REKLAMI GEÇ

MERKEZEFENDİ’DE BİR KİTAP GÜNLERİ ŞÖLENİ HİKÂYESİ

27 Eylül 2019 Cuma

Kitap deyince içimize bir heyecan basar. Kitabın evreninde dünyanın uçlarıyla oynaşmak, geceye çadır kurmak, gerçeğe insan olmak, bilince kapı aralamak ve hatta bu korkunç gerçekliklerin zıvanasından kurtulup düşlere kanat çırpmaktır…

Kitapla yazarın ikliminde dünyanın katı gerçeklikleri yoktur. Metanın buzlu tecimsel karakteri yoktur. Kendini afişlerin ve billboardların en parlak köşelerinde görmek gibi ego titreşimleri de…

Ama kendini yazar-çizer-şair-sanat insanı sanmakla; kabzımal-küçük esnaf-sözcük işportacısı sanmak arasında doğrudan bir ilişki de yoktur. Bazen susmak için bile güçlü bir dile ihtiyaç duyarız. Bu bağlamda susmasını bilmeyenlerle çok konuşmayı kendine şiar edenler arasında alınan sıfatlar sizi yazar yapmaz, sanatçı yapmaz, giderek insan bile yapmaz…

Ahkâm kesmek ve gürlemek için yazan kişi aydın olamayacağı gibi susmanın da kendi içinde anlamlı bir şiddeti vardır. Bu kentte uzun süredir ortalık yerde şuyum buyum diye dolaşanların eserleri, estetik ve niteliksel ölçütlerle sorgulanmıyor. Şu bu güçlü yerel yönetim desteğiyle pohpohlanmak da bu estetiği yüceltemiyor. Taraf da bulamıyorlar taraftar da. Toplumun geleceğine aydınlık bir ışık saçamayan bu karanlık ve sığ kalemlerle bir kentin sokağını aydınlatma şansı da olamıyor. Köhnemiş zihinsel ve bilişsel körlüğün iktidarlığına mum dikiliyor sadece. Çünkü yetki, parlak takım elbiseli kadrolar ve tüm ekonomik imkânlar onlarda.

Her şeyin dışına bırakılmak ve itilmek gibi bir özgürlüğün-özgünlüğün cenderesinde yaşıyoruz. Rahatız. Bu iyi. Bu onurlu ve bu sokağın bütün incitilmiş köşelerini şiirimizle, dilimizle pansuman ediyoruz. Küfür edenlere, sokağı kurşunlayanlara, kaldırımları resmi renklerin gri tonlarıyla bezeyenlere inat…

Sadece estetik üretimlerimiz ve toplumsal kaygılarımızla geleceğimize yön vermenin patikasını arşınlıyoruz…

Büyükşehir tarafından üç kez düzenlenen bir kitap fuarının “nasıl olmaması gerektiği üzerine” birçok notlar almıştık. Bu notları bugün köşelerine taşıyanlar bugüne dek büyükşehre eleştirilerini bu kadar cesurca ifade edememişlerdi. Ülkenin nice değerli sanatçıları, yazarları ve aydınları varken koca bir fuar halkın yalnızca bir kesiminin mistik gereksinimlerine armağan edilmişti. İlişmek için dışardan yüzsüzlük ettik kitaba. Panel-söyleşi-konferans gibi niteliksel alanları bomboş bırakılmış, içinden mehter alayları geçen bir fuara…

İlk kez Merkezefendi Belediyesi bu olaya doğru bir perspektiften baktı. Önemli ulusal ve evrensel sanatçıları konuk etti. Panel, söyleşi ve konferans planlamaları yaptı. Elbette her biri birbirinden değerli yazarlar, sanat ve siyasi unsurlar. Onlarla bir arada buluşmak keyifli ve verimli olacak. Halk adına da önemli bir beklentiyi karşılayacak. Büyükşehir fuarlarına güçlü ve niteliksel bir müdahale, hatta o fuara bir ölçüt katkısı sunacak bir kitap şöleni. Kent için önemli bir kültürel umut yeşertecek. Gericileştirme, düşüncesizleştirme, üretememe kabızlığına karşı toplumlar ancak kültür ve sanatla karşı durabilir. Merkezefendi Belediyesi gerçek ve evrensel sanat için bir kapı aralayacak işe soyunmuş…

Tabi eleştiri de aldı. Belki önceden yapılması gerekenlerin eksikliği. Kendini “Denizlili Yazar” cümlesinde kısıtlayan kesimlerden de büyük eleştiri aldı bu girişim. Olsun. Faaliyetin eksikleri değerlendirilir. Notlar alınır. Eleştiri ve özeleştiri platformları oluşturulur. Böylece gelecek dönem için gerekli ön birikimler ortaya konur. Bunu organize eden Belediye Kültür Müdürlüğü sorumluları da zaten iyi niyetle bu büyük organizasyona girişmiş. Destek istediler. Ve kendilerini kafa-kol-beyin-akraba ilişkilerini düşünmeden, sanatsal ölçütler ön planda tutarak fikirlerimizi ilettik. Sizden de fikir isterlerse veriniz. Bir aydın da iyi fikir veren kişidir.

Bir yazar her şeyden önce insandır. Ama bir insan her şeyden önce iyi bir yazar değildir…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı