
“Biz demokratız, biz liberaliz, biz kodumu oturturuz” dillerinden düşmeyen kelimeler üstelik…

**

Bir yandan götün götün arap diyarlarına yaklaşırken, batının icat ettiği ‘demokrasi’ tahtında oturmayı da ihmal etmiyorlar…
Mesela bazıları önce ‘seçim’le gelip sonra ‘şeriat’ isteyebiliyor…

Ülkenin kozmopolitliğini bir sorun olarak tanımlayıp, kendilerine oy veren seçmenin aynı orandaki kozmopolitliğini ise ‘tek irade altında birleşmek’ olarak anlatabiliyor…

Demokraside ‘seçilmek yetmez’… “Layık olmanız da gerekir” denildiğinde ise ‘hadi lan, ananı da al git’ diyebiliyor mesela…

**

Sonuç itibariyle arkasında Atatürk resmi duruyor diye kendini Atatürkçü, Osmanlı’nın torunu olduğundan milliyetçi olarak görme cüretini gösteriyor…

Unutmadan bir de, Denizli Belediye Meclisi üyeleri Anıtkabir’e gezi düzenliyor… Sanırım bazıları öldüğünden ‘emin’ olmak istiyor…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı