REKLAMI GEÇ

“Yasak Olduğunu Bilmiyordum” Hakim Bey

2 Şubat 2016 Salı

Corriere della Sera Gazetesi’nde yer alan bir haber 23 Aralık 2015 tarihinde gazetelerimize, internet ortamına düştü; “Roma’da 1800 yıllık tarihi sütuna bozuk parayla adını kazıyan Türk öğrenci, diğer turistlerin ihbarı ile yakalanıp gözaltına alındı. Adliyede adını kazımanın yasak olduğunu bilmediğini söyleyen öğrenciye toplam 2 bin 200 Euro para cezası kesildi”

Haber başlığı: “Vandal, Adını Ölümsüzleştirdi”
***
İnsanlar bildikleri, tanıdıkları, sevdikleri ve anlamlı buldukları şeyleri korur ve geliştirirler. Bilme, tanıma, sevme ve anlama / anlamlı bulma adına toplum olarak ne yapıyoruz? Eğitim sistemimizde bunların yeri nedir? Çocuklarımıza nasıl bir sanat eğitimi veriyoruz? Sanata ve sanatçıya ne kadar değer veriyoruz? Ülkemizde çoğunu bizim üretmediğimiz sanat eserlerinin ve tarihsel dokunun farkında mıyız? Bu eserler ülke turizmine ne kadar katkı koymaktadır? Öğrettik mi, biliyor muyuz? Hierapolis, Laodikeia, Tripolis, Colossae, Attuda ve birçok tarihsel değer, hepsi Denizli’de. Bazıları yer üstünde, bazıları da altında. Ekonomiye dahil olacakları günü bekliyor, sabırla.

***

Bugün dünyanın dört bir tarafından yüz binlerce turistin önemli paralar ödeyerek gezmeye can attıkları Berlin’deki Pergamon (Bergama) Müzesinde hayranlık yaratan Zeus Sunağı, heykel, kemer ve yüzlerce parça eser Sultan II. Abdülhamid’in emriyle Almanlara hediye edilmiş. 1878’de Osmanlı Almanlarla Berlin Antlaşması’nı imzalamış, ayrıca Almanlara olan dış borçtan dolayı II. Abdülhamit bölgede yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan eserleri Almanlara verdiği gibi kazı çalışmalarına devam edilmesi iznini de vermiş. 1886 yılına kadar Zeus tapınağı da dahil olmak üzere bölgede çıkarılan eserler Berlin’e gönderilmiş. Böylelikle Osmanlı’nın borçları silinmiş veya ödeme geciktirilmiş. O dönem Osmanlı İmparatorluğu’nun durumu vahimdir, taşlarla uğraşacak durumu yoktur .

***

Yalnızca Zeus Sunağı mı göz yumulan, aynı müzede Milet Güney Agora Kapısı, Athena Tapınağı Propylon girişi, Aphrodisias-İhtiyar Balıkçı Heykeli, Beyhekim Camii’nin çini mozaikli mihrabı, sayabildiklerim. Bunlar Pergamon müzesindeki belli başlı eserler, devlet eliyle verilen, hediye edilen, kaçırılmasına göz yumulan. Nihayetinde taş parçasıdır hepsi.

Durum içerde farklı mı? Yüzlerce olağan üstü heykelden oluşmuş Apollon Tapınağı’nın mermerleri kireç ocağı olarak çalıştırılmış, Çorum Boğazköy’deki heykeller Paris Louvre Müzesi’ne, Nereidler Anıtı (Ksanthos) British Müzesi’ne, Troya Hazineleri İtalya ve Rusya’ya kaçırılırken ses çıkarılmamış. Sonradan bu eserleri geri alma girişimlerimiz de çok sonuç vermemiş.

denizli-velittin-kalinkara-yasak-oldugunu-bilmiyordum-hakim-bey-ic-1

***
Bu anlayıştan ne üretecektik. Her gördüğü tarihi ağaca ismini kazıyan, duvarlara ismini yazan, sözcüklerle ifade edemediği sevgisini okul sıralarına kazıdığı bir kalbe sığdıran insanımız, elbette gittiği yerlerde iz bırakacaktır. Karayollarında bilgilendirici tabelaları kurşunlayan, tarihi eserleri binalarının temeline-duvarına yerleştiren, oluşumu milyonlarca yıl alan sarkıtları kırıp akvaryumuna koyan insanımız…

Peki;

Sanat öğretmediğimiz,

Tarihi / sanat tarihini öğretmediğimiz,

Estetiği, yaratıcılığı öğretmediğimiz,

Bilme, tanıma, sevme ve anlamayı öğretmediğimiz,

Ve bunların kültürel ve ekonomik değer olduğunu öğretmediğimiz insanımızdan ne bekliyorduk? O sütuna ismini kazırken, ona bir taş parçası olarak bakmaktadır, zira büyüklerinden öyle öğrenmiştir. Aldığı eğitimi, kültürünü, görgüsünü kazımıştır o sütuna.

denizli-velittin-kalinkara-yasak-oldugunu-bilmiyordum-hakim-bey-ic
***
Bilmez ki Pergamon Müzesi’ni yılda 2 milyondan fazla insan ziyaret eder, her kişi 5-10 Euro para bırakır. Sanatın, tarihin, güzelliğin, estetiğin turizm ekonomisinin önemli bir parçası olduğunu nereden bilsin çocuk. Peki cezayı kim ödesin?

“Yasak Olduğunu Bilmiyordum” Hakim Bey diyen mi, yoksa ….
***
Ve Roma’daki Türkiye Büyükelçiliği, İtalya’yı ziyaret eden insanımıza yönelik bir uyarı mesajı yayınlıyor: “Vatandaşlarımızın, ören yerleri ve müzelerdeki kurallara titizlikle riayet etmeleri, yasak olan yerlerde fotoğraf çekmemeleri, fotoğraf çekmek için tarihi yapıların üzerine çıkmamaları, aksi halde mahkemeye sevk edilebilecekleri ve para cezasına çarptırılabilecekleri”

Eğitim sistemimizin veremediğini, Büyükelçilikler aracılığı ile yapmaya çalışıyoruz. Dışarıdaki tarihi eserlere nasıl davranacağımız konusunda. Peki içeride neler oluyor? Kime ne kadar para cezası kestik bugüne kadar. Yerlisine, yabancısına…

***
Emile Durkheim “eğitim yetişkin kuşakların, toplumsal yaşama katılacak kadar olgunlaşmamış kuşaklar üstündeki etkisidir. Eğitimin amacı hem bütünüyle siyasal toplumun hem de ileride içinde yer almak üzere yetiştirildiği özel ortamın gerektirdiği belli sayıda fiziksel, düşünsel ve ahlaksal durumu çocukta yaratmak ve geliştirmektir” diyor.

Okulun görevi ahlaksal, estetik, bilimsel ve toplumsal değerleri gençliğe aktarmak; bu değerlere karşı saygılı olma konusunda eğitmek ve onlara bu değerleri yaşatma isteği aşılamaktır. Bize neden kurbağanın başkalaşımını, trigonometriyi, Japonya’nın, Norveç’in şehirlerini, akarsularını, dağlarını öğrettiler de dibimdeki tarihi, sanatı, ekonomiyi öğretmediler… Bunlar bizim hangi gereksinimimizi karşıladı? Bizi mantıklı düşünceden uzaklaştıran, zorla kafamıza sokulan akılda tutulması zor ve gereksiz bir yığın bilgi.

Sonuç; “Yasak Olduğunu Bilmiyordum” Hakim Bey. Bedel 2 bin 200 Euro.

Hepimiz biliriz ki “biçimi ne olursa olsun cezanın amacı küçük düşürmektir” Peki küçük düşen kim?

Yorumlar

Sabih Güzel   -  Bağlantı 2 Şubat 2016, 12:58

Ören yerleri özelleştirildi. Tarihe ve sanat konusunda bilgili kişilerin buralarda görevlendirileceğini sanarak yanılmışız. Önce burada istihdam edilen kişilere, sergilenen sanat eserlerine sahip çıkmaları öğretilmeli.

hulusü şengül   -  Bağlantı 2 Şubat 2016, 11:39

sevgili hocam güzelbir yazı
işte tarih bilincinin anlatıldı güzel bir yazı
umarım herkes bu bilince ulaşır

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı