REKLAMI GEÇ

PUPAMBA’NIN ŞEHVETLİ BAŞKANLARI

24 Nisan 2010 Cumartesi

Bu bir Michel Houellebecq kitabı değildir. Zaten hikâye ‘Bir Ada Olasılığı’ndan çok, bir uçkur sığlığıdır.
Pubamba’nın sahtekâr başkanlarının çarpık aşk hayatları, sexin ‘s’ini duyduklarında başlar ama muhtemelen ‘e’ sinde de erkenden son bulur…
‘x’in bilinmezliğine dair uzun yolculuklar yapacak kadar vakitleri de yoktur keza… Ve elbette ‘pişti’ olma olasılıkları nedeniyle kısadır fantezileri…

**

Küçük belediyelerden birinde bir başkan, kendisine alımlı bir sekreter seçmiş ki, yoğun çalışmalardan sonra ara verip küçük dinlenceler yapabilsin.
Beş yıl süren belediye başkanlığı döneminde halkın sırtından inip sekreterininkine bindiği az değilmiş hani…

Bir gün yine arkadaşları ile ‘memleket için’ yaptığı derin ve anlamlı toplantının ardından nedensiz bir ereksiyon hali hissetmiş…
Hemen alımlı hanıma haber verilmiş tabi…
Uygun bir buluşma noktasına gidilmiş. Lakin yol uzun, başkan ise sabırsızmış… Sonuçta iştahı arttıkça artmış…
Sonunda hanımefendi ile karşılaştıklarında Recep İvedek’in 28 yıllık hasretinden bir nöbet geride iştaha sahipmiş…

Nezaketi bırakıp, yumulmuş tatlının şerbetine… Hanımın kulak memesinden bir öpücük alayım derken, dilinin ayarını kaçırınca, minik küpe bir anda inmiş başkanın midesine…

Kendileri biraz yaşlı olduklarından, sağlık meseleleri de enselerini bir türlü bırakmadığından bir telaş alıvermiş efendiyi…
Sonunda güvenilir bir doktorun elinden geçirmiş operasyonu ve arınmış sekreterin küpesinden. Bir hafta yatak istirahatında ziyaretine gelenlere “Şu fıtık, fıtık etti beni” diye dert yanarmış…

İstirahat sona erip yataktan fırladığında ise hemen koşmuş aynı hanımefendinin yanına, hem küpesini hem iştahını iadeye…

**

Pubamba’nın büyük başkanlarından biri, memlekette sürekli göz önünde olduğundan aşk oyunlarını başka bir memlekette oynamaya karar vermiş…
Kendisi yeterince karizmatik olduğundan bir sevgili bulmak zor olmamış… Orijinal eşleri kendisini ‘yardım’ faaliyetlerine adadığından olan bitenin farkında bile değilmiş…
Bir gün yine bir iş toplantısına gidiyorum diye izin alıp hanımından Zabant’a göl kenarında romantizm yaşamaya gitmiş…
Kısıtlı zamanında sonuna kadar yaşamak istemiş romantizmi, ‘İşte yatak, alıp-satak’ demeyip uzun ve derinden yaşıyormuş aşkını…
Ve şükrediyormuş; “Bizim memleketten tek adam yok burada ne güzel” diye…

Tabi tam o sırada Bizim Pubambalılardan bir grup atlamışlar iki otobüse, aynı tatil mekânında gezilere katılıyorlarmış. Pubamba’da hiç otel olmadığından tek tek otelleri geziyorlarmış. Önce bir yıldızlılardan başlamışlar, sonunda beş yıldızlılara kadar tüm otelleri dolaşmışlar. Tam da son bir otel kalmışmış gitmedik, kapısının önünde belirmişler…

Meğer o otel bizim koca başkanının sevgilisi ile romantizm yaşadığı otel olmasın sakın… ‘Oh gözlerden ırak’ diye içi kıpır kıpırken iki otobüs dolusu Pubambalı basmış bizim başkanı aşığıyla… Lobide el ele, diz dize yakalanmış başkan… Kara suratı kıpkırmızı olmuş, koca kafasını saklayacak yer bulamamış ki, bizim Pubambalılar hep bir ağızdan bağırmışlar; “Piştiiiii”…

**

Pubamba’da bir hentbol takımının libidosunda çok ciddi sorunlar varmış…
Yıllar yıllar boyunca büyük başarılar elde ettikten sonra, yükselme dönemi sona ermiş ve duraklama dönemine girilmiş…
Yöneticiler ise “İçelim Güzelleşelim Devri” yaşadıklarından olup bitenin farkına varamamış… Dünyanın ciroları içki masalarında tüketilir olmuş…
Sonra kulüp başkanı, birlikte hovardalığa çıktığı eski bir topçuyu hoca yapmış, tabi ondan önce hovardalık yaptığı arkadaşını da genel kaptan…
Zamanla kulübün etrafında sarı saçlı, kara gözlü bulutlar dolaşmaya başlamış…

Bu aşk insanları aynı anda hem başkanı, hem genel kaptanı hem de hocayı idare ediyorlarmış… Bizimkiler ‘Amma da hovardayım haaa’ diye hava atarken, kızlar bunları ringe bağlamış meğer. Söz gelimi hoca, başkanın bir numarası ile beraberken, genel kaptan hocanın iki numaralısını ilgisiz bırakmıyormuş… Başkan ise hem genel kaptanın, hem hocanın ne kadar numarası varsa komplesini çekiyormuş tombaladan…
Arada bir hetbolcu milletinin artan genç sevgililerinden de kumpasın içine dahil olanlar oluyormuş…
Üç koca tilkinin, üç koca kuyruğu, kıç kadar Pubamba’da üç beş kızın baldırlarını okşuyormuş ama, kimsenin kuyruğu bir ötekine takılmıyormuş…
Hatta mahşerin üç hovardası aynı aşk kadınları tarafından idare edildiklerini bile anlamıyorlarmış…

Sonuçta hentbol takımı unutulmuş tabi…
Gerileme dönemine girilmiş.
Sonra bir gözlerini açmışlar ki küme düşmüşler…

**

Sevgili Michel,
Dünyayı bir penisin gözlerinden gören Pubambalı, bereket tanrısına bakıp da “E ama bunun testisleri yok” diye yorum yaparmış… Derler ki evde sümsük başkanlar, otel lobisinde on kaplan gücünde olurmuş…
Derlerki; çok dindar demokratlar, çocukları yaşındaki kızlarla hovardalık yapıp, sabaha dek İskoç viskileri devirdikten sonra, sâlâya kalkıp secdeye dururlarmış…
Hırsızların önünde el pençe divan durulur, sahtekâra selam verilirmiş…

Galiba biz kendi başımıza adam olamayacağız zar… Amerikan mandası imkanı yoksa, Arap sığırı da bizi kurtarır…
Sabırla işgali bekliyoruz…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı