REKLAMI GEÇ

ANTİVİRÜS DUASI

16 Mart 2020 Pazartesi

Dün sosyal medyada rastladığım bir yazı şöyle diyordu;

“Evinde şu anda 28 paket makarna bulunan, karaborsada bir şişe dezenfektana tüm parasını vermeye razı olan, maskesiz dışarı çıkamayan ve çocuklarıyla virüs etkisi olmayan bir yere kaçmaya çalışan insanlar, bir daha asla savaştan ya da kıtlıktan kaçan insanları hor göremeyecekler.”

Doğa deyin, Tanrı deyin, Evren deyin adına ne derseniz deyin, işte o, tekdirle uslanmayan bizlerin hakkının kötek olduğuna hükmediyor bazen, tıpkı ebeveynler gibi.

Ardı ardına şaplakları yiyoruz popomuza. Kurunun yanında yaş da yanıyor diyeceksiniz de;  birimiz yaramazlık yaptığımızda ve birbirimize girdiğimizde, babam kardeşimle ikimizi de pataklardı çözüm bulamayıp dalaştığımız için.

Şimdi doğa babanın şaplaklarından ne öğreniyoruz;

* Önce kendi kapının önünü temizle!

* Bir kişinin hatası bütün insanlığı öldürebilirken, bir kişinin doğrusu bütün insanlığı yaşatabilir.

* İhtiyacından fazlasını alırsan, ihtiyacı olanı aç bırakırsın.

* Açgözlülük, başkasının ölümüne neden olabilir.

* Başkasının yaşadığı eziyeti yargılaman, kendin çekmeye başladığında yok olur.

* Yaşamak için sadece kendini düşünmek yetmez. Sana kötülük gelmemesinin yolu, başkasına kötülüğü bulaştırmamaktan geçer zira hayat bumerang gibidir, attığın illa ki sana döner.

* Hayat koşarak yaşamak için çok kısadır ve tek önemli şey alabildiğin nefestir.

* Doğa, yeşil, mavi nefes alabildiğin tek yerdir, yaptığın onca zulme rağmen!

* Bir süre çıkmaman gereken bir evin varsa çok şanslısın.

* Çocuklarımızla kaliteli zaman geçirmek, onları AVM (Ablak Virütik Merkezler) kutularına kapatmak değildir. Hayat doğada öğrenilir ve yaşamaktan böyle zevk alınır.

* Birbirimize sarılmayı özlemek, bu yasak değilken neden daha sık yapmadık pişmanlığını taşır içinde.

* İş sadece araçtır yaşayabilmemiz için. Hayatınız işse,  şu anda yaşamıyorsunuz.

* Yaşamak ayrım olmaksızın her insanın hakkıdır!

* Ölürken bile yalnız olmak istemez insan, yalnız gideceğini bile bile.

* Ve ölümün sesini uzaktayken dinleyebilirsin, heavy metal müzik gibi. Yaklaştıkça gürültüsünden ürkersin.

Biraz mola vermek iyidir hayatta. Sen yapamıyorsan, hayat senin için yapar.

Milletcek abartma veya tınlamama dozumuzun aşkın ve karışık olduğu doğrudur. Bize bir şey olmaz zihniyetinden, makarna stoklarını tüketme zihniyetine nasıl ışık hızıyla geçebildiğimizse genetik bir muammadır. Bu cümleyi Perşembe günü yazmışım sosyal medyada, bugüne kadar pek değişmedi.

İster insan eliyle, kapitalist hırslar sebebiyle başlamış olduğu rivayet edilsin, ister doğanın cezası denilsin, ister doğal bir şekilde gelişmiştir densin, sonuçta tüm insanlık, gözle göremediğimiz mikroskobik bir tehlikeyle mücadele ediyor.

Mesele üç beş duayla savılacak kadar basit değil. Dua edelim tabii de, camide, toplu yerlerde dip dibe değil. Otur evinde, sabaha kadar dua et, hiçbir zararı yok şeker kardeşim.

Ha açık havada, ağaçların altında, birbirine 2 metre mesafede durarak 3-5 arkadaşınla antivirüs duasına da çıkabilirsin, amenna.

Ama kimin bu illeti taşıdığını bilmiyorsun, belki sen taşıyorsun, öyle lanet bir şey bu, kaçak güreşiyor.

Şimdi sen ibadet ediyorum diye, yanında omuz başında saf tutan komşuna bulaştırır da bile bile ölümüne sebep olursan, cennete alırlar mı seni sanıyorsun canım kardeşim. Taammüden adam öldürmekten hallice bir durum bilesin.

Bana bir şey olmaz diyebilirsin, olursa da senin tercihin de, işte yalnız sana olmuyor şeker kardeşim. Durduğu yerde durmuyor bu meret, zıplayıp duruyor geometrik artışla yani katlanarak gidiyor.

Hadi komşunu pek sevmiyorsun da umurunda değil diyelim, sadece komşunda kalmıyor ki, komşundan bir anda diğer mahalledeki sevdiğin arkadaşına, sen de o arkadaşınla muhabbette olduğundan yine sana, senin ailene dönüyor. Böyle hınzır bir canavar bu.

Hem senin aldığın tedbirle düşün ki memleketin dünyada en iyi tedbiri alıp, virüsü başından savan tek ülke oluyor, ne şahane değil mi?

Az sık dişini, bak bahar geldi, çık çağla topla ağaçlardan, çimlerin üstünde namazını kıl, hem bize hem dünyaya dua et. Biz de sana dua ederiz.

Sen; AVM bağımlısı güzel kardeşim. Çık dışarı oradan, at bi elektrik yükünü üzerinden, çoluğun çocuğun kapitalizmin sararttığı yüzü güneş görsün D vitamini alsın. Evde kelime oyunu oynayın, bilmezler ama öğretirsin. Al bi sokak kedisini eve, aşılarını yaptır sakin bir veterinerde, çocuklar hayvan sevgisiyle tanışsın. Al pazardan üç beş saksı, bir demet akşamsefası, dikin balkonda beraber.

Toprak, çiçek, böcek görsün tabletten feri gitmiş güzel gözleri.

Rakısını illa mekânda içmeye bayılan arkadaşım; alkol belki içindeki virüsü sersemletmene yardımcı oluyordur da etrafına saçmana engel değil maalesef. Sen keyif çatarken, sırtını dayadığın adam eve bir küfe virüs götürecek. Al rakını götür eve. Belki eşin sana yıllardır çilingir sofrası kurmamıştır. Bahane olur, oturun karşılıklı, ohh gelsin haydari, beyaz peynir. İç istediğin kadar, ehliyeti kaptırma derdin de yok, zıbar koltuğunda sabaha kadar. Çor çocuk da yüzünü görsün bu sayede.

Maske alırken beş defa düşün. Kendine yetecek kadar al ki, ona ihtiyacı olan kanser, böbrek, akciğer, kalp hastası, hastayla uğraşan doktor, senin yüzünden ölmesin.

Şimdi derin bir nefes al, al ki tek önemli şeyin bu olduğunu anlayasın.

Bu da geçecek merak etme.

Sadece nasıl geçeceği sana bağlı.

 

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı