REKLAMI GEÇ

VAH DENİZLİSPORUM VAH

1 Aralık 2009 Salı

Katrancı’yı özlüyorum;
Daha önce de yazmıştım… Hakkı ödenmez…
Sağlığından, mesaisinden, evlat ve torunlarının kendi üstündeki hakkından alıkoyduk onu Denizlispor başkanlığı yaptığı dönemde…
Uğurlayış biçimimiz çirkin ve nankörceydi…
Bu kente yakışmadı…

Hoş, benimki de lafı güzaf…
Uğurlayanlar bu kentli bile değildi…

**

Tekrar hatırlatırım… Bıraktığında durum şimdikinden daha kötü değildi… Hatta mukayese ederseniz çok daha iyiydi…

Onun için ne seyredip, neye taraf olduğunuzu bilmek gerekir…
Taraftarlık başarıda meydanlarda göbek atıp, dertte insanlara küfretmek değildir… Belki elimizden gelenin en iyisi budur ama bu en iyisi değildir…

Şimdi o dönemin güzel insanlarına ağzından salyalar çıkarak küfredenler, o gün eğer bugünkü puan ve durumda olsaydık muhtemelen Madımak ‘ı sofuların ateşe verişi gibi cayır cayır yakarlardı yöneticileri…
Doğrusu insan utandığını bilir de, bunu bile saklar sınır tanımayan utanmazlığıyla…
Muhtemelen her şeyin farkındalar, geçici bir süre için basılmıştır frenlerine…

**

Sayın başkan çıkıp, Çarşamba’ya Perşembe’ye kadar millete süre verip, ‘açıklasınlar, çıksınlar meydana bırakalım’ derken aslında kendi süresini doldurduğunun farkında değildi…
Oysaki zararın neresinden dönerseniz kârdır…
Süreç gösterdi ki tek adamın padişahlığı ısrarla sürmekte… Kendisinden daha büyük bir irade tanımamakta ısrar etmekte…

Bakınız, bir aday ortaya çıkıp bu kutsal renklerin liderliğini yapmak isterse bu talebi ileteceği kurum başkan mı olur camia mı?

Doğrusu kaçırdığınız bir şey var… Siz Sayın Başkan… Bence siz yönetime talip olanların verdiği süreyi doldurdunuz…
Artık kimse neredeyse düşmesi kesinleşmiş bir takımın başına geçmek istemeyecektir… Siz, söylemeye dilim varmıyor, Allah da bize onu göstermesin ama düşen bir takımın başkanı olarak tarihe geçersiniz…
Bu koşullardan sonra kulübün başına geçecek bir maceraperest tanımıyorum…

Tren kaçtı…

**

Ve gelelim kendi idare anlayışımıza…
Kulübün en zor anlarında yardımına sessiz ama vakur koşan Mehmet Özsoy nerede?
Düşününüz, beyefendi kulübün ikinci başkanı ama maçlarını izlemeye bile gitmiyor… Neden?

Bir kulüpte 5 tane ikinci başkan ya da başkan yardımcısı olur mu kardeşim… Hal böyle olunca Mehmet Özsoy’un ikinci başkanlığının bir hükmü kalmıyor tabii…
İkincisi ve daha önemlisi; Başkan’ın Denizli’de olmadığı zaman kulübe kimin vekalet edeceği konusu… Dönüşümlü vekalet olur mu? Bizde olur…
Üçüncüsü kulübe verdiği desteği zamanında geri alamayışı…

**

Bu tabloyu bir yerden tanıyorum…
Biz alacağını talep edenleri ‘Vatan Haini’ ilan ederiz.. Aman dikkat güzel beyefendiciğim…

Ve son olarak…
Herkes bir şeyler koydu siz ne verdiniz? diye sorduğumuzda, bize şu yanıt verilmişti:
“Biz paha biçilemez tecrübemizi verdik”

7 puanla, 17. basamaktayız.
Hükmen aldığımız puanı saymazsanız, bileğimizin hakkı ile topu topu 4 puan topladık…
Ligden ihraç edilen Ankaraspor ihracından önce 6 puandaydı…
Sıralama sizi yanıltmasın…
Bank Asya takımlarını bizim cetvelin altına koysalar biz orada da düşmemeye oynarız…
Beş senedir ecel teri dökmekten can verecek halimiz kalmadı…
Borç ödüyoruz lugatları mide bulandırıyor artık…
Topçuların adını öğrenemeden kaybediyoruz teker teker…
Teknik adam kıyım makinası gibiyiz…
Daha da önemlisi İstiklal Matinesi gibiyiz…

İşte bizim paha biçilemez tecrübemiz…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı