REKLAMI GEÇ

YILIN SON HALK MÜZİĞİ KONSERİ

26 Aralık 2017 Salı

Cumartesi günü Üniversitesi Kültür Merkezinde, Büyükşehir Belediyemiz Konservatuarı Türk Halk Müziği korosunun “Gurbetten sılaya mektuplar” adlı bir konseri vardı. Gerek salon, gerekse sahne, dolu doluydu. Her şeye rağmen güzel ve etkileyici bir konserdi denilebilir. Türk Halk Müziği konserlerini, müzikleri yüzünden değil, uygulamaları yüzünden hep eleştirmişimdir. Bu yüzden bazen alınıp kırılanlar ve bana sitemler edenler olurdu. Bir konseri seyirci ve dinleyici olarak gerektiğinde beğenilerimizi söylemek kadar, eleştirip doğru bildiğimizi söylemek de hakkımız olsa gerektir. Hele bu güzelim Konservatuvarın naçiz bir ilgilisi olarak, ilgili herkes kadar hakkımdır diyebilirim.

Bu cümleden olarak bu güzel konseri irdelemem gerekirse, sahnede 72 koristin ve 16 saz sanatçılarının yer alması, Konservatuvar ve hepimiz için gurur vesilesidir denilebilir. Aslında bu sene Konservatuvarda, ses ve saz çalışanı olarak 900’ün üzerinde çalışanın olması, her türlü takdirin üstünde bir gelişmedir. 1985 Yılında Konservatuvarın temellerini atarken, eleman temin etmek için neler çektiğimizi acıyla hatırlarım. Hele Türk Halk Müziği topluluğu, neredeyse yoktan var edilmiştir. Bu açıdan bakıldığında, bugünkü kadro ve katılımlar, mucize gibi bir olaydır. Bu güne gelinmesinde emeği geçen herkese, Denizlili sanatseverler olarak ne kadar teşekkür etsek yeridir.

Konser süresince usta saz sanatçılarının hep öne çıkma ve diğer saz ve sesleri bastırma çabaları, çoğu zaman rahatsız edici oluyordu. Sahnenin sol bölümünde yer alan öğrenci sazların, çok daha göz doldurucu olduğunu söyleyebilirim. İddiasız ve bir o kadar biri birlerine saygılı ve uyum içindeki çalışmaları, beni mest etti. Sazların telleri üzerindeki parmakları ve mızrapları tutan ellerin hareketleri, sanki otomatiğe bağlanmış tek bir el gibiydiler. Bu da onların, eğitilerek yetişmiş olmalarının kanıtı gibiydi. Kendilerini kutlarken, başarılarının devamlı olmasını dilerim.

Her konserde olduğu gibi, ritim sazlar yüksek seslilikten kurtulamıyorlar. Darbukanın mikrofona ne ihtiyacı olabilir. Dışarıdan geldiğini zannettiğim ve bu konserde ilk gördüğümüz elektronik davulun, her sazın üstünde sazların güzelim seslerini bastırıyor olması, konserin zarafetine darbe vuruyordu. Hele ney çalan arkadaşın candan gayretleri, kulakları sağır edecek kadar güçlü ve zaman zaman da rahatsız edici olmuştur.

Konserde solist olarak sahneye çıkan hanım sanatçıların, salondaki misafirleri selamlarken, ellerini karnı veya göğsü üstüne bastırıp selamlamaları hiç de yakışıklı olmuyor. Hanım sanatçılar seyircilerini, diz kırıp, reverans yaparak selamlarlar. Erkek sanatçılar da, biraz yan bir baş eğme ile selamlamalıdırlar. Şarkı söylemeyi öğrendiğimiz kadar, sahnedeki tavırları da öğrenmemiz gereklidir diye düşünürüm. Çünkü bizim Konservatuvar, artık isim yapmış kaliteli bir konservatuvardır.

Her şeye rağmen çocuklarımız birer öğrencidirler. Solo şarkı söyleyecek olanların, gerek sazların ses tonuna, gerekse mikrofona uyum sağlayabilmeleri için eğitilmiş olmalıdırlar. Solo şarkı söylemenin çok zor olduğunu biliyoruz. Solist, sazlarla uyum sağlayamıyor veya mikrofona hâkim olamıyorsa, şef hemen koronun katılımını sağlayıp, boşluğu dolduruvermesi gerekir diye düşünürüm.

İzleyicilere bu konserde diyecek bir şey yok gibiydi. Hele bir de yuhalar gibi ıslıkla tezahürat yapmasalar daha iyi olacaktır. Her şeye rağmen, koronun şefi ve hocaları dâhil emeği geçen herkesi candan kutlamak isterim. İyi ki tüm çalışanları ile Denizli Büyükşehir Belediye Konservatuvarı var. 2018 Yılında silahların susmasını, zulmün son bulmasını ve tüm insanlığa hayırlı olmasını dilerim.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı