POLİSE TEŞEKKÜR
2 Kasım 2009 Pazartesi
Denizli polisine hayran kaldım…
29 Ekim günü, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Eğitim İş Sendikası ve bazı partilerin temsilcilerinin bulunduğu grup, uzun süre Çınar’da beklemiş, geçit törenine katılmak istemiş ve hatta törenlerin rötarlı yapılmasına neden olmuştu…
Herkesin bildiği üzere bir de arbede yaşanmıştı polis ile grup arasında… Bu arbede ciddi olaylara dönüşmediyse grubun sağduyusu ve polisin mesleğindeki becerisi sayesinde olmuştur…
Denizli polisi, hiç de alışık olmadığımız bir toplumsal olaya, hiç de alışık olmadığımız bir biçimde yaklaştı… Sürece müdahalesi başından sonuna kadar tam derslikti.
Çevik kuvvet ve güvenlik şube müdürlüğü personelinin gayretleri, amirlerin sağduyusu, kalabalığın kalbine hitap etmeleri olayların büyümemesinde önemli bir etkendi.
Orada dakika dakika olayı takip eden biri olarak dikkatimden kaçmadı:
Güvenlik şube ekipleri ve emniyet amirleri tek tek insanlarla ilgilendi ve sık sık kalabalığa hitap etti.
Kaba olmamaları dikkatlerden kaçmadı. Hiçbir talebe, kestirip atarak karşılık vermediler. Mümkün mertebe herkesi dinlemeye çalıştılar ki bu tansiyonu konuştukça düşürdü.
Çevik kuvvet ekipleri alanda güvenlik alınırken grubun göremeyeceği bir noktada bekledi ki, bu da tansiyonun yükselmesini engelleyen bir etkendi.
Polisin her fırsatta bu kararın kendilerine ait olmadığını, emir aldıklarını söylemesi de “Bizi karşı karşıya getirenler burada bile değil” mesajıydı ki grubun öfkesini polisten uzaklaştırıp, gerçek sorumluların üzerine yoğunlaştırdı.
Bu her zaman iyidir. Meydanda tansiyonun yükselmesi demek çatışmaya kadar gider ki, bence doğru olanı yaptı polis…
Müdahale öncesinde ve müdahale sırasında ise çevik kuvvet süperdi. Bir kere kimse kendi başına hareket etmedi. Bu yaptıkları işi ne denli ciddiye aldıklarının ve iyi bir ekip olduklarının göstergesiydi… Bu yönleriyle de nazikçe korku saldılar…
Ama coplarını hiç göstermediler… Kalabalığın içinde coplanma kaygısı yaşayanların hırçınlığına bu yolla müsaade etmemiş oldular. Bırakın ellerin coplara gitmesini, copların neredeyse görünmez olması bile süper bir hareketti.
Ve dumanlı ekipmalar… Yani göz yaşartıcı bombalar filan… Elbette bu silahları taşıyan personel de oradaydı. Ama kalabalığın önemli bir bölümü bu silahları görmedi. Belki sadece öndeki dikkatli birkaç kişi görmüştür… Çünkü bu personel sürekli hattın dışında, kalabalıktan uzak ve görünmeyecek bir noktada durmaya özen gösterdiler…
Gözaltılara gelince…
Polis otobüsüne bindirilmekte direnen göstericiye karşı şiddet kullanmak yerine kalabalık müdahale etmeyi tercih ettiler… Yani bir göstericiye dört beş kişiyle müdahaleci oldular. İşte bu durum olası bir orantısız güç kullanımını protestocu grubun görüp daha da öfkelenmesinin önüne geçti. Zaten sertlik de olmadı. En önemlisi, otobüse bindirilen kişilere o dakikadan sonra müdahelede bulunulmadı. Yani otobüs içindeki tamamen güvendeydi ki, kendilerini dışarıdan izleyen meraklı gözler onlar için de endişelenmek zorunda kalmadı.
Son olarak müdahale sırasında çevik kuvvet mensuplarının tavrı takdire şayandı. Göstericilerin önemli bir bölümünün öğretmen olduğunu biliyorlar, özellikle ihtiyarların ezilmemeleri için ihtiyatlı müdahalede bulunuyorlardı. Ama bu sırada sık sık; “Aman hocam, yapmayın öğretmenim” gibi ifadelerle diyalog kuruyor, amaçlarının onları meydandan atmak değil, yolu açmak olduğunu hatırlatıyorlardı.
Sonuç olarak, bu müdahaleyi İstanbul polisi yapsaydı, hala göz altıları, darpları. Orantısız güç uygulamalarını konuşuyor olurduk.
Bence Denizli polisinden çok şey öğrenecekleri var…
On numara bir işti oradaki. Her personeli tek tek tebrik ederim…
Sağduyulu kalabalığa gelince…
Provokatörlerin gayretlerine rağmen sağduyulu oldukları için teşekkürler.
Yine bir çirkinlikle anılmıyor Denizli adı…