REKLAMI GEÇ

EGE’DE EFELİK OLGUSU ÜZERİNE MİTSEL OKUMALAR – 8

1 Ağustos 2019 Perşembe

MÜNİR SAYHAN’NIN “MİLLİ MÜCADELEDE ÇİVRİL” KİTABI ÜZERİNE

Efelik olgusuyla milli mücadele ilişkisi üzerine ilerleyen yazı dizimizin 8. Bölümündeyiz. Okuduğumuz kitaplar ve döneme özgü yaptığımız değerlendirmeler bizi sonraki kitaba ve başka hikâyelere yönlendiriyor. Bazen yazının akışına kapılıp başka mecralara yolculuk yapmak belki de okuma evreninin zenginliğiyle ilintili. Bu yolculuğa bilerek kapılmak da bu işin keyfi olsa gerek…

Milli mücadele döneminin Denizli ayağında yaptığımız okumalarda sıra Çivrilli öğretmen yazar dostum Münir Sayhan’ın eseri “Milli Mücadelede Çivril” kitabına geldi.

Bu kitabın oluşum dönemine dair benim de bilgilerim vardı. Münir hocam araştırmalarını tamamlayıp sona geldiğinde uzun süre yayımlanmasıyla ilgili problemleri aşamamıştı. O dönem ben de Çivril Belediyesi personeli olarak henüz çöpçülük mertebesine erişmemiş, kültür-sanat-spor ve basın ayağında çalışmalar yapıyordum.

Nihayet kitap son aşamasına gelip 2018 yılı başında Denizli Belediyesi’nin yayını olarak okura sunulmuş ve Münir hocam da rahat bir soluk almış.

Bir yazar için bir eser oluşturmak, bu zorlu mecrada sanırım işin en kolay tarafı. Bu eserin yayımlanması ve okura ulaşması süreci bambaşka ilişkilerin tezahürü olarak işliyor. Toplumun okumaz bilirliği ile yetki sahiplerinin kültür alakasızlığı buluşunca, kitap-okur ilişkisinde bir sürü ilişiksiz unsurlar öne çıkıyor.

Değerli hocam bu kitabı ortaya çıkarırken uzun bir araştırma ve belgeleme sürecinden geçmiş. Özellikle uzun yıllara dayanan birebir röportajlarla kitabın dayanakları anılarla birleştirilmiş. Dönemin tanığı kişiler ve onların birinci dereceden yakınlarının hatıratları milli mücadele dönemindeki Çivril’i ışık tutuyor.

Kitap toplam 186 sayfadan oluşmuş. Çivril hakkında kısa bilgilerle başlayan eser İzmir’in işgalinden sonraki süreçte tüm Ege’de olduğu gibi Çivril’deki gelişmeleri bütünsel başlıklarla anlatıyor. Mücadeleye katılan ve örgütleyen önemli kişilikler hakkında bilgiler veriyor. Yaşanan ve ağızdan ağıza dolaşan hikâyeler ile döneme ışık tutuluyor. Ancak anlatımı destekleyen fotoğraflar ve haritaların ciddi bir çözünürlük sorunu var. Netlikleri oldukça sorunlu. Yeni baskı olursa eğer bu eserin fotoğrafları yeniden ele alınmalı.

Uzun zamana yayılan araştırmalar ve belgelerle desteklenen kitap Çivril’in milli mücadele dönemine ışık tutması bakımından değerli. Bildiğim kadarıyla Münir Sayhan’ın başka kitap çalışmaları da var. Kaleme alınan bu eserin anı aktarımı ve belgelik sunumu biçiminde anlatılması kitaba belgeselci bir nitelik katmış. O dönemde hemen her ilçemizde verilen bu mücadelelerin günümüze bu tür eserlerle aktarılmış olması oldukça değerli. Ancak diğer ilçelerimizde verilen milli mücadelenin böyle bir kitaba dönüşmemiş olması, böylesi önemli bir dönemi tarihin karanlık dehlizlerinde bırakıyor. Münir Sayhan bu bağlamda Çivril’i önümüze getirmekle önemli bir boşluğu dolduruyor.

Bir halkın zulme ve işgale başkaldırısı olarak MİLLİ MÜCADELE

Zeybeklik kültünü irdelemek düşüncesiyle giriştiğim okumalar sonunda yolumuz milli mücadele ile kesişince okumalarımızın yönü de Yunan işgali topografyasına uygun olarak Denizli’ye kadar gelmişti.

Önce Osmanlı döneminin ağır vergi zulmüyle dağları yurt eyleyen zeybeklerin başkaldırısıyla başladığım bu okumalar beni milli mücadele olgusuna yönlendirdi. Yunan işgalinin bölgede yarattığı düşmanlıkla birlikte yurdunu, köyünü, yaşamını savunma duygusu, yeni bir dönemin başladığının da ilk ipuçlarını vermişti.

Ancak giderek düzenli orduya dönüşen zeybekliğin yurt savunması sonunda ülke yeni bir cumhuriyetle kesin sınırlarına kavuşurken bin yıllardır süregelen önemli bir kült olan zeybeklik de tarihe karışacaktır.

Bu süreci toplumbilimsel bir bakışla sonuç bölümünde değerlendireceğim. Zeybeklerin milli mücadeleye katılıp bölgelerinde yaşayan kuvvayicilerle düşmana karşı bir arada gözünü kırpmadan savaşa girmesi ile ortaya çıkan özverili mücadele, okuduğumuz tüm bu kitapların temel izleği durumunda. Halkın arasından işbirlikçi kişiler çıktığı gibi zeybekler arasında da düşmanla birlikte işbirliği yapan kişiler olmuştur.

Ancak toplumumuz yurt savunmasında ikircikli davranmamıştır. Zulüm ve işgal karşısında sorumluluğunu bilen halk bağımsızlığını, namusunu ve toprağını korumak için hemen öne atılmıştır. Acılar uzun yıllar sürmüştür. Ve zeybeklik kültü bu zulümde daha önce olduğu gibi yine halkın cephesinde yerini almış ve bu kez bağımsızlık yolunda kendi sonunu da hazırlayan ölümcül bir savaşa girmiştir.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı